İçeriğe atla

Terör ve PKK

Mihraç Ural ve Banyasta Olanlar

Reyhanlıya yapılan saldırı içimizi dağladı. Ama içimizi daha derinlemesine dağlaması gereken bir konu daha var. Son 2 haftadır günlük neredeyse 100’ün üzerinde müslüman Suriye’de şehit ediliyor. Son haftalarda bilhassa İran, Lübnan ve Türkiye’den ciddi bir Şia militanlarının Suriye’ye girdikleri ve Esed’in ordusunun önünde Şebiha denilen terör örgütünü oluşturduklarını söylüyorlar. İlk sırada Şebiha, arkada da Esed’in ordusu, dolayısıyla karşı tarafı oluşturan Özgür Suriye ordusundaki kişiler Şebiha güruhunu halletse arkadan ordu top ve havan mermileriyle savaşırken öldürülüyor veya bulundukları binalar ağır hasar alıyor.

Son haftalarda bir düzine soykırım yapılan şehir bilgisi geliyor. Bunlardan en acısı Banyas’ta Mihraç Ural denilen şerefsiz bir Hataylı nusayri köpeğinin eseri. Şehire girmeden önce vidyoya kaydettikleri emir konuşmasında, şehirde yaşayan hiçbir canlının kalmamasını söyleyen Mihraç Ural, yanında İranlı Şialıların ve bunların katliamına şahit olanların ifadesiyle Lübnan’dan gelen Hizbullah mensuplarının bulunduğu geniş bir orduyla, büyük bir katliam yaptılar.

http://baniasmassacre.blogspot.com/ sitede güncel haberlerin yayınlanıyor.
Fotoğrafları da http://www.flickr.com/photos/baniasmassacre/ sayfasına aktarılıyor.

Twitterda: https://twitter.com/search?q=%23baniasmassacre&src=hash

PKK ile barış neden şimdi?

Maddeler halinde aklıma ilk gelen düşünceleri yazacağım ve yorumu size bırakıyorum.

-Dünya devletleri olarak adledilen siyonist finansörlerin (Rothschild Bank, Lazard Brothers, JP Morgan, Lehman Brothers, Goldman, Sachs v.s.) gölgesindeki süper güçler, Kuzey Irak’ta çıkan petrolün ve doğalgazın (milyarlarca dolarlık rezervler bulundu) piyasaya girmesini istiyorlar.
-Türkiye son birkaç haftada Kandile ve PKK kamplarına yaptığı operasyonlarla masa başında verilebilecek kapitülasyonlara karşın Türk halkında mağlubiyet hissinin önünü almaya çalıştı.
-BDP’nin terörist Öcalan’ı ziyaret etmesinin tarihi Başbakan’ın Afrika gezisine çıkmasıyla aynı zamana getirildi, dolayısıyla siyasi olarak Başbakan’ın zor duruma düşmesi engellendi. Bundan öncede PKK ile yapılan birçok girişimde Başbakan yurtdışı seyahatindeyken yapıldı.
-PKK ve BDP, “anadilde eğitim”, “valileri kendilerin seçeceği” ve demokratik zemin deyip durdukları, “demokratik özerkliği ve eyalet düzenini” öne sürüyorlar.
-“Ana dilde” eğitim dedikleri konuda, Milli Eğitim Bakanlığına sızacak PKK’lıların adedi nedir? Kürtçe, matematik,fen,kimya,biyoloji anlatabilecek Türkiye Cumhuriyetinin varlığını birliğini savunacak öğretmen sayısı çok tartışılır.
-Jandarma ve Emniyet kuvvetleri valiye bağlı, dolayısıyla bir yandan teröristleri ülke dışına çıkartırken, yönetimin ve kontrolün en üst seviyeden kendilerine geçmesini istiyorlar.
-Özerklik ve demokratik haklar argümanıyla ortaya çıkan Barzani, Kuzey Irak’ta tam manasıyla kendi krallığını ilan etti. Bunun yanında Kerkük’te referandum olmadan önce yüzbinlerce kürdü oraya gönderip kütüklere yazdırmak suretiyle, oradaki çoğunluğu ele geçirdi.
-Barzani ile Maliki birkaç hafta evvel aralarında çatışma çıktığı zaman, Barzani Kerkük’ün civarına 125 tane tank ve birçok ağır silah gönderdi. “Kuzey Irak” kürdlere verileli ne kadar oldu ve bu kadar ağır silahı sınırımızın öbür tarafına ne zaman yığdı? Bu ağır silahları kim satıyor?
-Ortada ne gibi bir ittirip kaktırma dönüyor bizden gizleniyor ama Barzani’nin Suriye sınırını kapatması ve oradaki PKK yandaşı kürtlere yardımı engellemesi sanki Türkiye’nin anlaşmanın bu tarafından koştuğu şart gibi duruyor.
-Türkiye kamuoyundan büyük güçlerin Kuzey Irak’taki petrol, doğal gaz menfaatleri gizlenerek, herşey barış tabanında olmalı gibi bir ortam oluşturulmaya çalışılıyor. Bu iş için birçok gazeteci seferber edilmiş durumda ama Kürtler’in, Osman Baydemir’in ve diğerlerinin açık seçik olarak devamlı ifade ettiği, “kürtler bir halktır, Türkiye’nin doğusu kürdistandır ve siz burada işgalci güç konumundasınız” dedikleri ifadeler gizleniyor en azından ortalık yere dökülmüyor.

Açık ve net bir çözüm önerisi:
-Resmi rakamlara göre Türkiye’nin nüfusu 75 milyon.
-Terör ve sıkıntıların yaşandığı bölgenin nüfusu yaklaşık 8 milyon. Bu 8 milyondan, 3.5 – 4 milyon civarında özerklik, kürdistan ve PKK’nın taleplerini destekleyen bir toplum var.
-Bu şehirlere yakın alternatif bölgelerde toplu konutlar kurulup, buralara 3-4 milyon batı bölgelerinden-karadeniz-akdeniz ve anadolu bölgelerinden nüfus devlet desteğiyle taşınsa. Bir nevi Barzani’nin Kerkük’ü ele geçirmek için kullandığı göç yaklaşımı ile bu bölgelerde tekrar kardeşlik ve sükunet tesis edilse?
-Bu toplumlara toplu halde ayırım yapılmaksızın hizmet götürülse.

Son söz.
Bu ülkede birlikte, kardeşçe, elemde-kederde-mutlulukta-sağlıkta-zaferde barış içinde-eşit şekilde yaşamaya sonuna kadar “EVET”.
Burnumuzun dibinde siyonizmin 21. yüzyıl için gündemine aldığı “Büyük İsrail” hayallerini çağrıştıran ve bu fikirlerini fiilayata sokmasını sağlayacak bütün projelere sonuna kadar “HAYIR”.

PKK (firatnews) ve Siyonistlerin (odatv) siteleri

PKK ve yeni yeni tanıştığımız Ergenekon-Balyoz davalarının arkasındaki insanlar (yaratıklar)… Bu davalar ve bu olaylar, PKK ile bize uzun zamandır oynatıldığı için baştan garipsedik sonra kolay alıştık. Peki bu davalara konu olan kişiler bu kadar kolay alıştı mı? Alışmadılar ve hergün aleyhte; tehdit, saldırı, hakaret ve tecavüzde bulunuyorlar. Bunların bir kısmı medyada yankı buluyor büyük bir kısmı bulmuyor ama bu kişiler hem ideolojilerini hem de fikirlerini yaymaya devam ediyorlar.

İnternette bu kişilerin sözcülerine nasıl ulabilirsiniz?
PKK’nın ve PKK sözcülerinin bütün haberlerini Hollanda’dan yayın yapan firatnews.org sitesinde saatlik güncellemelerle takip edebilirsiniz.

Siyonistlerin yayınlarını yayınlayan odatv.com malum başı da sabateistler ve beyaz türkler hakkında kitap yazan ve onlardan hoşlarına gitmeyenleri ifşa eden Soner Yalçın efendi.

Bu iki sitenin haricinde PKK’nın doğuda açtığı irili ufaklı haber portalları. Örneğin Batman PKK sorumluluları: durushaber.com Hakkari PKK sorumluluları yuksekovahaber.com Ağrı ve Van’da da var ama bu siteleri güncelleyecek çok vakitleri yok, daha çok firatnews.org u güncelliyorlar.

Guncel-online.net mevzusu
Bir de enteresan bişeyden bahsetmek istiyorum. Firatnews.org haricinde bu kişilerin bir de geçen sene aktif olan gundem-online.net diye siteleri vardı. Gece gündüz Türkiye aleyhinde yazılar yazar, hakaretler ederdi. 4-5 ay kadar evvel site birden yayından çıktı. Arada bir kontrol etmeye devam ediyordumki site birden ERMENİCE bir haber portalına dönüştü. Şimdi eğer gundem-online.net sitesine girerseniz ne dediğimi anlayacaksınız. Acaba neden bir başka dile değişmedi de Ermeniceye değişti? Gundem-online.net ve abdullah-ocalan.com siteleriyle alakalı önceden yazdığım bir yazıyı da dikkatinize sunuyorum.

PKK’lılıklarından ve BDP’liliklerinde en çok da kürt geçmişinden ve kafatasçılıkla bişeyler yapmaya çalışanlara sesleniyorum.

Tarihinizi Fransada, dilinizi Ermenistanda, kuluçka döneminizi Suriyede, askeri eğitiminizi İsrailde ve bunlar için bütün paraları da EROİN, KOKAİN ve ESRAR ticaretinden beslenerek oluşturmaya çalıştığınız davanız, şehitleriniz ve kurmaya çalıştığınız özerk demokratik bölgesi, size HELAL olur mu? size YAR olur mu? Bu dünyananın bir ahireti, bu hayatın bir berzahı (kabir hayatı) varsa sizi toprak bünyesine alır mı?

Sizi değil İsrail’deki ağa babalarınızı, Ariel Sharoun’unuzu ve nicelerini almadı sizi de almaz, almıyor ve almayacak.

Hesaplanmış Kaos – Calculated Chaos – Danışıklı Dövüş

Türkiye’yi kaybetme ve ipini elinden kaçırma korkusu olanların planladığı bir kaosun tam ortasına düşmüş durumdayız. Ergenekon, Balyoz ve KCK. Üçünün de ucu dünyayı kontrol etme hırsıyla yanıp tüten ve bütün varlık nedenlerini buna adamış siyonistlerin kontrolünde, Türkiye’nin içine yerleştirdiği ajan-terörist-hain odakları.

“Kontrolü ele geçirdiniz, söyleyin ağzınıza geleni” diyen arkadaşlarıma defaatle anlatmama rağmen anlamadılar, anlamıyorlar. Türkiye’de olan ve sanki devletin zirvesinde gerçekleşiyor gibi gözüken bu mücadele, neredeyse Yüzüklerin Efendisi filmindeki, iyilik savaşçılarıyla – kötülüğün kalesi arasındaki savaş kadar keskin bir savaş. Bu savaş, Türkiye’yi 1800’lerin sonundan itibaren beri eline geçirmiş, Kazım Karabekir’in insafına sığınan doğudaki gayr-i müslim gençlerin orduya teğmen olarak girmesinden, 60’lardan başlayan ihtilal kuşaklarına ve 90’lardeki faili meçhul cinayetlere kadar uzayıp giden bir savaştan bahsediyoruz. Hak ile batılın, bir milletin sadece dini ve milli değerleri değil, neredeyse özgürlüğünün ve varlığını Anadoluda sürdürebilmesiyle alakalı bir savaş.

Bunu göremeyenler ve bunların içeride ve dışarıda kimlerle ilişkili olduğunu anlamayanlar, olayın açık-seçik nerelere gittiğini bırakın anlamayı, tasavvur bile edemezler. ABD’deki siyonist lobilerinin birebir sinir ağlarıyla bağlı olduğu ve Türkiye içinde irtibatta olduğu odakları ben bir zatihi müşahede ettim. Türkiye içinden İsrail’e; Genel Kurmayın, bu ülkenin kalbinin geçtiği karargahında gizli odalarda “canlı istihbarat” gönderdiğini ve bu odalara savcılar-hakimler gönderilmek suretiyle, bu kişilerin devletin en mahrem yerlerinden çıkartıldığını ne çabuk unuttuk? ABD’nin Orta Doğu, İsrail, Balkanlar, Avrupa, Rusya ve bütün dünya genelindeki stratejilerini anlamaya kafa yormayan ve bu stratejilerin içinde ve dışında Siyonistlerin nerede durduğunu göremeyenler, kat-i surette ne Türkiye’nin ilerlemesini, ne de birgün Ortadoğuda baskın güç olabileceğini anlayamıyorlar.

Gelelim “hesaplanmış kaos” meselesine. Recep Tayyip Erdoğan bütün seçim kampanyası boyunca “MHP-CHP-BDP bunların hepsi aynı” diye diye dolandı ama kimse dinlemedi, buna ben de kısmen dahilim. Şimdi dönüp bakıyorumki, aslında hakikati söylemekten başka birşey yapmamış. Neden mi?

CHP – Ergenekon sanıklarından 2 tanesini aday yaptı
MHP – Balyoz sanıklarından 1 tanesini aday yaptı
BDP – KCK sanıklarından 1 tanesini aday yaptı

Dikkatiniz çekiyor mu? Her birisi, Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde başına açılmış en büyük politik davalardan “1’er tane numunelik” aday seçmişler. Peki hedef nedir? Hedef, kanunlarla ve sistemlerle donatılmış koca bir devin beyninin içine bomba atmak. Nasıl? Bu davalarda göz altında bulunan 1’er kişiyi “kaçma tehlikesi yok” demek suretiyle çıkartabilirlerse, bu davalardan şu anda göz altında tutulan bütün sanıklar serbest kalacak. “Bu kişilerin de bir kaçma tehlikesi bulunmuyor ve eğer bir tanesi milletvekili olup çıkabiliyorsa kalanlarının günahı ne” denmek suretiyle kalanların hepsini de davalardan evlerine göndertcekler. Peki benim bu duruma “danışıklı dövüş, önceden hazırlanmış senaryo” dememin sebebi nedir? Bu konuştuğumuz numune alma, bütün bu davalardan tutukluların dışarı çıkartılması projesini, bizle “Türkiye yine seçime gidiyor, hadi şu gündem bi durulsun da kafamız rahatlasın” dediğimiz Şubat-Mart aylarında, bundan 3-4 ay evvel tasarladılar.

Şimdi birileri: “Efendim, zaten hukuka aykırı bir durum var, geç kalmış adalet adalet değildir.” Sistemin köküne ve devletin hukuki düzenine alenen tecavüz edilmeye çalışılmasa, yani sizin yaşamınıza kasteden bir yabani hayvanın varlığı ve buna karşılık sizin bu hayvanı elinden-kolundan tutup bir kenara hapsetmeniz gerekmese – Kesinlikle haklısınız. Ama belirttiğim gibi, bu kişilerin kurduğu kuruluşular ve aralarındaki bağlar neredeyse temeli 1600’lü yıllarda atılmış ve 400 yıldır gizli gizli ilerleyen grupların kontrolüyle hareket ediyor. Bu kadar derinden ve köklerden giden bir mikroba karşı siz nasıl mücadele edebilirsiniz?

Peki CHP – MHP ve BDP nasıl aynı? CHP ve MHP’nin içinde Anayasa ve Ceza Hukuku profesörleri var. BDP’de ve PKK’lılarda zaten avukattan bol bişey yok. Bunların hepsi bilinçli ve aralarında irtibatlı yapılmış bir koordinasyon ile, her birinin 1’er tane göstermesiyle bu mukavemeti kırmak, toplumda bir kaos çıkartmak ve seçimlerden daha yeni çıkmış bir ülkeyi tekrar bir bilinmezliğin içine sokmak için yapmışlardır. Bu savaşta CHP’nin önderliğini belirtmek için CHP 2 aday göstermiş, MHP 1 ve BDP 1 olmak üzere; bu hukuki mücadeleden en çok hasarı CHP alıyor gibi göstermek suretiyle, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin daha çok sesinin çıkması hedeflenmiştir.

CHP ve BDP’nin nabzını yakınen takip etmek istiyorsanız iki tane siteyi bir gözlemci gözüyle izlemenizi tavsiye ederim.
odatv.com -> CHP’yi ve CHP’nin içindeki odaklar
firatnews.eu -> BDP ve PKK TERÖRİST ÖRGÜTÜ içindeki odaklar

Yukarıda bahsini ettiğim konuların, ingilizce tabiri Calculated Chaos – Hesaplanmış Kaos (11 Eylül saldırılarında olduğu gibi) ve bizim öz türkçemizdeki karşılığı Danışıklı Dövüştür.

Doğuda görev yapan bir doktorun BDP’li ve PKK’lılarla ilgili izlenimi

Anti PKK - Terorist Abdullah OcalanHürriyet Gazetesi Yalçın Bayer 13 Haziran tarihli köşesinden alıntı yaptığım mektubu alta ekliyorum. Geçenlerde yazdığım Her Fırsatta Kürtlükleriyle Övünen Ayrımcı BDP’li – PKK’lılara yazısını geçen hafta izlediğim bir tartışma programının akabinde, belki bu insanlara çok yüklendim ve haksızlık yaptım diyerek siteden kaldırdım. Ama devletin doktorunun Doğu ile ilgili yazdığı mektubun %99’unun benim bildiklerimle, gördüklerimle ve duyduklarımla paralellik gösterdiğini görünce artık şeksiz, şüphesiz hem o yazıyı yayına geri koydum, hem de bu yazıyı yayınlıyorum. Bu mektupda belirtilenin yanında “çocuklara eğitim için verilen para 1-2 gün gecikince okula gidip çocukları eğitimden almakla tehdit eden annelerin, kollarında altın bilezik dolu olduğu halde sırf öğretmenler ceplerinden para harcasın diye çocuklara üst baş almadıklarını” biliyor muydunuz?

DOĞUDA YAŞAYAN VE YETİM HAKKI YİYENLERİ ALLAH’A HAVALE EDİYORUM.

(S. Hakyemez, elektronik postayla gönderdiği yazısında bir gerçeği ifade ediyor.)

BURAYA ilk gelince insan önce bir şeyler başarmak istiyor ve bütün olanaklarını zorluyor. Ancak bir süre sonra bütün isteğini kaybedip “Ben burada ne arıyorum?” diye sorgulamaya başlıyor. Malzeme temini yerel firmaların kontrolünde (ki hepsi siyasilerin). Hastane yönetimlerine baskı had safhada. Siyasiler hastane üzerinden resmen devleti soyuyorlar. 1’e mal olanı 4’e satıyorlar.

İnsanlar doktorlara karşı büyük bir öfkeye sahip. Geldiğimden beri darp edilmeyen arkadaşım kalmadı.

Burada halk aşırı şımartılmış. İnsanların işini halletmeyince ya kaymakama gidiyor, ya da “Ben PKK’lıyım, seni vururum” diye tehdit ediliyoruz. Can ve mal güvenliğimiz sıfır. Kimse vergi vermiyor, elektrik-su vb. faturalar ödenmiyor.

Herkese ayda 150 TL çocuk parası (ki çocuk başına), çocuk ultrasonda görüldüğü andan itibaren de mama ve bez parası ödeniyor.
Okula giden her çocuğa devlet harçlık veriyor, harçlık gecikince anneler okulu basıp çocukları okuldan almakla tehdit ediyor.
O çocuklar ne yapıyor peki? Üzerlerinde üniformaları, ellerinde PKK bayrakları ile DTP mitingine gidiyor. Herkese, eksin ya da ekmesin, toprak yardımı yapılıyor (ki zaten kimse ekmiyor ya).
Bu yardımda sadece beyana
bakıyorlar. Adam 5’i 50 yazdırabiliyor. Van’da dağıtılan paraya bakınca, göl bile tarım arazisine sayılsa
az gelir. Her cuma kaymakamlık elden nakdi para dağıtıyor.
Buralarda tek vergi verenler devlet memurları… İnsan içinden ve de dışından lanetler okuyor.
(Bu yazıyı herkese dağıtın, bilinsin. Neden terör de bitmiyor daha iyi anlaşılır sanırım. Terör biterse bu insanlar çalışmak zorunda kalabilir, devlet denetimini daha iyi yapabilir… İsterler mi bu rantın bitmesini!)
Sevgiyle kalın!

Türkiye’deki Kürtlere açık mektup

Bundan önce yayınladığım başka bir yazı: Kürt kardeşime mektup

Kürt olmak, Türk olmak, Arap olmak, Acem olmak, Urfalı olmak, Ankaralı olmak, Diyarbakırlı olmak, Edirneli olmak kimsenin elinde değil. Seçemediğimiz bir ırkın ve milletin bireyi olarak geldiğimiz bu dünyada, ortak değerleri bulmak yerine adeta deliler gibi birbirilerinde olan kusurları kusmaya çalışmak, karşısındakilerin kusurlarıyla adeta gurur duymak kelimenin tam manasıyla “ahmakların” yapacağı birşeydir. Doğuda 30 yıldır olanlar, doğuda yaşayan milletimizin içinden geçtiği süreçler ancak yaşanarak öğrenilebilir. 10 çocuklu bir aileye doğmak, eğitim almamış anne ve babanın kimi zaman umarsız, kimi zaman çok şiddetli tavırlarına maruz kalmak, evden çıkıp okula gittiğinde doğru dürüst eğitim alamamak, bir kızı sevip onunla yoksullaktan dolayı evlenememek, doğru dürüst hizmet alamamak bunlar çok iç acıtıcı şeyler.

Ama bunun bir de öbür tarafı var. Bu şekilde doğan ve büyüyen 80 nesili şu anda 30 yaşında. Kendilerinin ve kendilerinden sonra gelen kardeşlerinin ve çocuklarının yaşam koşullarını değiştirmek, bunun için iki katı – üç katı çalışmak yerine, devletle ve batıda yaşayan toplumla savaşmak, onlara adeta kan kusturmaya çalışmak, kaynak parası esrar, eroin ne olursa olsun eğitime ve sanayiye yapabileceği yatırımı teröre, silaha ve dağda yaşayan hanzolara yatırmak, bu nasıl açıklanabilir? Bundan önce Avrupadaki PKK destekçileri diye bir yazı yazmıştım. Avrupadaki PKK destekçisi kürtler, geride kalan kardeşlerine, eşlerine, dostlarına oradan eğitim, para ve destek sağlamak yerine, “PKK desteği” gönderiyorlar.

Bu kadar acı birşey olabilir mi? Kendilerini Avrupaya SIĞINARAK, oraya “PKK tehtidi var abey, biz zulüm görüyoruz” diye bahanelerle mülteci olarak sığınmış vatandaşlar, geride kalan kardeşlerinin çağ atlamasını sağlamak yerine, onlara bomba, silah ve kurşun gönderiyorlar. “Siyasi kanat” dedikleri kahpe ve hain bir kesim http://www.gundem-online.net/ gibi http://www.abdullah-ocalan.com/ siteler açarak, youtube sitesinde “biji apo” diye her deliğe yorumlar yazarak “mücadelemizi devam ettiriyoruz” diyorlar. Bizleri millet olarak bu hale getiren “CEHALET”, “FAKİRLİK”, “ERDEMSİZLİK”, “SAHTEKARLIK ve NAMUSSUZLUK”, “GÜVENSİZLİK” gibi hastalıklardan temizlemek için mücadele vereceklerine, kendi nefisleriyle mücadele edip “biz nasıl doğru dürüst bir birey oluruz” diyeceklerine, ta Avrupalardan (bu websitelerinin ve yayınlarının çoğu Almanya ve Hollanda kaynaklı) Türkiye’deki insanların huzurunu kaçırıyorlar. Oradan adeta yangın söndürme aracı olup bu yangını söndürüp, güller ekeceklerine, daha çok bomba atıp, ateşin daha da harlanmasını sağlamaya çalışıyorlar. Avrupadaki türk işçiler memleketlerinden ev alırken, memleketlerinde yatırım yapıp, cami yaptırırken; yine aynı yerdeki kürt arkadaşlar memleketlerine silah ve bomba gönderiyorlar. İsyan ediyorum, lanet ediyorum ve bu cehalete için için en derinlerimden küfrediyorum. Böyle bir cahillik, böyle bir kokuşmuşluk olabilir mi?

Daha 10 yaşındaki, okul ve top oynama çoğundaki çocuğun eline taş verip, “oğlum şu polislere taş fırlat, fırlatmazsan seni döverim” diyen bir babayı düşünebiliyor musunuz? Oğlunun ve kızının polis araçları önünde koşturulmasına, onlara su sıkılmasına “evet” diyen bir anne-baba dünyanın neresinde olabilir? Biz buna benzer görüntüleri Afrikadan başka bir yerde görmemiştik, şimdi ülkemizin doğusunda oluyor.

Çözüm nedir? Çözüm kürt halkının kendi bilinçlenmesi ve bu topluma entegre olmaya çalışmasındadır. Şirketlerimiz varken çalışanlarının yarısı kürt idi ve hiçbirisiyle birgünden birgüne ne bir problem, ne bir kavga yaşamadık. Neden? Onlar birlikte yaşamak için çaba sarfediyorlardı, biz de birlikte yaşamak ve iş yapmak, başarılı olmak istiyorduk. İşte olay bu kadar basit. Birlikte çalışmak, elele vermek, daha kuvvetli ve güçlü olmayı istemek. Yoksa “haklarımız için savaşıyoruz”, “milletimiz için savaşıyoruz” safsataları ne kürtleri, ne türkleri, ne türkiyeyi ne de kalan hiçbir orta doğu ülkesini (israil hariç) mutlu etmez.

Kürt kardeşime mektup!

Bana gelen bir emaili buraya ekliyorum.

***

Lanet olsun teröre! Ne diyelim, laflar da aşındı, sözler de törpülendi. Kelimeler de aciz kaldı. Başladığı nokta; “öp namlunun ucunu”ydu ve bugün ulaştığı yer; “yeniden öp namlunun ucunu…” oldu.Askere emir çıktı:Irak’a gir ve vur.

Ordu Gabar Dağı’nda verdiği 13 şehidinin ve 13 şehidi ile birlikte bir hafta içinde PKK kurşunuyla, bombasıyla, mayınıyla ölen 30 vatandaşının kanını yerde koymayacak. Sınırı geçecek, Kandil’e gidecek, Barzani’nin sarayı ve PKK liderlerinin gecelediği Süleymaniye’deki Fındık Aşti Oteli dahil gerekirse her yeri “vuracak-bitirecek.” Belki bu girişinde de, daha önceki 24 kez giriştiği sıcak takiplerde olduğu gibi başaramayacak, tam temizlik yapamadan geri dönecek.

Fakat durmayacak.

26’ncı kez girecek.

27’nci kez.

100’üncü kez girişinde bitiremezse, Türk Ordusu 1000’inci kez Kuzey Irak’a girecek ve vuracak. Bu noktaya geldi, söylenecek laf kalamadı. Çünkü her şehit verişte Türkiye’nin bütün halkı; “Şehitler ölmez. Vatan bölünmez” diye ayağa kalkıyor.

Türkiye bölünmek istemiyor.

Bir avuç!

Tek bir avuç!

Toprak vermek de istemiyor. Türkler kardeşleriyle çatışmaktan, vuruşmaktan, kanlı düşman olmaktan da yana değil.

***

Kürt kardeşlerimiz, “kendimi Kürt hissediyorum” diyen arkadaşlarımız; bizden küçüklerimiz, bizden büyüklerimiz, bizden akıllı ve bilgili olanlarımız; dostumuz, komşumuz, hemşehrimiz, köylümüz; kirvemiz, kız aldığımız-kız verdiğimiz, hısım olduğumuz, aynı Allah’a ve aynı peygambere inandığımız dindaşlarımız şunu bilesiniz: 13 Türk Ordusu askerinin (7’si Doğu Anadolu doğumlu) Gabar Dağı’nda yani kendi vatanının dağında şehit edilmesiyle sonuçlanan o pusu aslında size kurulmuştur.

Sizi koparmaya!

Sizi ayırmaya!

Sizi; “Avrupa’nın 28 ülkesi PKK’yı tanıyor. ABD destekliyor. Silahlandırıyor, C3 ve C4 patlayıcı veriyor; patlayan ve patlamayan, yakalanan ya da yakalanmayan yüzlerce kiloluk bombaları, sayısı 125 bine kadar çıkan meşhur Glock tabancayı, günümüzün en kahpe öldürücüsü olan mayınları, hava savunma silahlarını, PKK’nın sahip olduğu söylenen tankını, Kuzey Irak’a ABD yığıyor ve bu öldürücüler sınırı geçerek Türkiye’ye sevkediliyor. Gittikçe strateji artıran ve PKK’ya Türkiye toprakları içinde “alan hakimiyeti” kazandırmak isteyen bu destekle bölünme gerçekleşir, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türkiye Cumhuriyeti’nden kopar, ABD kuklası Barzani ile büyük Kürdistan kurulur, Abdullah Öcalan İmralı Hapishanesi’nden çıkartılır, Diyarbakır eyaletine vali yapılır” umudunu taze tutmaya çalışarak sizi aldatıyor.

***

Kürt kardeşlerimiz.

Tuzağa düşüyorsunuz.

PKK’yı koruyorsunuz.

Çocuklarınıza söz geçirmiyor, bölücü terör örgütüne asker veriyorsunuz. PKK kanla besleniyor. Çocuklarınızın kanıyla… Seçip Meclis’e gönderdiğiniz DTP’li milletvekilleri, PKK’nın bu eylemlerini kınamıyor, PKK ile aynı dili konuşup, aynı tavrı yükseltiyorlar. Kuzey Irak’ta iş yapmakta olan ve çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolulu patronlara ait inşaat şirketlerinin şantiyelerinde PKK’lı militan liderleri yatırılıyor, ağırlanıyor, bakılıp besleniyor diye haberler bana bile geliyor.

Kürt kardeşlerimiz!
Gabar’da pusu kuruldu.
13 Mehmetçik şehit oldu.
Bu pusu size kuruldu.
Kuytu pusu!
Sinsi pusu!
Gaflete düşüren pusu!
Kardeşim!
Senin elinde.
Pusuyu yarabilirsin.

Necati Doğru

Şerefsizlerin KAN parası

15 genç. Eskiden yaşları benden büyük olurdu, şehit edilenler genç değil de, vatan için ölmeyi göze almış baba yaşında kocaman kocaman ADAM’lar gibi gelirdi. Adamlıklarında değişen birşey yok ama yaş 18,19,20. Artık benden de gençler. Ama onların kendileri de, kanları da en adamından daha aziz ve daha şerefli!

Bi de onları pusuya düşüren ŞEREFSİZLER, kanı bozuklar. Dağlarda yılan gibi yuva yapmış sinsi sinsi dolaşan çiyanlar. Mübarek ramazan günü ocaklara ateş düşüren, ramazan bayramımızı kana bulayan ŞEREFSİZLER. Ankara’da ve diğer metropollerde yaşayan PKK yandaşı şerefsizlerin açtığı websitelerinde, şehit diye anılan it sürüleri!

Silahı tutanlar bunlar olsa da, bunlara silah tutturanlar, işte onlar. Diyelim, Türkiye’de elinizde güç var, çıkıp demokrasi ve sosyal adaleti göz önünde bulunduracak insanlara verirseniz bu güç neye dönüşür? Adil bir sistem, haklı bir yapı kurulur, insan gibi yaşamayı hedefleyen bir toplum olur. Tutup Aladdin Çakıcı’ya veya onun kalemi insanlara verirseniz ne olur? O zaman da gaspın, haracın önünü açarsınız, mafyanın tohumunu atarsınız her tarafa. Şu anda Talabani olsun, Barzani olsun bu itlerin eline gücü veren kim? Amerika. Amerika bunların ne olduğunu bilmiyor mu? Sizin bizim bilemediğimizin en ince detayına kadar biliyor. Neden veriyor? Denge ve kontrol politikası. İran’ın, Türkiye’nin, Suriye’nin hele bi de Irak’ın ittifak ettiğini düşünsenize. Amerika’nın hali nice olur? İran, Amerika petrolünün % bilmen kaçını sağlıyor, Irak Dünyanın petrolünün bilmem kaçını sağlıyor. Büyük oyunlar, hain tuzaklar… Maalesef sinirlerime hakim olamıyorum, onun için burada bırakıp youtube’dan bir vidyo ekliyorum.

PKK CATISMA HELIKOPTERDEN CEKİLMİŞ PKK LEŞLERİ

Çok değerli Avrupalı dostlarımız!

Türkiye, Fransa’da yakalanıp tutuklanan PKK’nın Avrupa’daki ikinci kasası olarak bilinen “Çukurcalı Behzad” kod adlı Nedim Seven’in iadesini istedi. Türkiye’nin bu talebini dikkate almayan Fransa, Seven’in Kuzey Irak’a kaçmasına göz yumdu. Seven’in Bağdat’a iletilen iade talebine de olumlu yanıt gelmedi.

PKK’nın Avrupa’daki finans kaynaklarını yönetmede bir numaralı isim olan Rıza Altun da, geçen temmuzda Avusturya tarafından Erbil’e gönderilmişti.

Irak Kürdistan Bölgesel Başkanı Mesud Barzani, Türkiye’nin her iki isimle ilgili iade talebinde bulunması üzerine, kendi bölgesindeki PKK’lıları Türkiye’ye iade etme gibi bir düşüncesinin olmadığını, Bağdat merkezi yönetiminin Ankara ile yaptığı anlaşmaların kendisini bağlamayacağını söylemişti.

Ahmet Türk akıllı OL!

Ahmet Türk meclise girdi. Dakika bir gol bir, bakalım ne demiş:

Ahmet Türk

Birileri istiyor diye PKK’ya terörist diyemezmiş. Kimdir o birileri? Kara Kuvvetleri Komutanımız yani asker. Ahmet Türk; onu sadece asker söylemiyor. Ben de söylüyorum, Türkiye’de yaşayan milyonlarca vatandaş da söylüyor. Geçtiğimiz hafta Kan Uykusu belgeselini baştan sona izledim, ondan sonra sitede yayınladım. Sadece o belgesele konu olan kısımda 10’larca şehidimiz var. Bunların anneleri babaları için çıkacaksın TV’lerin karşısına ERKEK gibi, ADAM gibi; PKK TERÖRİST ÖRGÜTÜDÜR diyeceksin. Laf salatası yapmadan, biz kan dökülmesin istiyoruz safsatasına girmeden. PKK terörist örgütüdür, İmralıdaki kansız bebek katilidir, dağlardaki kansız terörist bozuntularının başıdır diyeceksin. Bunu Genelkurmay söylüyor diye değil, ben söylüyorum diye de değil, Türkiye’de yaşayan 70 milyon insan diyor diye söyleyeceksin.

Ahmet Türk efendi bunu demekle de yetinmemiş. Siirtte öldürülen leşlerin, kimyasal silahla öldürüldüğünü iddia etmiş. Ee? Yani? Bu Ahmet Türk efendiyi niye geriyorki? Öldürülemezmiş. Dünya barış gününde terörist köpekler öldürülemezmiş. Neden? Çünkü Ahmet Türk ve grubundaki DTP insanları daha fazla kan dökülmesini istemiyorlarmış. Bak sana bişey söylüyim Ahmet Türk. Genelkurmay DTP partisini düzenlediği geceye davet etmedi diye haberleri okuduğum zaman, doğrusu içerledim. Çünkü demokratik bir ortamda, sen de oy almışsın ve oy aldığın kişilere vekaleten o geceye çağırılman gerekir. Ama daha gün geçmeden, Siirtte öldürülen teröristlerin avukatlığını yaptığını duyunca, ne güzel de etmişler davet etmemekle demekten kendimi alamadım. Sen çıkacaksın askerimize silah sıkan, ateş eden, öldürenlere yandaşlık yapacaksın, ondan sonra da çıkıp “Genelkurmay ayrımcılık yapıyor” diyeceksin. Yok yaw! Karşında keriz mi var senin hacı?

Son söz. Aklınızı başınıza toplayın. PKK’ya terörist örgütüdür demeniz bize ne kazandırır? Hiçbişey. Size ne kazandırır? İşte o bak güzel bir soru. Tarafınızı belli edersiniz. Dağdaki 10 yüz baloncuk şerefsizin partisi olmaktan çıkıp, 70 milyona gerçek barışı getirmeye çalışanların partisi olursunuz. Yoksa Genelkurmayın verdiği resepsiyon sağdaki sıfır olur, hiçbir deliğe giremezsiniz. Karar sizin.

Kan Uykusu

Serdar Akinan yönetmenliğinde hazırlanan Kan Uykusu belgeselini youtube’dan türkçe belgesel var mı diye bakarken buldum. Toplam 1 saatlik belgeseli 10 ar dakikalık bölümler halinde youtube’dan izleyebilirsiniz. Kan Uykusu belgeseli terörist örgütü PKK ile içinde bulunduğumuz mücadelenin, bu alanda askerlerimizin ne kadar uğraştığını ve çabalar sarfettiğini, teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizi anlatan bence hepimizin izlemesi gereken bir belgesel olmuş. Ayrıca Kan Uykusu diye google video’dan bakarsanız, orada tek bir bütün halinde görebilirsiniz. İkisini de buraya ekliyorum. Kan Uykusu skytürk’de yayınlandığı halde, kanuykusu.com sitesine bakarsanız Skytürk ile bir bağlantımız bulunmuyor denilmekte.

Kan Uykusu – Google VideoKan Uykusu 1 – Youtube

Kan Uykusu 2 – Youtube

Kan Uykusu 3 – Youtube

Kan Uykusu 4 – Youtube

Kan Uykusu 5 – Youtube

Kan Uykusu 6 – Youtube

Kan Uykusu 7 – Youtube

Kan Uykusu 8 – Youtube

Kan Uykusu 9 – Youtube

Kan Uykusu 10 – Youtube

Kan Uykusu 11 – Youtube

Kan Uykusu 12 – Youtube

Türkiye’ye neler oluyor?

Gazetelerde hergün şehit haberleri yayınlanıyor, yollarda mayınlar patlatılıyor. Ankara’nın göbeğinde, İstanbul’un Bakırköyünde bombalar… Adeta Irak’a döndük. Ama neden? Yazının devamında varsayımlar yapmayacağım, tahminlerde bulunmayacağım çünkü ben de olan bitene bir mana veremiyorum. Sadece birkaç yıl önce olan bir olayla benzetme yapmak istiyorum. Ulaştırma bakanlığı Ankara-İstanbul arasında hızlı tren projesini başlattığında olan kazadan sonra, Türkiye’nin her yerinde ard arda gerçekleşen tren kazalarını hatırlıyor musunuz? Sanki bir el, o ünlü düğmeye bastı da yıllardır doğru dürüst giden trenler kaza yapmaya başladı. Millet hemen cephe aldı, sinirlendi ve tepki gösterildi. O zaman hızlı tren projesi geriye atılmaya, ulaştırma bakanı istifa ettirilmeye çalışıldı.

Şimdi de önümüzde dönen olay, hergün verdiğimiz şehitlerimizin arkasında sanki bir el Türkiye’yi Irak’a sokmaya çalışıyor gibi bir izlenim veriyor bana. Çalışılıyor diyorum çünkü Hürriyet ve Milliyet gibi doğruların takipçisi(!) gazeteler manşet manşet; şehit cenazesinde hükümet yuhalandı, Bülent Arınç protesto edildi, asker alkışlandı v.s. v.s. şeklinde haberler yapıyor ve tansiyonu yükseltiyorlar. Bu gazetelerin yayın politikalarını bildiğim için, ‘Hürriyet gazetesi bu adama kızıyor, acaba o adamın nesi doğru da o kişiye kızıyorlar’, ‘Milliyet gazetesi şu grubu yeriyor, acaba o grup neyi doğru yaptı da Milliyet gazetesi onlara cephe aldı’ diye düşünmeden edemiyorum. Bu bana göre bağnazlık değil, bu grupların yaptıklarından ders almaktır. Ayinesi iştir, devamlı yanlı ve çarpıtıcı haberler olunca artık haberlerine önyargısız yaklaşmadan yapamıyorum. Eğer siz de böyle yaklaşıyorsanız bence doğru yapıyorsunuz. Çünkü bu grupların Türkiye ve komşuları için için takip ettikleri kendi ajandaları (plan, program) var. Türkiye için hem içinde bulunduğumuz an için, hem 10 yıl sonrası için planları var ve planlarını zamanın içine koyup işletiyorlar. Kurtlar Vadisi’nin bu bölümünde ele alınan medya patronu ne kadar da güzel oturuyor resime. Eklemeden edemedim 🙂

Türkiye’ye neler oluyora geri dönersek. Bir yanda Genel Kurmay başkanının açıklamaları, bir yanda hükümetin yavaş tavırları, yaklaşan seçimler, ortama verilen duman ve oluşan puslu hava. Acaba Türkiye’yi AKP hükümeti baştayken Kuzey Irak’a sokmak isteyen birileri var mı diye düşünmeden edemiyorum. RP’li Erbakan’a 8 yıllık eğitim v.s. kararlarını imzalatmadılar mı? MHP’li Bahçeli’ye Öcalan’a gardiyanlık yaptırmadılar mı? Bu yönüyle düşündüğüm zaman şu son zamanlara kadar duymayı unuttuğumuz şehit haberlerinin hergün gelmeye başlaması düşündürücü.

Kuzey Irak’taki Kürdistan oluşumu açıkcası beni rahatsız ediyor. Yüzyıllarca ülke yönetmemiş bir ulusun, orta doğu gibi bütün kartalların, şahinlerin, yılanların göz diktiği bir yerde kurulmaya çalışılması, Kerkük Kürdistan’ın meselesidir deyip Türkmenlerin haklarının gasp edilmesi, PKK’yı durdurmak bizim işimiz değil deyip Türkiye müdahele ederse biz de elimizden geleni yaparız diye ters ters konuşmaları. Bunlar benim de kanıma dokunuyor. Ama ortalık karışıkken en güzeli kenara çekilip bir olup bitene bakmak, büyük resimi anlamaya çalışmaktır. Bizi 10 yıl sonra içinde olmak istemeyeceğimiz bir olayın içine çekmeye çalışıyor olabilirler, basiretli davranmalıyız. Yıllardır bulundukları sınırda ve dağlarda kapanları kurup bizi kapanlara doğru çekmeye çalışıyor olabilirler, iyi değerlendirmeliyiz.

Bitirmeden Muaz Kalaycı’nın konuyla ilgili nette araştırma yaparken denk geldiğim Acele Et Evladım yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Ayrıca youtube’da şehit vidyoları ile ilgili arama yaparken momicikmin adlı bir PKK’lıya rast geldim. Bu kansızın profilinde askeri helikopterimizin düşürülüşü ve PKK ile ilgili vidyolar bulunuyor. Bu kansız hakkında nasıl yasal işlem başlatılabilir bilenler varsa konuyla ilgilenmelerini rica ediyorum.

Şehit subaylarımıza, erlerimize Allah’tan rahmet, arkasında kalan yaşlı eşlere, analara, babalara sabırlar diliyorum.

‘Onlara ölü demeyiniz, zira onlar diridirler.’ Bakara 154

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim seni tarihe desem sığmazsın
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber

Youtube’a aktarılan şehit vidyoları gerçekten insanın içini dağlıyor. 🙁 🙁

Kürdistan

Kürdistan problemi ciddidir. Kürdistan problemi Türkiye’nin karşısında bütün endamıyla durmaktadır ve bir an evvel İran’ın, Sudi Arabistan’ın ve Iraklı sunilerin desteğiyle askeri bir operasyonla düzeltilmesi gereken bir sorundur. Türkiye bu ülkelerin desteği olmadan da girebilir ama siyasi manada kendisine arka çıkacak bir desteğe ihtiyaç duyacaktır. Bunun yanında o ülkelerden Kürtlere gelebilecek herhangi bir desteğe önceden mani olmak için bunun temelleri önceden hazırlanılmalıdır. İran, Kürdistan diye kurulması planlanan alana komşudur. Sudi Arabistan ne kadar da iddiaları kabul etmese de, Irak’ta ve Irak sunnileri arasında büyük etkiye sahiptir. Eğer bu ülkelerin desteği sağlanırsa, Iraklı Kürtler sadece Suriyeden destek alabilecek haldedir. Suriye’nin Türkiye aleyhindeki çalışmaları destek vermesi, tarihe bakıldığı zaman hiç şaşırtıcı değildir dolayısıyla bence o nokta kaçılmazdır. Kürdistan oluşumundan rahatsız olan İran’ın da desteğiyle, bu oluşumun başı çok rahat ezilebilir ve Türkiye’nin güney doğusundan saldırıp duran teröristlere karşı büyük bir engel olacaktır.
Yalnız bu nokta yapılırken bir nokta gözden kaçırılmamalıdır. Genel Kurmay başkanı Büyükanıt’ın bundan önce konuşmalarından birisinde dile getirdiği bir söz: ‘Savaşı kazanabilirsiniz ama barışı kazanamazsınız’ diye. Kürdistan diye dünyaya tanıtılması planlanan alanlara çeki düzen verilmeden önce bu sözün haklılık payı değerlendirilmelidir. Türkiye’nin güneydoğusu yıllardır terörden çok çekti, bunun üstüne bir de savaş ortamı olması hiç istenilecek bir durum değildir ama Türkiye’nin devamlı terör tehlikesi altında yaşaması bundan daha kötüdür. Bundan dolayı kangren olan bu alanlara bir an evvel gerekli operasyonlar uygulanıp hayata döndürülmesi sağlanmalıdır. Kürdistan diye bir oluşumun olduğu ve bunların ortadan kaldırılması gerektiği gerçeği; Genelkurmay başkanı Büyükanıt’ın dile getirmesiyle, medyaya çıkıp konuşan Barzani karaktersizi ve onun yandaşlarıyla daha da ayyuka çıkmıştır.

Kürdistan diye bahsi geçen alanla ilgili bundan yaklaşık 9 ay evvel bir yazı yazmayı düşünüyordum. Ama belki densiz, yersiz ve gereksiz bilgilere yer veririm diye buraya bişeyler yazmak istemedim. Beni bu şekilde düşünmeye iten bir nokta şu şekilde gelişti. Arlington’da dışarda yemek yediğimiz middle east (orta doğu – arap) restoranları bulunuyor. Aynı mutfağı yüzyıllar boyu paylaştığımız için, kebapları, sıcak yemekleri türk mutfağına yakın diye ev arkadaşımla birlikte yemek yemeye gittik. Yemek servisi yapan bayan bizim türkçe konuştuğumuzu duyunca, ‘where are you from’ dedi, biz de türküz dedik. Nerden anladın diye sorunca, bizim evde de türk televizyonları vardı, oradan duydum, az çok türkçe biliyorum dedi. Ben de merak edip, aynı soruyu kendisine sordum. Tabi aldığımız cevapla, ev arkadaşım da ben de buz gibi olduk. Cevap: I’m from Kurdistan. Bunu diyen birisiyle, konuşmayı devam ettirmek biraz garip olacağı için siparişimizi verdik.

Kürdistanlıyım sözü üzerine, o gün akşam netten araştırma yaptım. Kısmet bu, o gece amerikan kanallarından birine bakarken arada bir reklam:
‘Saddam bizi yok etmeyi denedi yapamadı. Teşekkür ederiz Amerika
Kürdistan Halkı
Gördüğünüze ister inanın ister inanmayın, bu hazırlığın içinde olan Irak kürtleri gece gündüz çalışmalarına devam ediyorlar. Bush yönetimde sıkıştıkça, onların eli daha da kuvvetleniyor. Washingtonda destek arayışı ve lobi faaliyetlerinde yahudileri aratmıyorlar. Nette araştırma yaptığım sıralarda, kürdistan hükümetinin websitesi (http://www.krg.org/) yabancıları yatırım yapmaya davet ettikleri ve TV’lere verdikleri reklamın download edilebilir halinin bulunduğu bir websitesini (http://www.theotheriraq.com/) ve bu konuyla ilgili propaganda yaptıkları birçok siteyi inceledim. Bunların içinde tabi en rahatsız edici olanı, Türkiye’nin güney doğu – doğu anadolu ve iç anadolunun bir kısmını içine alan kürdistan haritaların gösterilmesi. Bunların yanında youtube’da kurdistan diye arattığınız zaman çıkan onlarca vidyo ve bu vidyoların hepsinde kansız bebek katili terör başı Apo’nun övülmesi ve devlet başkanı olarak ilan edilmesi bulunuyor.

Kürdistan haritalarında dikkat çeken çok önemli bir nokta var. Yıllarca terörist başına yataklık ettikleri halde, sorular yöneltildiği zaman reddeden Suriye’nin bir karış toprağına göz dikilmiyor. Kavgaları sadece Türkiye ve Irakla ilgili gibi gözüküyor. Buna Suriye’nin kuruluşlarından bu noktaya gelmelerine kadar maddi, manevi destek vermesi eminim önemli bir etkendir. Diğer bir ilginç nokta ise, Barzani’nin söze Diyarbakırdan başlaması. Osman Baydemir’in belediye başkanlığını yaptığı Diyarbakır’ın daha ilk dakikada gündeme getirilmesi tesadüfü değil. Osman Baydemir ve yandaşları ile Barzani ve yandaşları arasında akrabalık bağı var mıdır yok mudur bunlar kontrol edilmeli. Osman Baydemir tv’lere çıkıp, barış ağzı yapsa da bundan önce yaptığı işler hep tersini gösteriyor. Bunun yanında, askeriyenin zor durumda kaldığı Şemdinli olayları ve Şemdinli’de, Barzaninin birçok akrabası olduğu söyleniyor. Osman Baydemir in bu oluşumlarla bağlantıları bir an evvel ortaya çıkartılmalı.

Sonuç olarak, Genelkurmay başkanı Büyükanıt’ın konuşmalarında dile getirdiği Kürdistan oluşumu ve bu oluşumun Türkiye’yi en çok ilgilendiren terörist organizasyonu destek vermesi durumu doğrudur ve çok büyük önem arzetmektedir. Genelkurmay başkanı Büyükanıt’ın laiklik, rejim tehlikeleri gibi bence gerçeklikle uzaktan yakından ilişkisi olmayan konuları gündeme getirerek önemli saptamalarına gölge düşürmek yerine, ‘bu millet tek bir yumrukdur ve kendisine zarar vermeyenlerle sonuna kadar başa çıkacaktır’ şeklinde bütünleyici ve birleştirici bir ifade kullanmasını beklerdim. Ama buna rağmen, konuşmasında bahsettiği Kürdistan oluşumu ve PKK’ya destek vermeleri durumuyla ya şu anda yüzleşiriz ve temizliğini yaparız, yada Ermeni soykımı iftiralarında olduğu gibi geç kalıp, kendimizi Amerika’nın ve yanlı Avrupa birliğinin insiyatifine bırakırız.

Milliyet gazetesinde yayınlanan Kürdistan manşetleri
Habertürk’de yayınlanan Kürdistan manşetleri
Milliyet gazetesinde yayınlanan PKK manşetleri
Habertürk’de yayınlanan PKK manşetleri

css.php