İçeriğe atla

IT Devrimi ve Biz -2

Peki Türkiye ne yapmalıdır? Türkiye’nin yapması gerekli ve olmazsa olmaz derecesinde olan konu EÄžİTİM . Eğitim çok geniş bir kavram olduğu için, IT Devriminde BİZ olabilmemiz için düşündüğüm eğitim yapısını anlatmak istiyorum.

Lise aşamasında, teknik lise şeklinde sadece bu amaca (programcılık) yönelik lise oluşturulması. Bunun statüsünün meslek lisesi gibi tartışıla tartışıla manasını ve önemini yitirmiş bir okul olması yerine, Programcılık Enstitütüsü veya Programcılık Lisesi şeklinde konması. (Geneli ifade etmese bile C ve Sistem Programcıları Derneği güzel bir örnek) Bu liseler Milli Eğitim’in bir parçası da olabilir, Devlet desteğinde açılan özel okullarda olabilir. Ama

  • 4 yıllık olması ve lise seviyesinde olması,
  • Türkiye’nin her yerinde kurulması da (Türkiye’nin her yerinde kurulması şartını, yazının sonuna kadar okuyabilirseniz mantıklı bir sonuçla bağlayacağım.)
  • ucuz veya ücretsiz veya özel okul şeklinde olması
  • eğitimin gerçek mana da KALİTEli olması

Bu liseler kurulurken, yurt dışı ve yurt içine YAZILIM projeleri geliştiren ara firmaların kurulması gerekiyor. Bir nevi yeni bir ENDÜSTRİ ve PAZAR oluşturulması. Ama bu firmaların %50’sinden fazlasının sahibinin Türkiye vatandaşına ait olması şart olmalı. Böylelikle yurt dışı kaynaklı olup, Türkiye’de kurulan şirketlerin yaptığı gibi insan gücünden ve Türkiye pazarının potansiyelinden faydalanıp, paraların yurtdışına götürülmesi durumu engellenmesi gerekiyor. Bu firmaların kurulumu aşamasında Devletin desteği olması, TEKNOKENT projeleri kapsamında bulunması çok daha faydalı olacaktır. Bu firmaların ne yapacağına konusuna detaylı girmeden, konuyu ilgilendiren bundan önce blogumda yazdığım, Freelancerlik ve Para kazanmak isteyen programcilara yazılarına burada referans vermeyi uygun görüyorum.

Bu firmaların neler yapacağına geliyorum. Hindistan’da bulunan ve benim önerdiğim firma profiline çok yakın olan firmaları örnek vermeden evvel, Freelancerlik yazısında bahsettiğim konuyu kısaca özetlemek ve onun üstünde anlatmaya devam etmek istiyorum. Freelancerlık, taşıdığı kavram itibariyle; maaş, vergi, sosyal güvenlik v.b. detaylara girmeden, bir kişinin proje bazlı bulunması ve verilen işi yerine getirdiği zaman önceden anlaşılan paranın yapan kişinin hesabına aktarılması olarak ifade ediliyor. Yani sizin musluk tamirinden anlayan bir ustayı evinize çağırıp tamir ettirmenizden ve ona bunun parasını ödemenizden farksız.

Hindistan’da, sadece bu sahaya hizmet için kurulmuş firmalar var. Bu firmalarda, firmanın proje alabilme durumuna göre 6-8 arasında programcı çalışıyor. Bu firmayı temsil eden, satıştan sorumlu(freelancer işlerini almak) 1-2 kişi istihdam ediliyor. Toplamda 10 kişi diyebileceğiniz bir takım kuruluyor. Bu firmalar, Freelancerlik yazısında bahsettiğim online sitelerde hesap açıyorlar ve günde postalanan bütün işlerin neredeyse hepsine teklif veriyorlar. Ellerinde farklı alanlardan, farklı deneyimlere sahip programcılar bulunduğu için, aldıkları projeler çok farklı alanları kapsıyabiliyor. “Online iş” lere güvenip bir firma kurulur mu diye düşünüyor olabilirsiniz. Bu sitelerde bazı günler günlük dolaşan tutarları onbin dolarla ifade ediliyor. Tabi bu sitelerinde bu işten bir karı var fakat burada en çok payı alan firmalar. Sitelerin işleyeşinde, sicil mantığı yatıyor. İşi yaptıran kişi, işi yapan kişi hakkında değerlendirme de bulunuyor. Bu kişinin yeni işler alması, bundan önce aldığı işlerden aldığı değerlendirmelerle birebir alakalı oluyor. Hintliler örneğini vermişken, sanırım bu sitelerden aslan payını kimin aldığını anlamak çok zor olmasa gerek. Hintliler!

İşte hendek işte deve, ülkemize IT’yi kullanarak ekonomik katkıda bulunulabilecek yollardan sadece bir tanesi budur sanırım. IT bizim için bir madendir, genç ve eğitimli bir nüfusla bu madenden çok zenginlikler çıkartabilir, ekonomik yönden kendi avantajımıza kullanmayı başarabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

css.php