İçeriğe atla

Amerika’dan haberler

Filistin, Suriye, İsrail ve Ahir Zaman

Malum, Filistin bombardıman altında. Daha doğrusu Filistin’den kalan, açık hava hapishanesinde yaşayan Müslüman kardeşlerimiz ramazanda oruçlu olarak kurban ediliyor. Peki biz ne yapıyoruz? Birleşmiş Milletlere başvuruyoruz. Ne kadar garip değil mi? 2 Milyara yakın Müslüman aleminin başvurabildiği tek merci, yine bu zulmü yapanların buluştuğu Hristiyan ve Siyonist ajandaların birleştiği Birleşmiş Milletler.

Bir hadis-i şerif sabahtan beri zihnimi kurcalıyor. Ahir zamanda müslümanların ölüm korkusu ve dünya sevgisi… Neticesinde kazandığını zannederken birer birer kaybedeceği; dini, nesli ve insanlık gururu. Suriye ve Mısır’ın refah kapısı sınırına 1 MİLYON Müslüman gitse ve “EY ŞEREFSİZ ESED, ŞEYTANYAHU BU KAHPELİĞİ DURDURMAZSANIZ BİZ SINIRDAN GEÇİP SAVAŞMAYA GELİYORUZ” dese, sizce sonucu ne olur?

Sizi bu düşüncelerle ve Peygamber efendimiz (sav) ‘in hadis-i şerifiyle başbaşa bırakıyorum:

Resulullah (sav) buyurdular ki:
“Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.”
Orada bulunanlardan biri: “O gün sayıca azlığımızdan mı?” diye sordu:
“Hayır,” buyurdular. “Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çer-çöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!”
“Zaaf da nedir ey Allah’ın Resulü?” denildi.
“Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!” buyurdular.

İsrail Filistin Sorunu – Barış olur mu?

Hem bu başlık, hem de bu yazı sayfalarca yazılması ve günlerce tartışılması gereken bir konu ama uzun yazıların okunmadığını farkettiğim için, kısaca fikrimi paylaşmak istedim. Bu konuda çok uzun ve derin araştırmalar yapmış birisi olarak, kısa ve öz olarak İsrail, vadedilen toprakları ele geçirene kadar, kuzu postuna girmiş kurt şeklinde sürüdeki bütün kuzuları avlayacaktır. Barışı sağlaması umulan Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD bu konuda hiçbir zaman yaptırım sahibi olamaz nedeni de çok basit. “Barışı” temin etmesi gereken kişiler her zaman AIPAC (ABD İsrail-Yahudi lobisi) gibi, ABD’nin derinlerine yerleşmiş diğer siyonist oluşumlar gibi ekipler tarafından belirlenir, bu kişiler ara bulucu olarak atanır. Örneğin yakın zamanda ABD’ye dönen, aslen Avustralya vatandaşı olan Martin Indyk. 20 yıldır İsrail-Filistin barışını sağlamak adına ABD’yi temsil eden bu vatandaş (adı-soyadı farklı olasa da malum millete mensup vatandaş), bu görevden nihayet istifa ederek, Brookings Institution denilen tink tank kurumuna katıldı. Tabi, 20 yılda Filistin topraklarının adım adım, gıdım gıdım, işgal edilmesi ve yeni ele geçirilen her bölgede yeni yerleşim merkezleri adı altında, bildiğimiz işgalin gerçekleştirilmesine çok değerli katkılar da bulunduğu için teşekkür(!!) edilmesi gerekir.

Buyurun, 1946’dan 2011’e kadar İsrail’in “barış görüşmeleri” adı altında, her geçen gün işgal ettiği Filistinimizin masum ve hüzünlü halini siz de temaşa edin. Bu vesileyle hayırlı ramazanlar…

İsrailin Filistin topraklarını işgalinin resmi

Uyanıklar!

Uyanıklar!

Malcom X (rah)’e ait çok düşündürücü bir söz:
Bütün uyuyanları uyandırmak için bir uyanık yeter.

Müslümanlar uyuyor. Hatta bütün Dünya uyuyor. Ellerine verilmiş bir teknoloji çılgınlığı, twitter-facebook-iphone-android ve acaba bu akşam TV’de oynayacak dizide ne var, hafta sonu şu filme gidelim mi ile haftalar-aylar geçiyor. Parayı kontrol eden finans merkezleri hiç uyumuyor. Devamlı fitne-fesad çıkartmak için operasyon yapıyorlar. Venture Capitalist ismi altında oluşturulan paralı haçlılar (aslında ellerinde Davudun yıldızı var) bütün dünyaya sanal bir ruh giydirdi. Startup ve girişimcilik adı altında herkese altın tepside sunulan “milyarder” olabilme hayali ve herkesin bir Mark Zuckerberg olabilme durumu adeta fenonemenleştirerek, yüzbinlerce telefon uygulamarının, yüzbinlerce facebook oyunlarının ortaya çıkmasını sağladı. Bu sanal ruh, insanları topluluklar içinde yanlızlaştıran, inanılmaz bir bilgi akışının içinde cahilleştiren ve her yönden gelen datalarla insan muhakemesini işlevsiz hale getiren bir yapıya dönüştürdü. Artık kim hakiki, kim yalan, söylenenlerden hangisi doğru, hangisi yanlış ve en kötüsü ne yapmalıyızın cevabını bulmamız neredeyse imkansızlaştı. Her konunun savunucusu birçok taraf var. Bu birçok tarafın birçok taraflarla gizli menfaat ve çıkar ilişkileri var ve iş bu şekilde içinden çıkılamaz bir hal alıyor.

Dikkatimi çeken en hassas nokta. Birileri uyumuyor! Yahudi diyebileceğiniz, Siyonist diyebileceğiniz ama neticesinde bütün dünyayı yeni bir imparatorluk başlığı altında yönetmek isteyen, yeni kurulacak oluşumun merkezini Büyük İsrail ismini verdikleri Osmanlı coğrafyası merkezli topraklardan yapma hissiyatları hiç değişmiyor. Adeta 11 Eylül 2001 saldırısını bir başlama atışı gibi kullanarak, önce global finansal sistem içindeki trilyonlarca dolarlık parayı zimmetlerine geçiriyorlar. Akabinde Büyük İsrail projesiyle ilişkili olabilecek bütün ülkelerde birer birer fay hatlarını çatlatmaya ve orta-büyük ölçekli depremler oluşturmaya çalışıyorlar. Kurdukları fesad oyunu çok büyük ve içinden çıkılması çok zor gözüküyor. Yazımın başında bahsettiğim Malcom X’in (rah) sözüne geliyor. Şu anda uyuyan bütün milletleri uyandırmak için bir uyanık yeter. Ama bu uyanma safhası, 1. Dünya savaşında yaşandığı gibi çok kanlı bir operasyonla mı olacak yoksa gerçekten insanlık başına örülen bu çorabı erken bir noktada tespit edip, doğal bir reflekse bertaraf mı edecek?

İkinci ihtimalin olması çok zayıf gözüküyor. En iyisini Allah bilir ama resim çok iç karartıcı. Ailelerin dahi parçalandığı, toplumların bireyselleşme-bencilleşme ve sadece kendi isteği etrafında bir düzen kurma nefsaniyeti içinde böyle bir tâbi olma olayının gerçekleşmesi çok zor. “Ben aslında”, “ben söylemiştim”, “ben yaptım”,”bundan olduğu için” ile başlayan enaniyet cümlelerini herkes, bir diğerinin yüzüne veya gıyabında söylerken, şahsi üstünlüğünün baskınlığını ve kabul edilirliğini sağlamak adına karşısındakini ikna etmek için 2 katı daha fazla konuşmak zorunda kalması ve daha nice ruh-i enfeksiyonlar ve bunalımlar gösteriyorki, insanların bir hakikat etrafında ittifak etmesi gün geçtikçe zorlaşıyor. Çünkü herkesin içinde “ben” diye bir put ve putun etrafında “benim isteklerim” ve “benim hayallerim” şeklinde putcuklar tezahür ediyor.

Halbuki günlük koşuşturmanın dışına çıkılması halinde belki elimizden gelebilecek o kadar çok şey varki. Örneğin bir Kürt meselesi. Bu kadar büyük bir toplumsal mevzuyla ilgili en azından şöyle 5-10 milyonluk bir nüfusun Doğu şehirlerini seyahat edip olayları yerinde görmesi, arkadaş biz kardeşiz siz niye böyle yapıyorsunuz demesi gerekmez miydi? Örneğin Suriye meselesi. Halep-Latakya İstanbul’a uçak+karayolu ile 3-4 saat mesafede. Şu anda Türkiye’yi en derinden etkileyen bu mevzularda yüzlerce tweet atmanın, binlerce dakika internet sitelerini kurcalamanın ve haber okumanın halbuki kazandırdığı hiçbirşey yok.

Editörlerin, habercilerin, haber ajanslarının ve daha belki bilemediğimiz hangi güç katmanlarının kontrolünden geçip yayınlanan haberlerle bizim algımız kontrol edilirken, uyanıklar uyumuyor.

Amerikada yaşayan İsrailli yahudilerle ilginç bir deneyim

Uzun uzun İsrail ve komplo teorileri yazmayacağım, söz veriyorum 🙂 Dün bir arkadaşım Miami’den aradı ve yaşlı bir İsrailli ailenin yanında olduğunu, bilgisayarlarında problem olduğunu ve benim yardım edip edemiyeceğimi sordu. Ben de tabi ne olacak dedim ve bilgisayarlarına uzaktan bağlandım. Ekran görüntülerinde ve Internet Explorer ayarlarında bozukluklar vardı, onları düzelttim ama bunları düzeltirken birşey dikkatimi çekti. Benim de takip ettiğim İsrail’in istihbari yayın organı olarak tanınan http://www.debka.co.il (ibranicesi) bütün internet tarayıcılarının (internet explorer – firefox) ana sayfasıydı. Bunu gördükten sonra http://www.debka.co.il ve http://www.debka.com ‘un sitelerinin içeriklerini Google Çeviriyi kullanarak karşılaştırdım ve içeriklerinin farklı olduğunu farkettim. Debka’nın ingilizcesinde Dubai suikasti ve diğer dış haberlere yer veriyorlardı, ibranicisi ise baştan sona İran haberleriyle doluydu. Diğer bir ilginç yanı da bizim halkımızın avam kesiminin ana sayfaları hep gazetelerle dolu iken, İsraillilerin istihbarat siteleriyle dolu olması ve onları takip ediyor olmasıydı.

debka.co.il sitesinin türkçesi: http://bit.ly/9IsKRk
debka.com sitesinin türkçesi: http://bit.ly/cHnMdO

Hyundai Genesis ve Amerika Araba Piyasası

Kimsenin düzenine tüy dikmek istemem ama Habertürk saat başı haberlerini beklerken iki dakikada bir “Amerika’nın en iyisi Türkiye’nin en iyisi olmak için geldi” reklamını yapan Hyundai Genesis arabasını gördükçe sabrım taştı. Amerika’da 5 yıl yaşayan birisi olarak şunu açık ve net söyleyebilirim ki, Hyundai Genesis’in Amerika’da bir numara olmayı bırakın, Amerikalılar arasında “adı bile duyulmuş” değil.

Amerika araba piyasasını anlatmak için şunları söyleyebilirim. Amerika yapımı arabalar (Ford, Chrysler v.b.) gibi arabalar burada orta direk diyebileceğimiz halk arasında hem “Made in USA” olması hem de ödeme kolaylıklarından dolayı rağbet görüyor ama bunun yanında en çok saygı gören ve rağbet gören arabalar Japon arabaları. Honda, Nissan, Toyota ve bu markaların lüks klası sayılan Acura, Infiniti ve Lexus çok rağbet gören ve bir nevi altın gibi değer kaybetmeyen markalar. Örneğin 15-20 bin dolara alıp, üstüne 50 bin km. koyup 3-4 yıl sonra 2-3 bin dolar değer kaybedip tekrar satabileceğiniz tarzda arabalar. Onun için yabancılar da dahil birçok kişi Japon arabalarını hem değerini kaybetmemesinden hem de yedek parça kolaylığından dolayı tercih ediyorlar.

Bunun yanında Kore markaları sayılan ve piyasaya girdiklerinden beri dikiş tutturamayan Kia ve Hyundai markaları var. Bu markalar nedense hüsn-ü kabul görmemiş, kaliteli arabalar olmasına rağmen 15-20 bin dolara aldığınız yeni bir Hyundai yada Kia arabası, satmaya geldiği zaman yarı fiyatına geriliyor. 10 binli dolarlara (20 bin dolara aldığınız arabadan bahsediyorum) hatta daha altına da düşüyor. Çünkü Amerikalılar Hyundai, Kia gibi arabalara rağbet etmiyor. 2008’den beri Hyundai ve Kia hem modellerinde hem de ödeme kolaylıklarında çok büyük atılımlar yaptılar ama trafiğe çıktığınız zaman bu değişikliği halen hissedemiyorsunuz.

Amerikadaki ayağı böyleyken, Türkiye’de Hyundai Genesis için “Amerika’nın en iyisi Türkiye’nin en iyisi olmak için geldi” demek ne kadar ahlakidir ve dürüsttür sizlere bırakıyorum.

Nette bulduğum bir Hyundai Genesi açıklamasını da alta örnek olarak ekliyorum.

Kuzey amerika’da önde gelen otomobil markalarını geride bırakarak yılın otomobili seçilen Genesis lüks otomobil dünyasına yeni bir boyut katıyor.Her yönüyle konfor, performans ve güvenlik açısından en üst noktada tetnolojilleri sunan genesis ‘in yaratacagı pires tije seyirci kalmayın…

Google Ofisleri

Sitenin kontrol panelinde temizlik yaparken bu yazıyı tasarı olarak kaydedilmiş buldum, yayınladığımı düşünüyordum ama yayınlamamışım. Eski bir haber ama yine de ilginç olması nedeniyle yayınlıyorum.

Dünya devlerinden Google’ın çalışanları için hem rahat hem de komforlu bir çalışma ortamı hazırladığı söylenir. Ben de nette dolaşırken google ofislerinden çekilmiş resimlerin olduğu bir siteye rastgeldim ve buraya eklemeye karar verdim.

Google New York

Google China

Googleplex

CNN’in Sözde Ermeni Soykırımı Programına Tepki Çağrısı

Bugün emailime geldi. Aralık 4 yani bugün CNN’de yayınlanacak Ermeni Soykırımı Yalanı haberine hep birlikte tepki gösterelim.

4/12/2008

Degerli Vatandaslarim, Soydaslarim ve Dernek Uyelerimiz,

4 Aralik 2008 tarihinde, CNN, sozde Ermeni soykiriminida iceren “Screamed Bloody Murder” adli bir belgesel yayinlayacaktir. Ermeni diasporasinin, baskilarina boyun egemeyen CNN’e acil programin durdurulmasini belirten bir protesto kampanya baslatmis bulunuyoruz.

Turk-Amerikan Dernekleri Federasyonu olarak, gerekli calismalar baslamistir.Asagida belirttigim kontak bilgilerine hem email ile hemde telefon ile programin durdurulmasi icin cagrida bulunmasini rica ediyorum. Yazdigimiz ornek mektuplardan biri de asagidadir.

Mark Nelson: CNN Vice President and Senior Executive Producer for Editorial. Email: mark.nelson@turner.com; Telephone: (404) 827-1500.

Kathy Slobogin: CNN Special Projects Managing Editor, Email: kathy.slobogin@turner.com ; Telephone: (202) 515-2939. Fax: (202) 898-7932.

Rick Davis: CNN Executive Vice President of News Standards and Practices; Telephone Email: rick.davis@turner.com , Telephone (202) 898-7900;

Ayrica,

Sözde Ermeni soykirimi iddialarina yer verilen ve tarihimizi karalamaya çalisan belgeselle ilgili CNN ve Amanpour’a tepkinizi iletmek için buraya tiklayarak http://www.cnn.com/feedback/forms/form4.html?101 konuyla ilgili görüs¸ ve düsüncelerinizi dile getirebilirsiniz.
Lütfen mesaji uye, dost ve arkadaslarinizla paylasin.

Saygilarimla

Kaya Boztepe
TADF Baskani

Dear …………,

As a loyal CNN viewer, I never thought I would be writing a such letter but I guess there is a first for everything.

On behalf of the Federation of Turkish American Associations, I am writing to condemn CNN for its decision to broadcast a two-hour special report titled “Screamed Bloody Murder” that will include a discussion about “So-Called Armenian Genocide” on December 4, 2008.

I am also aware that CNN Chief international correspondent Christiane Amanpour had recently an interview with heavy coverage of Armenian-American community news, the Armenian Reporter. “We have profiled individuls,” Ms. Amanpour told the Armenian Reporter in an interview, “who have had the courage to stand up and tell their governments what was going on and how it needed to be stopped.”Ms. Amanpour said, “One of the people we look back on is Raphael Lemkin, who . . . coined the term genocide specifically after the Armenian Genocide and put that word right there in our vocabulary and lobbied very, very hard for the Convention that would define that word.”

Does CNN and her International Correspondent know that considering the complexity of the issue and lack of credible information on the claims regarding the 1915 events the Turkish Government actively encouraged collaborative efforts to study these events? Recently, the Turkish Prime Minister Recep Tayyip Erdogan proposed the establishment of a joint commission consisting of Turkish and Armenian scholars which will be tasked with studying these tragic events. This commission was supposed to have unhindered access to archives both in Turkey and Armenia. However, this proposal was rejected by Armenian government.

Genocide is a legal term. The only legally recognized genocides are the Holocaust and the Rwandan Genocide. How can CNN Intl Correspondent Christiane Amanpour criminalize denial of a so called genocide that does not even legally and historically exist? As you probably might know according to article 2 of the UN Convention on Genocide of 1948 “there has to be an intension to exterminate a race, ethnic group..”

While there is a clear international law for the term genocide, why don’t Armenians take the so-called case to an international court.

What happened in WWI is that a favored segment of Ottoman society, the Armenians, grew seditious over the course of some thirty years and finally rebelled, joining their nation’s enemies during a war where three superpowers were bent on the extinction of the Ottoman nation. The Ottomans resettled this dangerous community within the impoverished empire, a huge operation undertaken in a hurry without the proper resources and manpower, allowing for some Armenians to get massacred by renegade forces, inasmuch as most died from the same non-murderous reasons the bulk of the 2.7 million other Ottomans died from, as famine and disease. The Armenians lost their gamble. Taking advantage of the tremendous prejudice against Turks in existence among Christian Western nations, the Armenians took their revenge by making a “genocide” out of their tragedy. Such also served as a marvelous way to cover up the Armenians’ own massive ethnic cleansing campaigns.

Why can’t CNN broadcast the other side of the coin?

It is of course no secret that the events in Eastern Anatolia during the WWI remain a controversial issue, with disputing Turkish and Armenian narratives as to the true nature and scope of the events of 1915. Therefore, introducing undue bias on the complex nature of these events through televised narratives would be detrimental to the efforts that are exerted towards establishing an understanding between Turkey and Armenia concerning diverging interpretations of this issue.

I can promise you that broadcasting this “so-called” documentary will result in a substantial loss of support from viewers of CNN. As the President of FTAA, I urge you not to approve the airing of the “Screamed Bloody Murder” that plans to air on December 4th.

Sincerely,

FEDERATION OF TURKISH AMERICAN ASSOCIATIONS, INC.
821 United Nations Plaza, New York, NY 10017
Tel: 212-682 7688, Fax: 646-290 6171

Ekonomi Amerikadaki IT’cileri de vurdu

Obama Amerika seçimlerini kazandı. Kazandı kazanmasına ama kazanış konuşmasında da bahsettiği gibi Amerika şu anda 200 yıllık tarihinin en dar boğazlarından birinden geçiyor. 2 ülkede yürüttükleri savaş, ekonomik kriz ve trilyon dolarla ifade edilen bütçe açığı. 3 hafta kadar önce Türkiyedeydim ve dolar çıldırana kadar herkes birbirine bu ekonomik kriz ne olur diye soruyordu ve AKP hükümetinin yaptığı yapmacık açıklamalarla sanal bir uyku hali vardı. Şimdilerde krizin boyutları ortaya çıkmaya başlıyor ve dünya çapında etkileriyle birlikte Türkiye’de bunu az da olsa hissetmeye başlıyor. Bu süreç Türkiye için biraz daha devam edecek gibi gözüküyor, inşallah AKP hükümetinin dediği gibi Türkiye bu krizde sığınılacak limandır ama hükümetin yaptığı hayati hataları en yakınlarından duyunca, verdikleri sözlerin birçoğunun inandırıcılıktan uzak olduğunu düşünüyorum. Maalesef bal tutan parmağını yalar mantığı şu anda AKP saflarında petekleri yer bitirir moduna geçmiş durumda. Artık partide yönetici olan erkeklerin mal varlığı doyuma ulaşmış, eşlerin üstüne yerler yapılmaya başlanmış. Bunlardan en büyük olanı benim şu ana kadar duyduğum Emine Erdoğan’ın Medikal parkın sahibi olması. Doğru-yanlış zaman gösterecek ama gidişat iyi değil.

Gidişat iyi değil ama Türkiye’yi yılbaşından sonra etkileyeceğini düşündüğüm bu krizin Amerika’daki boyutlarını merak edenler için işte rakamlar. IT pazarı Amerikan borsasındada halen sağlam durmaya çalışan şirketlerin bulunduğu bir pazar ama bu şirketler bile kan kaybettiklerini inkar edemiyorlar. Aşağıda CNET’in biraraya getirdiği listeden alıntı yaptığım şirketlerin listesi ve işten çıkardıkları kişi sayısını görebilirsiniz. Bazı şirketlerden çıkartılan kişi sayısı az gibi gözükse de, o rakamlar aslında şirketin %30-40 tekabül ediyor.

Nokia 600 kişi
Tektronix 150 kişi
Spot Runner 115 kişi <30%
Circuit City 17% Circuit City 155 magazasini kapatti
THQ 45 studios
Aliph 25 kişi
Motorola 3000 kişi
Electronic Arts 600 kişi
Symantec 4.5%
Avalanche Studios 77 kişi
Revision3 9 kişi
Helium 110 kişinin 30%’u
BroadSoft 12 kişi
Comcast Spotlight 300+ kişi
ADC Telecoms 300-350 kişi
Xerox 3000 kişi
Avid Technology 500 kişi
Break.com 11 kişi
Eons 8 kişi
Dell 8900 kişi
ManiaTV 20 kişi
iMeem 25%
Mahalo 10%
HP 24600 kişi
Yahoo 10% of ~14,300 kişi
Ticketmaster 35%
Comcast 300 kişi
Manhattan Associates 10/21/2008 6.5%
Softchoice 958 çalışanın 6.5%’i
Wikia 3 kişi
Autotrader 69 kişi
Texas Instruments muhtemelen 300 kişi
Sony Ericsson 2,000 kişi global olarak
Sprint devam ediyor
Jaxtr 13 kişi
Zivity 33%
Zillow 25%
SearchMe 20%
Heavy 14%
Lenovo 50 kişi
MPC Computers 200 kişi
Hi5 10-15%
Sirius XM 50 kişi
Pandora 20 kişi
Adbrite 40%
Actel 10%
Tesla Motors Detroit ofisi
SkyRider P2P startup SkyRider kapatildi
Appcelerator 6 kişi
Jive Software 33%
Redfin 20%
Qimonda 3000 kişi
Seesmic 7 kişi
Lulu 24 kişi
Micron 15%
eBay 1000 kişi
Gawker Media 14%
Entellium 95%

Christians United For Israel

Pro-Israel demonstration in San Francisco, July 13, 2006,US demonstrators have been out in the streets backing Israel Normalde blog’da politik konularda yazı yazmıyorum, bundan önce de birkaç konu haricinde böyle birşey yapmadım. Ama bugün okuduğum bir yazı, bardağın son damlası oldu ve tarihe birşeyler not düşmek istedim.

Bahsini ettiğim yazı, BBC’den Nick Miles’ın bugün yayınlanan Pro-Israel pressure strong in US yazısı. İsrail – Lübnan gerginliği, gerginlik olmaktan çıkıp savaşa dönüştüğünden hatta savaş olmaktan çıkıp İsrail’in Lübnan’ı yeniden inşa edilemeyecek hale getirip, üstüne bi de sivil katliamı yapmasına kadar Amerika birşey demedi. Hatta Bush yaptığı konuşmalarla İsrail’in kendini terörist ataklardan korumasının legal hakkı olduğunu belirtti. Bu arada Avrupa ayağa kalktı ama Amerika’nın İsrail’e verdiği desteği yine de eksilmedi. Son durumda, Amerika – Fransa işbirliği ile hazırlanmış, anlaşma ile de, İsrail’e desteğini sürdürüyor. İsrail, orta doğuda, etrafı arab ve müslüman ülkelerle çevrili olmasına rağmen, Amerika’nın şımarık kardeşi rolünü devam ettiriyor. Ben, İsrail’in orta doğudaki pozisyonunu, mahalle arasında güçlü ve zalim abisi olan şımarık bir çocuğun, diğer çocuklara efelik taslamasına, arada bir de gözüne kestirdiği çocukları abisine tutturup yumruklamasına benzetiyorum.

Peki neden? Amerika devleti, Amerika topraklarında insanı temel alan, bir insanın canını herşeyden değerli olduğunu kabul eden bir çizgi çizerken, konu orta doğuya ve İsrail’i desteklemeye gelince bu kadar zalim olabiliyor? Bunun bir tane cevabı var demek doğru olmaz ama en önemli nedenlerinden bir tanesi, Amerika’da bulunan çok güçlü Yahudi ve İsrail lobisi. Televizyonlarıyla, senato içerisinde bulunan yöneticileri ile, halk arasında rahip, öğretim görevlisi gibi söz sahibi olan insanları olmasıyla ve en önemlisi paraları ile. Sahip oldukları televizyon kanallarına en bariz örnek, Fox News kanalı. Bundan evvel “Canlı TV” başlıklı yazıda linkini verdiğim TVuPlayer ile artık Fox News haberlerini canlı yayında izleyebilirsiniz ve yaptıkları yanlı yayının, CNN ile nasıl birçok konuda ayrıldığını gözlerinizle görebilirsiniz. Şu anda neredeyse 24 saat İsrail ile ilgili yayın yapıyorlar. Bu yayınlar esnasında İsrail’in haklılığını savunmanın yanında, her akşam stüdyoya 2 şer kişi,
1-İsrail’in eşit olmayan abartı güç kullandığını savunan, ılımlı kesimden bir konuşmacı
2- Ya siyasi olarak İsrail’i sonuna kadar destekleyen yada İsrail’in ABD’nin ortadoğudaki yegane müttefiki olduğunu düşünen bir konuşmacı.

Hannity & ColmesÖrneğin Hannity & Colmes programında, stüdyoda 2 tane sunucu var (Alan Colmes, Sean Hannity). Bunlardan bana göre en şirreti Hannity, ama ikisinin birbirinden kalır tarafı yok. Konuşmacılara soruları yönelttikten sonra, öncelikle ilk konuşmacıya (barış yanlısı) söz hakkı veriliyor, o daha sözlerine başlayıp bir cümle söylemişken sözü yarıda kesiliyor, ifade etmek istediği ifade ortaya konulmadan ortadan kaldırılıyor. Onun ağzının payını, sözünü kesen Hannity büyük ihtimalle verdikten sonra, söz Colmes tarafından 2. konuşmacıya veriliyor. Bu konuşmacı İsrail yanlısı konuşmasını tam bir dakika olarak ifade ediyor, sözlerine herhangi bir tecavüz yapılmıyor. Bu durum her gece aynı şekilde devam ediyor. İzleme imkanınız olursa bu duruma dikkat etmenizi öneririm.

Bill O'ReillyAynı durum, Bill O’Reilly‘nin yaptığı haber programında da çok bariz ortaya çıkıyor. Bu programda O’Reilly tek tabanca, bütün katılımcılara laf yetiştirip, Fox News’in ifade etmek istediği değerlerle tam olarak düşüncelerini ifade ediyor.

Bunun yanında Amerika’da en güçlü İsrail lobisini yapan, The American Israel Public Affairs Committee (AIPAC) grubu var. BBC’de yayınlanan yazıda da ifade edildiği gibi, 50 yıllık bu kuruluşun tek amacı İsrail’in Amerika tarafından desteklenmesinin devamlılığını sağlamak. Şu anda Amerika çapında bu kuruluşun 100.000’den fazla üyesi bulunuyor. Düzenli olarak buluşmalarında, Amerika meclisinin yeni aldığı kanunların değerlendirmesini, bunun kendilerinin ve İsrail’in menfaatlerine uyup uymadığını tartışıp, sonuca göre kararlar alıyorlar. BBC’nin haberinde Stephen Walt’ın (Harvard Üniversitesi) röportajında bu lobiler ile ilgili söylediği sözler çok manidar: “Sizin savunduğunuz konuya göre size yardım da edebilirler, size zarar da verebilirler.” Diğer bir manada, sözlerinizin hoşlarına gitmesine göre sizi sevebilirler de dövebilirler de.

Velhasıl, konunun başlığına gelmek istiyorum. TV kanalı, senatörler, lobi bir kenara, Amerika’lıların can noktası olan Hristiyanlık ve kilise konusu ayrı bir konu. Kilise içlerine ve teoloji diye ifade edilen İlahiyat okullarına kadar giren, yahudi yanlısı hristiyanlar (evanjelistler – evangelists) İsrail’i destekleyenlerin en başında geliyorlar. Ellerinde bulundurdukları TV kanalları ile, bütün gün dini motifli konuları işlerken, konuların içinde İncile göre İsrail’i neden desteklemeliyiz? İsraili nasıl destekleyebiliriz? v.s. v.s. şeklinde giden soruları önce izleyicilere sorup, sonra da kendileri tek tek anlatıyorlar. Konuşmaları verenlerin başında şu anda TV’de en çok görünün, rahip John Hagee geliyor. John Hagee New Testament diye çıkartılan ve yahudiler tarafından hazırlandığı inanılan yeni versiyon İncile ekledikleri bölümler ile İsrail’i desteklemeyi Hristiyanlar için farz olarak gösteriyorlar. Bunlardan John Hagee’nin en çok başvurduğu, “İncil’de Hristiyanların dua etmesi emredilen tek millet İsrail oğullarıdır. Çünkü İncil inancımızın pusulasıdır ve biz ondan yazılan herşeyi yapmakla yükümlüyüz. Yahudi karşıtı bütün herkes cehennemde sonsuza kadar cezalandırılacaktır.” Bu söylemlerini her gün kendilerine ait tv kanalında tekrar etmesinin yanında, Jerusalem Countdown adında kitabı ile okuyuculara ulaştırmayı hedefliyorlar. Sitesinde (www.jhm.org) girerseniz, İsraili desteklemek için hazırladıkları içeriğin yanında kullandıkları resimlerle bu konuyu çok bariz anlayabilirsiniz.
evanjelist

Kamuoyunda bu kadar destek alan İsrail’in yaptığı herşey neredeyse doğru kabul edilirken, aksini iddia edenler şiddetli şekilde cezalandırılıyor. Bu cezalandırma halk önünde küçük düşürülmeden, Mel Gibson gibi kariyerini kaybetmeye kadar birçok örneklerle devam ediyor. Tabi bu desteğin güzel bir yanı daha var. $$$$ İsrail son 30 yıldır Washington’dan yardım alan ülkeler listesinin en başında. Her yıl ekonomik ve askeri yardım adı altında 3 milyar dolar yardım karşılıksız olarak gönderiliyor. Bunun içinde Amerika’da yaşayan yahudilerin ve yahudiler tarafından beyni yıkanmış hristiyanların bireysel ve topluluk olarak yaptıkları yardımlar bulunmuyor.

css.php