İçeriğe atla

Arama Motoru

Domain yenileme ve PR güncellemesi

Bu siteyi takip ediyorsanız bu sitenin bundan önce sonofnights.com adresli siteden yayın yaptığını biliyorsunuzdur. Birkaç kez kapatma davası atlattıktan sonra en son Nova Hair ile olan kapatma davasında site kapatıldı. Kendileriyle orta yolu bulamadığımız için ben de yeni bir site açmak durumunda kaldım. 3 yıllık domaini bırakmak tabi kolay olmadı ama yayın hayatıma bu adreste de devam edebiliyorum. Bu konunun bir tarafı açmak istediğim öteki tarafı ise. SEO ve arama motoru optimizasyonu mevzularıyla uğraşıyorsanız yakın zamanda başka sitelere link sattığından şüphelenilen websitelerinin PR’larının Google tarafından düşürüldüğünü biliyorsunuzdur. Benim de başka sitelerle link değişimlerim olduğu için bundan önceki domain böyle bir filtereye takılarak PR2’ye düşmüştü. Domain ve içerik değişikliğiyle birlikte yeni PR güncellemesiyle tekrar eski PR 4 değerine geri geldiğini gördüm. Bu güncelleme sanırım birkaç gün önce gerçekleşti ve güzel de oldu 🙂

Google Android

Google arama motoru pazarından sonra telekomünikasyon dünyasına el atmak istediğini bundan aylar önce ATT ile girdiği mücadele ile ortaya koymuştu. Son zamanlarda piyasaya açık açık sinyaller vermese de mobil üzerine çalışmalar yapacaklarını son zamanlarda yaptıkları şirket alımlarından sonra beklememek garip olurdu. Bu garipliğe bir son vermeye karar vermiş olacaklarki son süratle mobil dünyasında ortaya koymak istedikleri yapıyı şekillendirmeye başladılar. Üzerinde çalıştıkları ürünün adı Google Android. Mobil telefonlar için açık kaynak kodlu bir platform. Temelde linux çekirdeği çalışıyor olacak ve bunun üzerine çok güçlü bir ortam geliştirmeyi düşünüyorlar. Bundan aylar evvel SDK (software development kit) yayınladılar. İçinde intel çipi olacağı şu anda MAC uygulamalarının çalıştırılması yada arada direk bir bağlantı kurulması ön görülmüyor. Geçtiğimiz gün (3 Haziran) Google Android takımı adına Jason Chen’in verdiği cevaplara bakılırsa hazırladıkları platform, JVM (Java Virtual Machine) olmaktan öte bir işletim sistemi dizaynı gibi gözüküyor. Şu anda uygulama geliştiricilere daha yakın durup onların hazırladıkları bu platforma atlamaları için çalışmalar yapıyorlar. Bunu sağlamak için Google Android Challenge şeklinde bir yarışma düzenliyorlar. Telefonun demosundan görüldüğü kadarıyla iPhone’un çok daha kuvvetli işlemcilerle iyi dizayn edilmiş Googlecas gibi gözüküyor.

Google’ın bu teknolojiyi geliştirmekten amacının, internet sörfünün mobil telefonlara kaydığı bu günlerde öncülüğü yitirmemek ve geleceği gördükleri bu alanda platform sağlayıcı olarak reklam networklerinden elde ettikleri gücü burada da devam ettirebilmek olarak ifade ediliyor.


Google Android üstünde Skype

Google’ın bu platformu geliştirmesinin arkasında yatanlar

Google Pagerank ne olacak?

SEO ve websiteleriyle uğraşan neredeyse herkes nerede benim yeni pagerank’im diye sorup duruyor. Google normalde her 3 ayda bir yeni pagerankleri google toolbar ve başka araçlar vasıtasıyla açıklar, herkes de iyi yaptım kötü yaptım yada daha iyi noktaya geldim diye düşünmeye başlardı. Bu öyle birşey ki kendi içinde bir pazar bile oluşturdu. Pagerank 5 olan bir siteden satın alınan link şu kadar, Pagerank 6 şu kadar şeklinde giden kendi içinde bir piyasa oluşturdu. Geçtiğimiz ay Google’ın yeni pageranklari açıklamak için 3 ayının son ayıydı. Dolayısıyla birçok webmaster ve SEO forumunda, google pagerank ne zaman güncellicek? Kimlerinki güncellendi? gibi konular açıldı.

İşte bomba haber burda. Yeni çıkan haberlere göre Google Pagerank algoritmasını bırakıyor. Avustralyada UNSW üniversitesinde doktora yapan İsrail asıllı 26 yaşındaki Ori Allon’ın doktora tezi olarak geliştirdiği Orion algoritmasını Google satın aldı. Google bunu resmi olarak duyurmuyor ama habercilerin üniversite kaynaklarından aldığı bilgilere göre Ori Allon Şubat 2006’da California’ya Google’da çalışmak üzere kalıcı olarak taşındı.

Orion Algoritması

Kullanıcının yaptığı aramada kullandığı anahtar kelimelerin sonucunun en ilgili siteler arasından seçilmesinin yanında, kullandığı anahtar kelimeler de ayrıştırılarak, bunlarla ilişkilendirebilek sonuçlar sunuluyor. Bu ifade ve gazetelerde şu anda Orion algoritmasını açıklamak için kullanılan tabirler çok sığ ve komplike. Birkaç cümleyle ifade edilmeye çalışıldığı için detaylardan mahrum kalıyoruz. Algoritmayı ifade etmek için kullanılan bir örnek var, bu örneğe göre, eğer bir kişi American Revolution (amerikan devrimi) diye aratırsa, bu aramanın sonucu, American History (amerika tarihi- tarihi birşey olduğuyla ilişkilendiriyor), George Washington (devrimi yapan kişi), American Revolutionary War (amerikan devrim savaşı) , Declaration of Independence (özgürlük deklarasyonu) gibi sonuçlar çıkacak. Yani artık sadece kelimeleri aratmak yerine bu kelimelerin ifade ettiği manaya göre bir kategorizasyon ve onun sonuçları sunulacak. Türkiye’den örnekler vermek gerekirse. Avrupa yakası diye aratıldığı zaman; Gülse Birsel, Ata Demirer, Burhan Altıntop gibi avrupa yakası deyince insanların aklına gelen isimlerle birlikte sonuçlar çıkıcak. Bu algoritmanın altında yatan fikir, insanların birşeyi ararken birçok şeyi sorgulamak zorunda kalmasını önlemek ve anahtar kelimelerin ifade edeceği manaları ve bu manaların birbiriyle olan ilişkisini arama motoru seviyesinde kurup, ona göre sonuçlar üretmek.

Ori Allon’ın Orion algoritmasıyla ilgili çıkan haberler doğruysa önümüzdeki aylarda bu konu gündemi daha çok işgal edecek çünkü Google Ori Allon ile görüşmelerinde Ori Allon algoritmasını 18 ayda hayata geçirebileceğini söylemiş ve Ekim ayında 18 ay doluyor. Google Pagerank güncellemesinin yapılmaması da bu beklentileri kuvvetlendiriyor.

Google’dan Türkiye için ilginç sonuçlar

Nette sörf yaparken aklıma acaba Türkiye’de kim neler arıyor diye bir soru düştü. Bunun için Google Labaratuarlarında hazırlanan araçlardan birisi olan Google Trends sitesini açtım. Bu sitede aranılan kelimelerin aranma yoğunluğu ve nerelerden arandığının bilgisini görebiliyorsunuz. Ben biraz sonofnights.com sitesi ile ilgili biraz da geneli ilgilendiren bir araştırma yaptım. Yaptığım araştırmalara göre, Türkiye’de PKK, kürdistan, Abdullah Öcalan, Osman Baydemir, DTP anahtar kelimeleriyle ilgili en çok aramanın geldiği şehir Diyarbakır. Bu çok şaşırtıcı bir durum değil ama bütün bu anahtar kelimelerde Diyarbakır’ı takip eden şehir Erzurum. Kürdistan kelimesiyle yapılan aramaların büyük çoğunluğu Iraktan geliyor. Irak’ı; İsveç, Norveç ve 4. olarak Türkiye takip ediyor. İsveç’in ikinci sırada gelmesi bana göre çok şaşırtıcı bir sonuç değil sonuçta lobi faaliyetleri ve parasal destekleğin sağlanması için ülke kurma sevdalısı kürtlerin yuvalandığı yerlerden birisi de İsveç. Şehir olarak bir bütün halinde aramanın en çok geldiği şehir ise Diyarbakır. Onu yine İsveç ve Norveç şehirleri takip ediyor.

kurdistan

1. Iraq
2. Sweden
3. Norway
4. Turkey
1. Diyarbakir, Turkey
2. Goteborg, Sweden
3. Stockholm, Sweden
4. Oslo, Norway

Daha ilginç sonuçlarda bulunuyor. Tayyip Erdoğan diye yapılan aramalarda Adana at başı gidiyor.

1. Adana, Turkey
2. Istanbul, Turkey
3. Ankara, Turkey
4. Izmir, Turkey

AKP diye yapılan aramalar en çok Samsundan yapılmış.

1. Samsun, Turkey
2. Konya, Turkey
3. Erzurum, Turkey
4. Diyarbakir, Turkey

DTP için yapılan aramalar yine Diyarbakır’dan geliyor.

1. Diyarbakir, Turkey
2. Erzurum, Turkey
3. Icel, Turkey
4. Konya, Turkey

Siyasi cenahtan çıkıp biraz da sosyal noktalardan merak ettiğim noktalara baktım. Örneğin seks kelimesiyle yapılan aramalarda Erzurum birinci sırada görünüyor. Onu Diyarbakır takip ediyor.

1. Erzurum, Turkey
2. Diyarbakir, Turkey
3. Samsun, Turkey
4. Trabzon, Turkey

Manken, sohbet, sevgili gibi kelimelerde yine Erzurum ve Diyarbakır öncü gözüküyor.

Bunun yanında futbol takımları; Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş aramalarında İstanbul birinci sırada. Onu ikinci sırada İzmir-İzmit değişmeli olarak, üçüncü sırada Bursa-Samsun ve Kayseri değişmeli olarak takip ediyor.

1. Istanbul, Turkey
2. Izmit, Turkey
3. Samsun, Turkey

Hürriyet, Milliyet, Zaman ve Sabah gazeteleri için baktım. Gazete sitelerini arayanların sayısında devamlı bir artış var. Buna paralel olarak sadece gazete diye aratanların da sayısında aynı artış gözlemlenebiliyor.

Türkiye’nin geneli açısından, şehir aramalarına baktım. İstanbul, Ankara ve diğer şehir isimleriyle aramaların %90’ı Türkiye’den geliyor. Yani gazetelerin devamlı yazdığı gibi dünyanın gözü Türkiye’de, biri bizi gözetliyor filan gibi bir durum en azından aramalara bakılırsa yok. Türkiye’de yapılan aramaların şaşırtıcı bir kısım Azerbaycan’dan geliyor.

Tabi bi de sezonluk aranılan kelimeler var. ÖSS zamanı üniversite, yaz zamanı tatil gibi. Onları da rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Benden bu kadar, gerisi merakınıza ve hayal gücünüze kalmış. 🙂

Google Ebay’i Kızdırırsa

Google Ebayİnternet piyasası garip bir yer. Hele hele Google gibi tekel değilim dese de tekel olmaya çalışan bir firma olunca ortalık iyice şenleniyor. Ebay bu hafta Boston’da 9,000 müşterisiyle birlikte yıllık PayPal toplantısını düzenlemeye başladı. Google PayPal ile aynı alanda bulunan Google Checkout ürününü bastırmak için, aynı zamana denk gelen bir toplantı düzenlemeye başladı. Hatta biraz daha ileri gidip, Ebay’in müşterilerine email göndererek onları da bu aktiviteye davet etti. Aktivitenin bir yönü de Ebay’i protesto etmekdi çünkü Ebay, PayPal’da Google Checkout’ı ödeme seçeneği olarak kabul etmiyor. Ebay’de bunu protesto etmek için Google da yayınladığı bütün reklamları çekti. Bunun üzerine Google geri adım atarak düzenlediği aktiviteyi durdurdu ama nafile. eBay’in CEO’su Meg Whitman, ‘Google’ın, Google Checkout partisinden memnun kalmadığımı burada açıkca ifade etmek istiyorum’ diyerek dillendirdi.

Ebay milyonlarca dolarlık reklam bütçesiyle Google’ın bir seferde en büyük reklam anlaşması yapan müşterilerinden birisiydi. Google kolay kolay başlattığı bir aktiviteyi durduracak bir firma değil ama ebay’in 2006 yılı yıllık reklam giderlerinin 871 milyon dolar olduğunu düşünürseniz, geri adım daha bir mantıklı hal alıyor 🙂 Bunun yanında Google ile aralarında bulunan yakın dirsek temasından dolayı,ebay Google’ın 2006’da yıllık gelirinde %2 lik bir paya sahipti. Verilen istatistik değerlerine göre, ebaY Google ile reklam anlaşmasını durdurduktan sonra, sitenin Google’dan gelen ziyaretçi bütününü oluşturan %9.86 kısım, %7 lere kadar geriledi. Haftalık değerlere göre değerlendirildiğinde, bütün internet ziyaretçilerinin değerlendirildiği istatistiklerde ebay’in ziyaretçi yoğunluğu %1.12 den %1.03 gerilemiş oldu. Google girmek istediği yönlerde agresif tavırlar sergiliyor ama sanırım bu sefer biraz dilleri yandı…

Google Youtube’u neden satın aldı?

Geçtiğimiz günlerde, IT dünyasında büyük balık küçük balığı yutara bir örnek daha yaşandı, Google 1.65 milyar dolar verip youtube’u satın aldı. Peki neden? Nedenlere gelmeden evvel Google’ın kendisini nasıl tanımladığına bir bakalım. Google kendisini IT perspektifinden arama motoru olarak değerlendiriyor bunun yanında, ticari ve market yönü olarak, internetin en büyük reklam devi olarak değerlendiriyor. Google’ın şirket olarak en büyük geliri reklamdan geliyor.

Google tarafı böyleyken, internette reklama bakarsak. İnternette reklam Türkiye’de gelişmeye devam ediyor ama amerikada ve avrupada internetten reklam pazarı milyar dolarla ifade edilen bir pazar haline gelmiş durumda. Her geçen gün, internetten satış yapmak amacıyla online alışveriş siteleri kuruluyor. Buna güzel örneklerden birisi, Türkiye’deki online satış sitelerinin geçtiğimiz 2-3 yıl içinde kendini 10-20’ye katlaması. Her yeni site, yeni bir söylemle ama çoğunlukla aynı ürünlerle internete açıldığı için satış yapabilmeleri ve Google’da bir fark yaratabilmeleri için reklam kaçınılmaz oluyor. Bu noktada Google şu ana kadar, adsense adwords gibi reklam servisleri devreye giriyor.

Adsense, adwords yazılı ve resimli reklamları içerirken, Google Youtube’u satın alarak bunu bir adım öteye taşıyor. Vidyo reklamları. Google bundan evvel başlattığı Google Video’yu önce ücretsiz olarak sundu, bir müddet sonra bu hizmeti vidyo satan dükkan haline getirdi. Youtube alışverişi ile, benzer bir planının yanında, izlemek istediğiniz vidyoyu görüntülemeden önce 10-15 saniyelik reklamlar göstermek gibi yeni açılımlara gireceğini düşünüyorum.

Peki neden youtube?

Google Youtube'u 1.65 milyar vererek satin aldi

Google Youtube

2006 Temmuz ayında, Google dünya çapında 60 milyon vidyo gösterirken, Youtube’da gösterilen vidyo sayısı 649 milyon. Youtube internet genelinde Google’dan neredeyse 11 kat daha fazla vidyo gösterimi yaptı. Bu vidyoların 106.5 milyonundan fazlası amerikada gösterildi. Rakamların büyüklüğü sanırım 1.65 milyar doların değerini az çok ifade ediyordur. Bir ayda 649 milyon vidyo gösterimi yapan bir site yılda kabaca 7 milyar vidyo gösteriyor. Bu vidyoların gösterim yeri sadece youtube’un kendi sitesi değil (örn: blogda bulunan babam ve oğlum vidyosu youtube’dan alıntı yapılıyor), internet üzerinde yayın yapan herkes youtube’un veya google’ın verdiği kodları sitelerine koyarak aynı vidyoyu gösterebiliyor. Böylelikle, Google alacağı vidyo reklamları; milyarlarca kez, milyonlarca kişiye, onbinlerce farklı site aracılığıyla gösterme imkanı bulacak.

PR4 oldu, hayırdır inşallah!

Geçenlerde bir arkadaşımın hatırlatmasıyla ben de site ile ilgili Google tarafında sitenin pageranki ile ilgili neler oluyor diye bakmıştım. Biraz kıpırdanmalar olduğunu, Google’ın bazı merkezlerinde sitenin page rank’inin 4 olarak gözüktüğünü görmüştüm ama çok gerçekçi gelmemişti açıkcası. Bugünlerde SEO marketinde, Google’ın dayanak noktası olarak belirlediği PageRank algoritmasında değişiklikler yaptığı konusu gündemde, ben de gelip geçici birşey deyip önemsememiştim. Bugün bloga tekrar göz atıyım diye siteyi açtığım zaman, Google toolbarının site pageranki için 4 gösterdiğini gördüm. Başka makinalardan da denedim aynı sonucu görünce bi hayırdır inşallah dedim, bi daha diyim hayırdır inşallah 🙂

Sitenin istatistikleri avrupa yakasının yeni sezona başlaması ve google’da avrupa yakası kelimeleri için ilk 10 da çıkması ile günlük 2000 ziyaretçi sayısına ulaştı. Geçen hafta google’dan sadece avrupa yakası diye aratıp bulanların sayısı 3809 kişi. Avrupa yakası bölümlerinin bu kadar talep görmesini fırsat bilen bazıları da yayınladıkları dosyaların içine site tanıtımı koymak bir yana toolbar koymaya kadar ileri gitmiş durumdalar. Eğer avrupa yakası bölümlerini indirmek istiyorsanız, bunun için alternatif birçok sitenin ve p2p programı olduğunu hatırlatıp, bu tür programları sisteminize kurmamanızı tavsiye ediyorum.

Google’ın Belçikada başı dertte

Arama motoru imparatoru Google, Belçika mahkemelerinde mahkum oldu. Belçika’da ulusal birkaç gazetenin genel dağıtımını yapan Copiepresse firması, Google’a, online site içeriklerinin ve haberlerin kopyalama hakkını ihlal etmesinden dolayı dava açtı. Bu davada, Google’ın online içeriği indekslemesinin yanında, Google News sitesinde bu gazetelerin haberlerine izinsiz yer verdiğini belirtti. Davayı değerlendiren mahkeme, Copiepresse haklı buldu ve Google’ın bu içeriği indeksinden çıkartmasını şart koştu ama bir şart daha ekledi. Böyle bir mahkeme karar alındığını, Google ve Google News ana sayfasında 5 gün süreyle duyurmasını şart koştu. Google, ilgili sitelerin bütün indekslerini iptal etti ama 5 gün süreyle ana sayfalarından bu kararı duyurmayı gururlarına yediremedikleri için geçtiğimiz hafta mahkemeye tekrar başvurdu. Mahkeme kararı gözden geçirme kararı aldı ama sonuç değişmedi. Google, bu kararı uygulamazsa günlük 500.000 Euro cezaya çarptırılmakla karşı karşıya. Bu durumla ilgili rahatsızlıklarını Google Blog’unda, Google Haber’in Belçika davası şeklinde, şirket yorumlarını eklemeden, davanın öteki tarafına karşı günah çıkarır tarzda ziyaretçilerine duyurdu. Google’ın cevabında, robots.txt dosyasının uluslararası kabul edilmiş bir standart olduğu, bu dosya kullanılarak sitelerin, Google botları tarafından indekslenmesini önleyebileceklerini belirtti. Bunu belirtirken, Google’ın bu sitelere çok yüksek miktarda ziyaretçi getirerek bir manada katkıda bulunduğunu da belirtti. Belçika davası ile ilgili açıklamalarından sonra, Google’ın kopya hakkına ne kadar saygılı olduğunu göstermek adına yeni bir yazı yayınlayarak, internet içeriğine karşı yaklaşımlarına açıklık getirmeye çalışıyorlar.

Google’ın bu durum ilk defa başına gelmiyor. Buna benzer bir dava da 2005’in martından beri Agence France-Presse (AFP) ile devam ediyor. AFP, Yahoo! ile yaptığı içerik anlaşmasından dolayı site içeriğinin izinsiz olarak Google tarafından indekslenmesine ve hafızalanmasına (cache) izin vermek istemiyor.

Google’ın kaybettiği bu dava sanırım site içeriğinin Google tarafından izinsiz indekslenmesini istemeyenler için temel oluşturacak bir dava oldu, en azından Avrupa’da bu davayı içtihad kabul edip şikayet edenlerin sayısı artabilir diye düşünüyorum.

Bir anektot: Microsoft’un patronu Bill Gates’in yüzüne pasta geçirme olayı da 1998 yılında Belçika – Brükselde olmuştu. 🙂

Arama Motoru Sözcüleri

Blog yazma popüler oldukça büyük IT firmaları çalışanlarına blog yazabilecekleri arayüzler açarak, bir nevi çalışanları ile dış dünya arasında köprü kurmaya başladılar. Bildiğim kadarıyla bunun öncüsü microsoft oldu. msdn blogu ile kadrosunda bulunan mühendis ve kod geliştiricilere, gelişmeler, yenilikler ve karşılaştıkları güçlükleri anlattıkları bir arayüz sağlamış oldu. Sonrasında Google, Yahoo ve diğerleri bunu takip etti.

Google’ın resmi blogu googleblog olarak blogspot olarak dünyaya açıldı. Bunların arasında benim dikkatimi çeken; baştan arama motoru “mühendisi” olarak ortaya çıkan bazı bloggerlar, şimdilerde bir nevi firmaların sözcülüğünü yapıyorlar. Bunlardan Matt Cutt google’ın, Jeremy Zawodny yahoo’nun, Niall Kennedy msn’in, Gary Price ask.com’un şu anda sözcülüğünü yapıyorlar. Yazdıkları yazılar ile bir nevi bağlı oldukları arama motoru ile ilgili yapılacak güncellemeleri, site sahipleri için bir değişiklik olup olmayacağını veya yeni bir ürün hazırlığında olup olmadıklarını dünyaya duyuruyorlar. Bunlardan benim aklıma ilk gelen, Matt Cutt’ın google’ın artık bloglara bırakılan yorumlarda bulunan linklere çoğunlukla spam olduğu için değer vermeyeceklerini belirten yazısıydı. Şimdilerde teknikten daha çok, ipucu yazıları yayınlıyor takip ettiğim kadarıyla.

Bu blogların kişisel olmasını beklemek biraz garip olurdu zaten. Arama motoru çalışanı olan birisinin de müşterileri ve hitap ettiği kesim bütün dünya olmasının yanında ana hedef kitlesi site sahipleri ve webmasterlar. Konuşulan konu da illaki çalıştıkları firmanın üzerinde çalıştığı konular oluyor. Bu blogların bizim için bir faydası, rahatsız eden bir durum olduğu zaman durumu ilk ağızdan ilgililere aktarabiliyor olmak.

En Hakiki Türk Arama Motoru

Google’dan “arama motoru” yazıp (bkz: arama motoru) şöyle bir seyrine bakarsanız, türk arama motorlarının sırayla dizildiğini görüyorsunuz. Çok hoş bir sahne gerçekten, bizim de internet üzerinde 7/24 aktif crawler’ı dolaşan, arka tarafta yüzlerce indexing veri tabanı olan, yüzlerce web sunucusunun aynı anda küme(cluster) şeklinde hizmet verdiği arama motoru(larımız) varmış diye gurur duyuyorsunuz. Hadi birşeyler arıyım diye girip bakıyorsunuz ki, arama motoru diye piyasaya atılan bu sitelerin neredeyse hiçbiri arama motoru değil, sadece basit dizin hizmeti veren ve halihazırda uygun olmayan sitelerce zaten istila edilmiş link farmları. Dizin hizmeti, site sahiplerinin bu sitelere girip, siteleri ile ilgili bilgileri vermelerinden(site başlığı, site tanımı, anahtar kelimeler v.b.) oluşan, en basit deyimiyle bir veri tabanı hizmeti. Yetenek ve kapasite olarak, herhangi bir forum veya blog sitesinde bulunan arama modülünden farksız. Arka tarafta, kullandıkları veritabanlarının onlara sağladıkları index yeteneğini kullanarak, sizin verdiğiniz anahtar kelimeleri yine veritabanın sunduğu fonksiyonlar ile arayıp, ilgili olabilecek sonuçları size sonuç olarak sunuyorlar. İşin garipliği dizin hizmeti vermelerinde değil, siteleri için verdikleri isimlerden kaynaklanıyor: arama, arama motoru, gerçek türk arama motoru, aradur, Türkiye’nin en seçkin arama motoru, arabul şeklinde aşağıya doğru sıralanıp gidiyorlar. Bana isimler, otogarlardaki seyahat firmalarının koç kavgasını hatırlatıyor, kamil koç, hakiki koç, en hakiki koç, uçan koç, kaçan koç…

Biz de arama motoru diye ortaya atlayan siteler bir müddet sonra kendini portala çevirmeye karar veriyor. Çünkü Türkiye’de halen en yakından takip edilen ve en çok ziyaretçi alan siteler haber siteleri. Haber sitelerinin reklamdan kazandığı gelir ile “arama motoru” söylemi ile sanal aleme açılan sitelerin kazancı uzaktan yakından uyuşmuyor. Mali yetersizlik, uzun araştırma ve çaba gerektiren bu projelerin sonu oluyor, madem bu kadar efor sarfettik bari söylemimizi değiştirip sitemizi portala çevirelim diyerek bu siteler söylem değiştiriyor.

Dizin hizmeti veren bu sitelerin yanında, internette crawler’ı olan ve diğer siteleri indexleyen bir tane türkçe arama motoru sitesi var. aramanet.com Sitelerini ara ara ziyaret ediyorum ve anladığım kadarıyla algoritmalarında güncellemeler ve optimizasyon yapıyorlar. Bazen yakın sonuçlar alırken, bazen de çok alakasız sonuçlar çıkabiliyor ama yine de bence böyle bir projenin olması bile bizler için çok başarılı bir başlangıç. Indexlerinde tuttukları 2.500.000 web sayfası ise başarılı olmak için gerekenleri yerine getirmeye çalıştıklarının bir göstergesi. Umarım bu başarı daha ileriye gider ve en azından başlangıç olarak türkçe siteleri google tekelinden kurtarıp, daha yaklaşık sonuç veren önce türkçe sonra bütün dillerde hizmet veren arama motoru haline gelirler.

Habertürk ne yapmak istiyor?

haberturkDün Habertürk’ten web sitelerinde bulunan ve genellikle çoğu kimsenin farkında bile olmadığı toplistlerini konu alan bir email aldım. Emailde bahsedilen mevzu kısaca, toplistlerine üye olan sitelerin en kısa sürede habertürkün verdiği javascript kodunu sitelerine yerleştirmeleri idi. Eğer bir websiteniz varsa, ziyaretçi çekebilmenin bir yolunun da toplistler olduğunu zaten biliyorsunuzdur, dolayısıyla habertürk’ün yaptığında ne gariplik var diyebilirsiniz. Bir gariplik var çünkü habertürk; toplistine üye sitelerin, sitelerine javascript kodu yerleştirmesini istiyor. Halen eee bunda ne var diyorsanız, habertürk’ün diğer sitelere javascript kodu yerleştirtmekle neler elde edebileceğini anlatayım:

  • Siteye arama motoru aracılığıyla girenlerin hangi anahtar kelimeleri kullanarak siteyi bulduklarının bilgisi
  • Günlük, haftalık ve aylık ziyaretçi sayısı
  • Ziyaretçilerin bulundukları yer bilgisi (Türkiye, Almanya, Amerika v.s.)(Türkiye içindeki büyük şehirler)
  • Ziyaretçinin browser bilgisi (Internet Explorer, Mozilla, Netscape, Opera)
  • Sitenin en çok ziyaretçi aldığı saatler
  • O siteye link veren diğer siteler
  • Arama motoru veya başka bir siteden tavsiye ile ulaşan kişilerin hangi sayfadan giriş yaptıkları

gibi saymadığım birkaç tane daha bilgiyi içeren istatistiki bilgileri rahatlıkla elde etmiş oluyorlar. Bu bilgileri elde edebilmenin yanında, diğer sitelerde dinamik içerik yayınlama imkanına kavuşmuş oluyorlar. Bu dinamik içeriğin içinde, habertürk’ün ana sayfasına ve gündemdeki haberlere direk linkler bulunuyor. Dolayısıyla,

  1. Kendi siteme hem habertürk ün linkini yerleştiriyorum ve habertürk’ün arama motoru sıralamasında daha üst sıralara çıkmasını sağlıyorum,
  2. Kendi içeriğimin yanında, onların sitemi kullanıp, daha fazla ziyaretçiye ulaşmalarına katkıda bulunuyorum
  3. Bunlar yetmediği gibi, web sitem ve ziyaretçilerimle ilgili bana özel olması gereken bütün istatistiki bilgiyi habertürk ile paylaşıyorum

Eğer websitesi sahibi olarak bunlar sizi rahatsız etmediyse ben şahsen rahatsız oldum. Habertürk’ün sağladığı altıüstü bir tane toplist ve bu toplistte sitemin adımın geçmesi için hiçbir karşılık beklemeden habertürk’e sitemin bir nevi anahtarını teslim ediyorum.

Habertürkün Alexa Toolbar Yalanı

Habertürk, arama motoru konusuna ve sitelerini ziyaret eden ziyaretçi sayısına çok önem veriyor. Bu çok doğal, eğer online içerik yayınlıyorsanız ve bu içerikten çok iyi reklam geliri elde ediyorsanız, bunu korumak istemez misiniz? İstersiniz tabi. Habertürk’te reklam gelirini ve karlılığı elinden geldiğince yüksek tutmanın peşinde. Zamanım müsait olduğu nispette, başka bir yazıda online haber servislerinin (Habertürk) ve gazetelerin (Hürriyet, Milliyet,Sabah), web sitelerinde yayınladıkları reklamlardan ne kadar para kazandıklarından bahsetmeyi düşünüyorum. O yazıyı gelmeden evvel, habertürk’ün sitesinde bulunan ve bu alanda çalışan birçok profesyonel tarafından bilinen bir yalandan bahsetmek istiyorum. “GOOGLE’dan daha hızlı arama yapın” yalanı. Bundan önce bildirgec.org ‘da habertürk’ün ziyaretçilerine alexa toolbar kurdurmaya çalışmasının nedenlerinden bahsedilmişti. Sağda solda habertürk’ün alexa’da reyting için bu yalanı söylediği geçse de, ne hikmetse ana sayfalarında bulunan, “GOOGLE’dan daha hızlı arama yapın” yalanını kaldırmamakta direniyorlar. Bir kere Alexa’nın kendi web sayfasına giderseniz, adamlar kendileri arka tarafta google arama motoru bilgisini kullandıklarını söylüyorlar. Böyle bir durumda, google’dan daha hızlı nasıl arama yapabilirsiniz?

Alexa toolbar’ın daha hızlı arama yapıp yapamayacağının yanında, güvenli olup olmadığı ile ilgili benim kişisel şüphelerim var. Alexa toolbar’ı sisteminize kurup bir sniffer ile dinlerseniz, internet explorer ile ziyaret ettiğiniz bütün websitelerin adreslerini (URLlerini) istisnasız alexa sunucularına gönderiyor. Bunun içinde ziyaret ettiğiniz banka siteleri, webmaster iseniz sunucularınızı yönettiğiniz admin bölgeleri gibi birçok hassas url’lerde alexaya ulaştırılıyor. Alexa bu bilgileri değerlendirilir değerlendirilmez bilmiyorum ama neden başka birileri ile bu tür bilgileri paylaşayım? Sağladıkları istatistiki bilgiye saygı duyuyorum ama yine de sistemime kurmama taraftarıyım.

Peki alexa toolbar’ın kurulmasını habertürk ve diğer alexacı siteler neden bu kadar istiyor?
Reklam ve ün! Alexanın sağladığı istatistikler, reklam veren kuruluşlar tarafından kıstas olarak kabul ediliyor. Eğer siteniz alexa’da üst sırada ise, reklam alabilme ihtimaliniz daha yükseliyor. Alexa toolbar kurulması ile ilgili haberx’te bundan önce de zaten Siteler Arası Alexa Savaşları(http://www.haberx.com/n/134043/siteler-arasi-alexa-savaslari-pek.htm) başlıklı bir yazı yayınlanmıştı. Peki haber sitesi olarak sahneye çıkan bu tür web sitelerinin ve dolayısıyla arkalarında bulunan firmaların ziyaretçilerine, alexa top 100, top 250 listelerinde daha üst sıraya gelebilmek için yalan söylemeleri doğru mu? Sitenizi ziyaret eden kişileri kandırarak, sistemlerine alexa toolbar yüklemelerini tavsiye etmek bana doğru gelmiyor. Bence bu duruma habertürk’ü ziyaret eden ve sistemlerine, “google’dan daha hızlı arama yapabilecekleri” yalanına inanıp kandırılan kimseler, bilgisayarlarından alexa toolbar’ı kaldırarak karşılık vermelidirler. Ayrıca benim kadar tepkili iseler, habertürk webmasterları ile irtibat kurup, bu yalanın kaldırılmasını talep etmeliler.

Sitesine Habertürk kodunu ekleyen webmasterlar
Aşağıdaki emailde de okuyacağınız gibi, habertürk sitesine habertürk kodunu ekleyenlerin daha çok hit aldığı yalanını da söylüyor. Bunu söylerken, sitelerine habertürk kodunu ekleyen herbir sitenin arama motoru yarışında kendilerine bir adım daha öne geçirdiğini, ayrıca yukarıda belirttiğim hususların hiçbirini söylemiyorlar. Arama motoru dünyasında en büyük hedef, daha fazla site tarafından link almaktır. ve Habertürk bunu çok iyi yapıyor (bkz: google’da haber kelimesi için Google Türkiye = 1, Google USA = 3. sırada çıkıyor)

Emailin devamında, sitesine habertürk kodu ekleyen webmaster’lara tatil hediye edeceklerini ifade ediyorlar. Amerika’da ve Avrupa’da habertürk gibi büyük firmalar, arama motoru yarışında öne çıkabilmek için, link satın alıyorlar (bkz: Google buy links). Başka sitelere para ödeyip, sitelerine link vermelerini sağlıyorlar. Bunun için harcadıkları para ile, habertürk’ün 1 tane websitesi sahibine verdiği para sanırım kıyaslanamaz. Bu yönüyle, bir webmaster ve websitesi sahibi olarak, verdikleri kodları sitelere yerleştirmekten rahatsız edici buluyorum. Ayrıca habertürk’ün gerçek bir haber sitesi gibi davranıp; her fırsatta online reklam pastasına gözünü dikip, iştahla kaşığını daldırmayı beklediğini göstermelerini rahatsız edici buluyorum.

Habertürk’ün yolladığı email altta okuyabilirsiniz:
Sevgili Top100 Üyesi,HABERTÜRK’ün başlattığı ve sizlerin ilgisiyle gün geçtikçe büyüyen Top100, tüm hızıyla devam ediyor.

Top100 listesinde yer alan sitelerimiz HABERTÜRK’den aldığı hitlerle çok daha fazla ziyaretçi sayısına ulaştılar. Top10’a girmeyi başaran sitelerimiz HABERTÜRK anasayfasından binlerce ziyaretçi kazandılar. Sizden aldığımız memnuniyet ve güç ile Top100’de size bambaşka imkanlar sunmaya başladığımızın müjdesini vermek istiyoruz.

HABERTÜRK Top100 üyelerinden ilk 100’e girmeyi başaran siteler arasında yapılacak çekiliş sonucu, bir üyemize Bodrum İsis Otel’de 1 haftalık tam pansiyon tatil hediye ediyoruz. Tatil çift kişilik olup, kazanan talihli istediği tarihler arasında kullanabilecektir.

Manipulasyon ve flood’u önleyen yeni yazılımımız ile artık bir takım siteler haksız rekabet ile sizin önünüze geçemeyecek. Bunu yapmayan çalışanların üyeliği silinecek.

Artık sitenizdeki Top100 banner’ından tıklanan haberler de size hit olarak yazılacak. Böylece sitesinde Top100 banner’ını gizli frameler içerisinde kullanarak saklayan üyeler siz değerli üyelerimizin önüne geçemeyecek.

Sitenizin yapısını bozmayan, herhangi bir Toplist havası katmayan, üstelik ziyaretçilerinize son dakika haberlerini sunmanızı sağlayan Top100 banner’larını çok daha çeşitli hale getiriyoruz. Böylece herkes kendi sitesine ve renklerine en yakın tasarımı kullanabilecek. Bu konudaki tavsiyelerinize herzaman açık olduğumuzu bilmenizi isterim.

Değerli üyemiz,
Sitenizdeki Top100 kodunda bir hata varsa veya bilgilerinizi güncellemek isterseniz http://www2.haberturk.com/topyuz sayfasında bulunan ‘Site Güncelle’ linkini kullanabilirsiniz.

Kullanıcı bilgileriniz:
Sitenize eklemeniz gereken kod :

Not: 28 Haziran Çarşamba gününe kadar sitelerine Top100 sayım kodunu eklemeyen üyelerimiz ve hit sayımında manipulasyon yaparak haksız rekabete yol açan üyelerimiz sistemden çıkarılacaktır. İlginize teşekkür eder, iyi çalışmalar dileriz.

HABERTÜRK TEKNİK

css.php