İçeriğe atla

Haluk Levent – Elfida

Hürriyet gazetesinde Haluk Levent ve kanser hastası Elfida’nın haberini okuduktan sonra dinlediğim şarkısından çok etkilendim. Klibini de youtube’da bulunca buraya ekliyim dedim.


Yüzün geçmişten kalan, aşka tarif yazdıran
Bir alaturka hüzün, yüzün kıyıma vuran
Anne karnı huzuru, çocukluğumun sesi
Senden bana şimdi zamanı sızdıran

Şımartılmamış aşkın sessizliğe yakın
Kimbilir kaçyüzyıldır sarılmamış kolların
Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu
Yorulmuşsun hakkını almış yılların

Elfida bir belalı başımsın
Elfida beni farketme sakın
Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
Elfida hep aklımda kalacaksın

Elfida sen eski bir şarkısın
Elfida beni farketme sakın
Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
Elfida hep aklımda kalacaksın.
Haluk Levent

Ne kadar seversiniz bilemiyorum ama bu parçanın sadece nakarat kısmı olan Elfida bir belalı başımsın…? kısmını çıkartıp kaydettim. 50 sn.’lik bir kısım, winamp’da tekrar dinle moduna aldığınız zaman, bitişiyle başlangıcı arasında devamlılık olduğunu duyabilirsiniz.

Haluk Levent – Elfida

Gazete Sitelerinde Çıkan Reklamları Engellemek

Milliyet – Hürriyet ve online habercilik yapan diğer gazete sitelerine girdiğiniz zaman, haberleri bile görmeden önce, her taraftan fışkıran reklamlardan dolayı adeta gözünüz nereye bakacağını şaşırıyor. Ne yapılabilir ve nasıl bu reklamlardan kurtulup sadece okumak istediğimi görebilirim diye düşünürken, windows ve linux’ta ortak olan ‘hosts’ dosyası kavramı aklıma geldi. Bu yazıyı okuyan herkesin teknik bilgisi olmayacağı ihtimalini göz önüne alarak, teknik detayları başka bir yazıya saklıyorum.

Bu reklamlardan rahatsız olanların hizmetine sunmak için, uzun zamandır toparlamaya çalıştığım bu reklam sitelerinin listesini buradan duyurmaya karar verdim. Vereceğim dosyayı sisteminizi eklediğiniz zaman, reklamlardan kurtulacağınız siteler:

– Milliyet gazetesi
– Hürriyet gazetesi
– Sabah gazetesi
– Gitti Gidiyor
– Habertürk haber yayın sitesi
– Haberx haber yayın sitesi
– Haber3 haber yayın sitesi
– Haber7 haber yayın sitesi
– İnternethaber haber yayın sitesi
– Showtv.net
– Maçkolik
– Mynet
– Araba.com
– Ajansspor
– Arabul.com
– iyi.net
– Nethaber
– realist.gen.tr
– yonja.com
– irili ufaklı adını hatırlayamadığım diğer türkçe internet siteleri

Bu dosyayı sistemime neden yerleştirmeliyim?

  1. Reklamlardan kurtulmak ve daha kaliteli internet zevki yaşamak için.
  2. Malum Türkiye’de internet ne kadar da adsl üzerinden gerçekleşiyor olsa da, yavaş. Ayrıca aramızda limitli internet kullanıcıları da çoğunlukta. Bu sitelerin yerleştirdikleri flash ve resim reklamları, normal bir ev kullanıcısının internet kullanımının %10-15’ini oluşturmaktadır. Örneğin, milliyet gazetesinin ana sayfasını açtığınız zaman, site içeriği 250-300K arasında iken, siteye yerleştirilen reklamlar ile bu rakam, 400-450K ya çıkmaktadır. Yani %40’a yakın artış olmaktadır. Eğer internet hattınızın çoğunu, türk sitelerinde harcıyorsanız bu çalışma ile minimum %10 tasarruf edeceğinizi düşünüyorum.

Nasıl Yerleştirebilirim?

Lütfen aşağıda belirttiğim kısımlardan size uygun olanına bakınız:

-Ortalama bir internet ev kullanıcısıyım:

Bu dosyayı bilgisayarınıza ekleyebilmek için Administrator hakkına sahip olmanız gerekiyor. Administrator hakkına sahip olduğunuzu varsayarak, bu linke hosts sağ tıklayarak, Farklı Kaydet‘i seçiniz. Karşınıza çıkan pencereden:

C:\WINDOWS\system32\drivers\etc

dizinine ulaşıp, Kaydet’i tıklayın. Mevcut dosyanın üstüne kaydetmek istiyor musunuz sorusuna ‘Evet’ diyiniz. Hepsi bu kadar.

– Sistem yöneticisiyim, hosts dosyasında hali hazırda başka host isimleri bulunuyor

Bu fikir, hosts dosyası içine, reklam sitelerinin server adlarını yerleştirmekten geçiyor. Dolayısıyla, hali hazırda sisteminizde bulunan hosts dosyasında

127.0.0.1 localhost

satırından başka satırlar bulunuyorsa, bu dosyayı hosts sisteminizde başka bir dizine indirin. Sisteminizde

C:\WINDOWS\system32\drivers\etc\hosts

bulunan kayıtları 127.0.0.1 localhost satırı haricinde kopyalayıp,

#Turkiye
# [A]

satırının üstüne kopyala – yapıştır ile alın. Sisteminizde bulunan hosts kayıtları ve bu siteden indirdiğiniz dosya ile birleştirilmiş yeni hosts dosyasını,

C:\WINDOWS\system32\drivers\etc\hosts

olarak kaydedin.

Sonraki Aşama

Bu çalışma ücretsiz ve çıkış mantığı olarak açık kodlu proje şeklinde düşünülmüştür. Bu dosyanın yaygınlaşması söz konusu olursa, reklam veren firmalar bundan rahatsız olacağı için, başka metodlar düşünebilir veya başka serverlar açabilir. Başka serverlar açmaları durumunda, bu siteye ulaşıp, bulduğunuz yeni reklam sunucularını bildirmeniz halinde, hosts yollayacağınız kayıdı kontrol ettikten sonra güncelleyeceğim. Böylelikle diğer internet kullanıcıları da, bu reklamlardan kurtulmuş olur.

Emeğe Saygı ve Rica

Bu çalışma ve reklamlara karşı önlem alma fikrini başka türk sitelerinde şu ana kadar görmedim. Bir ilk olması nedeniyle, harcadığım emeğe ve bu listeyi bir araya getirmek için harcadığım zamana saygı duyulmasını rica ve talep ediyorum.

  • İndirdiğiniz dosyanın başlık kısmında, site adresi ve notlar bulunuyor. Dosyaya yeni adresler eklemeniz, o başlığı silme hakkını vermemektedir.
  • Web sitenizde bu fikri ve çalışmayı ziyaretçilerinizle paylaşmak istiyorsanız, kuru kuruya sonofnight.com yazmak yerine, doğru dürüst link vermenizi rica ediyorum. Ayrıca hosts dosyasını paylaşmak istiyorsanız, kendi sitenize kopyalamanız gerek yok. Direkt olarak bu site altında bulunan dosyayı kullanmanız, hem en güncel versiyonunu yayınlamanız yönünden faydalı olacaktır.
  • Düşünce, yorum ve karşılaştığınız sıkıntılar varsa yorum bırakmak suretiyle iletebilirsiniz.

Satılık DB – Forum siteleri kişisel bilgilerinizi satıyor

Satılık DB : bir veritabanı satışı söz konusu. Bugün türk webmaster forum sitelerinde dolaşırken, forum sitesini satmayı planlayan bir webmastera verilen cevabı gördüm ve sizle paylaşmak istedim:

DB’yi Zaten 150 YTL’ye Falan Satıyor Millet O Tür Bir Forumun.Biraz Daha Ekle ya Az Çok hiti de Var.Gerçi Adam Bi de Domaine Para Verecek Neyse İnşallah İstediğin Gibi Satış Yaparsın

Bunun üstüne google’dan “satilik db” diye yaptığım arama da, çıkan sonuçlar:

www***** sitesinin database ini satıyorum ilgilenen arkadaşlar
50 ytl istiyorum DB için. 4000 üyeyi geçik üye var isteyen girip bakabilir…

Bir diğeri:

Ayri bi konu acmak istemedim konu kirliligi olmasin diye bende de bir db var isterseniz…
db boyutu : 395 mb
Konular: 19,115, Mesaj: 91,227, Üyeler: 56,000
Fiyati : 300 YTL

Bir diğer mesaj:

20 Bin Mesaj ve 4 Bin Konu Bulunuyor.Üye Sayısı 2 Bin.

Bu insanlar alenen sizin, benim email, şifre ve diğer bilgilerimizi spam amaçlı canlı email isteyen kişilere satıyorlar. Bu satışın ucunda, şifre bilgisini çalmaya çalışan kimseler olması da gayet muhtemel. Bundan önce şifre güvenliği ile ilgili Şifremi Unuttum – Forgot Password konulu yazıda bahsettiğim, şifre ve email güvenliği konusunda site sahiplerinin yaptıklarına paralel olması nedeniyle çok önemli bir konu.

Siz aradığınız bir mp3’ü yada başka bir konuyu google’dan araştırırken ilgili forum sitesiyle karşılaşıyorsunuz. Mesajı buluyorsunuz fakat görüntülemek için foruma üye olmanız gerekiyor. İyi olup kurtulalım diyip, üye oluyorsunuz mesaja ulaşıyorsunuz ve mp3’ü indiriyorsunuz. İndirdim diye sevinirken, email adresinize türkçe spam emailleri yavaştan gelmeye başlıyor. Neden? O forum sitesinin sahibi, DB’sini spam için aktif email kullanıcısı arayan kişilere uygun bir fiyata satmış! Bu DB’de sizin IP adresiniz (bulunduğunuz ülke) email adresiniz girdiyseniz doğum tarihi, cinsiyet v.s. bilgiler bulunuyor. Daha da kötüsü, sanal alemde 1 tane email ve şifre kullanıyorsanız, forum sahibine email ve şifrenizi de kendi elinizle teslim etmiş oluyorsunuz.

Mantar gibi türeyen türk forum sitelerine üye olan binlerce kişi var. Belli başlı forum siteleri haricinde, rastgele önünüze gelen forum sitelerine kayıt olmanızı kesinlikle tavsiye etmiyorum. Ahlaki değerlerini kaybetmiş siteler ve site sahipleriyle ilgili yapılabilecek birşey söz konusu değil maalesef. Sizin yapabileceğiniz, forum siteleri için ayrı bir kimliğe bürünmek. Farklı email adresi, farklı şifre, farklı isim kullanmak.

Evet, yine bir Israil yazısı

israil gemisiABD’ye bu kadar uzak oluşuna rağmen, orta doğuda olan herşeyin kalbinde olduğu için İsrail ile ilgili bişeyler yazmamak elde değil. Tarih tarihçilerin ama benim 1. Dünya savaşının çıkışı ile ilgili yazılanlara ve sebepleri çok basite indirenlere itirazım var. Bazısına göre dünyada bir kısım kişiler kafayı siyonizm ve masonlarla bozduğu için herşeyin onlar tarafından yapıldığına inanıyor. Benim bu yönde inançlarım olmasına rağmen, bunların kara bulutlar gibi üstüme çöküp saplantı haline gelmesini önleyen, gerçekleri görmeye çalışan bir yanım var. Yazının devamında yazacaklarıma gelmeden bu konuya açıklık getirmek istedim.

Tarih ve bilimsel kitaplarda kaynak kabul edilecek kadar kesin bilgilere sahip olmasa da, Harun Yahya’nın Soykırım Vahşeti kitabı, bence bazı yönleriyle Nazi – İsrail ilişkisi ve Yahudi soykırımı konularında gerçekleri irdeliyor. Bu kitapta ortaya atılan en büyük iddia, 1. Dünya Savaşının arkasında siyonizmin (masonik yahudi siyasi hareketi) olduğu ve savaşın nihayi amacının yahudilere ait bir ülkenin kurulması olduğu. Bu kitabı birçok kişi, değerlendirmeye almıyor yada yazılanları yalan veya abartı bulduklarını söylüyor. Tarih sahnesinde oynatılan filme baktığım zaman, sebepler ve sonuçlar: nazilerin; fakir, yoksul ve toplumda çok değer ifade etmeyen yahudileri soykırım çapında bir hareketle, siyonistlerin verdiği maddi destekle yaptığını söylüyor bana. Kurulması planlanan İsrail için bu fakir, hasta ve yaşlı yahudiler; zengin, zeki ve idealleri olan dindaşları tarafından Almanlarca kamplarda öldürtüldü. Yani gözü kapalı bir soykırım değil, yahudilerin içindeki çürükler temizlendi. Harun Yahya’nın kitabı da bu konuya parmak basıyor.

Soykırım Vahşeti kitabını bir yana koyarken, dün Scotland on Sunday gazetesi, siyonist – alman ilişkisini ele alan bir araştırma kitabının haberini yayınlandı. Bu haberin haberini de, İsrail’de yerel yayınlanan ynet gazetesi haber yaptı. Bu kitapta yayınlanan rapora göre, Naziler tarafından, İngiliz ekonomisine zarar vermek amacıyla sahte olarak yapılan 164 milyon dolar değerindeki banknot, yahudiler tarafından İsrail’in kurulması için kullanıldı. Haberde, kitapta geçtiği ifade edilen bir ifade bence kayda değer: ‘Naziler tarafından sahte üretilen bu paralar, ikinci dünya savaşı sonrasında, avrupada yaşayan yahudilerin, İngiliz kontrolü altında bulunan Filistine yollanması ve orada silahlı bir yahudi grubu oluşturulması için harcandı’. İngilizler yahudileri ve İsraili pek sevmezler. Hatta İsrail – Lübnan gerginliği esnasında, BBC çoğu kez İsraili hedef alan yayınlar yaptı ve kamuoyunun desteğini aldı. Bunun arkasında yatan nedenlerden birisi, İsrail kurulmadan evvel Filistin, İngiliz kontrolü altındaydı. Nazi – Siyonist işbirliği ile Filistine getirilen yahudiler, yukarıda bahsi geçen meblağlarla silah temin edip, terör örgütleri kurdular. Bu terör örgütleri ile, İngiliz birliklerine saldırılar gerçekleştirdiler, zaiyat verdiler. İngilizlerin verdiği zaiatın yanında, dünya çapında oluşturulan yahudi soykırımı havası ile, İngilizler Birleşmiş Milletlerde attığı imza ile o toprakları bırakıp, çıkmak zorunda bırakıldılar. Bu geçiş esnasında, yahudiler getirdikleri paralarla toprakları satın aldılar, ekonomiyi kontrolleri altına aldılar ve daha sonra da bağımsızlıklarını ilan ettiler. Haberde bahsi geçen kitapta geçen bir diğer ifade de şu şekilde: “Yahudi grupları, ele geçirdikleri bu tartışmalı paraları, soykırımından kurtulanlar diye ifade edilen grubun gemilerle Filistine taşınması için harcamaktan hiçbir sakınca görmediler, arta kalan para daha sonra uluslararası silah piyasasından silah satın alınması için kullanıldı. Bu silahlar öncelerde İngiliz güçlerine karşı kullanılırken, sonrasında Araplara karşı kullanıldı.”

İsrail’in, Amerika’nın ve dünyanın; şimdilerde bağımsızlığı için, her türlü kirli oyun ve düzenle kurulan bir ülkeye karşı savaşan bir millete, terörist ve işgalci muamelesi yapması bu konuda nasıl bir tezat olduğunu gözler önüne seriyor.

Google Youtube’u neden satın aldı?

Geçtiğimiz günlerde, IT dünyasında büyük balık küçük balığı yutara bir örnek daha yaşandı, Google 1.65 milyar dolar verip youtube’u satın aldı. Peki neden? Nedenlere gelmeden evvel Google’ın kendisini nasıl tanımladığına bir bakalım. Google kendisini IT perspektifinden arama motoru olarak değerlendiriyor bunun yanında, ticari ve market yönü olarak, internetin en büyük reklam devi olarak değerlendiriyor. Google’ın şirket olarak en büyük geliri reklamdan geliyor.

Google tarafı böyleyken, internette reklama bakarsak. İnternette reklam Türkiye’de gelişmeye devam ediyor ama amerikada ve avrupada internetten reklam pazarı milyar dolarla ifade edilen bir pazar haline gelmiş durumda. Her geçen gün, internetten satış yapmak amacıyla online alışveriş siteleri kuruluyor. Buna güzel örneklerden birisi, Türkiye’deki online satış sitelerinin geçtiğimiz 2-3 yıl içinde kendini 10-20’ye katlaması. Her yeni site, yeni bir söylemle ama çoğunlukla aynı ürünlerle internete açıldığı için satış yapabilmeleri ve Google’da bir fark yaratabilmeleri için reklam kaçınılmaz oluyor. Bu noktada Google şu ana kadar, adsense adwords gibi reklam servisleri devreye giriyor.

Adsense, adwords yazılı ve resimli reklamları içerirken, Google Youtube’u satın alarak bunu bir adım öteye taşıyor. Vidyo reklamları. Google bundan evvel başlattığı Google Video’yu önce ücretsiz olarak sundu, bir müddet sonra bu hizmeti vidyo satan dükkan haline getirdi. Youtube alışverişi ile, benzer bir planının yanında, izlemek istediğiniz vidyoyu görüntülemeden önce 10-15 saniyelik reklamlar göstermek gibi yeni açılımlara gireceğini düşünüyorum.

Peki neden youtube?

Google Youtube'u 1.65 milyar vererek satin aldi

Google Youtube

2006 Temmuz ayında, Google dünya çapında 60 milyon vidyo gösterirken, Youtube’da gösterilen vidyo sayısı 649 milyon. Youtube internet genelinde Google’dan neredeyse 11 kat daha fazla vidyo gösterimi yaptı. Bu vidyoların 106.5 milyonundan fazlası amerikada gösterildi. Rakamların büyüklüğü sanırım 1.65 milyar doların değerini az çok ifade ediyordur. Bir ayda 649 milyon vidyo gösterimi yapan bir site yılda kabaca 7 milyar vidyo gösteriyor. Bu vidyoların gösterim yeri sadece youtube’un kendi sitesi değil (örn: blogda bulunan babam ve oğlum vidyosu youtube’dan alıntı yapılıyor), internet üzerinde yayın yapan herkes youtube’un veya google’ın verdiği kodları sitelerine koyarak aynı vidyoyu gösterebiliyor. Böylelikle, Google alacağı vidyo reklamları; milyarlarca kez, milyonlarca kişiye, onbinlerce farklı site aracılığıyla gösterme imkanı bulacak.

muhammedpron.blogspot.com

Bu site ile ilgili, iskorpitx başlıklı konu altında da birçok kez yorum yazıldı, alaşağı edilmesi için istekler yapıldı. Bu konuya genel bir açıklık getirmek için ben de kısaca birşeyler eklemek istiyorum.

muhammedpron.blogspot.com sitesi blogspot.com altında barındırılan bir site yani blogspotun internete hizmete açtığı sunucularında tutuluyor. Blogspot, google’ın başlattığı ve kontrolünü üstüne aldığı bir site. Bir manada Google’ın kendisi diyebiliriz. Blogspot için internet deyimi gereğince site diyebiliriz ama gerçek manada ‘site’ demek doğru olmayabilir çünkü bu site altında onbinlerce blog bulunuyor, bana site ailesi demek daha uygun gözüküyor. Bir internet sitesi, tek site olmaktan çıkıp bu şekilde bir aile halini aldığı zaman, gelen talepleri karşılıyabilmek için arka tarafta 10’larca belki 100’ün üstünde sunucu hizmet veriyor. Google bu işi 4-5 yıl evvel aynı anda hizmet veren 70-80 sunucu ile yaparken şimdi datacenterlar kurarak gelen taleplere yetişebiliyor. Velhasıl, bu kadar sunucunun olduğu bir sistemin, böyle bir yatırımın, hergün milyonlarca kişinin ziyaret ettiği sitelerin güvenliği nasıl olur tahmin edebilirsiniz. Aynı durum hotmail, yahoo gibi milyonlara hizmet veren siteler içinde geçerli. Dolayısıyla, ‘muhammedpron.blogspot.com sitesinin ortadan kaldırılmasını talep ediyorum’ dediğiniz zaman, karşınıza kimi aldığınızı pek değerlendirmiyorsunuz demek oluyor. Aynı durum, ‘ya bir arkadaş var, kimin hotmailini versen alıyo’ gibi laflar içinde geçerli. Böyle birşeyin yapılabilmesi için, sistemde bulunan bir güvenlik açığını tespit edilmiş olması ve her istediğiniz email adresin şifresini iki klavye darbesi ile alabiliyor olmanız gerekiyor ki mümkün müdür değil midir siz değerlendirin.

Bu sistemlerin güvenliklerinin nasıl sağlandığına gelirsek. Güvenlik alanında, enterprise güvenlik duvarları olarak bilinen güvenlik duvarlarından tutun, sadece web sitelerini koruyan güvenlik duvarlarına (web application firewall) saldırı tespit yazılımlarına kadar birçok yazılımın biraraya gelmesiyle sağlanıyor. İnternet üzerinden akan trafik devamlı taramaya ve kontrole tabi tutuluyor.

Konuyu kapatmadan, muhammedpron.blogspot.com ile ilgili yapılabilecek tek birşey var o da blog’un sahibi ahlaksızın email adresinin(muhammedpron@gmail.com) şifresini bulabilmek. Gizli sorusu şu anda, “What was your first phone number?” (İlk telefon numaran nedir?)

PR4 oldu, hayırdır inşallah!

Geçenlerde bir arkadaşımın hatırlatmasıyla ben de site ile ilgili Google tarafında sitenin pageranki ile ilgili neler oluyor diye bakmıştım. Biraz kıpırdanmalar olduğunu, Google’ın bazı merkezlerinde sitenin page rank’inin 4 olarak gözüktüğünü görmüştüm ama çok gerçekçi gelmemişti açıkcası. Bugünlerde SEO marketinde, Google’ın dayanak noktası olarak belirlediği PageRank algoritmasında değişiklikler yaptığı konusu gündemde, ben de gelip geçici birşey deyip önemsememiştim. Bugün bloga tekrar göz atıyım diye siteyi açtığım zaman, Google toolbarının site pageranki için 4 gösterdiğini gördüm. Başka makinalardan da denedim aynı sonucu görünce bi hayırdır inşallah dedim, bi daha diyim hayırdır inşallah 🙂

Sitenin istatistikleri avrupa yakasının yeni sezona başlaması ve google’da avrupa yakası kelimeleri için ilk 10 da çıkması ile günlük 2000 ziyaretçi sayısına ulaştı. Geçen hafta google’dan sadece avrupa yakası diye aratıp bulanların sayısı 3809 kişi. Avrupa yakası bölümlerinin bu kadar talep görmesini fırsat bilen bazıları da yayınladıkları dosyaların içine site tanıtımı koymak bir yana toolbar koymaya kadar ileri gitmiş durumdalar. Eğer avrupa yakası bölümlerini indirmek istiyorsanız, bunun için alternatif birçok sitenin ve p2p programı olduğunu hatırlatıp, bu tür programları sisteminize kurmamanızı tavsiye ediyorum.

Google’ın Belçikada başı dertte

Arama motoru imparatoru Google, Belçika mahkemelerinde mahkum oldu. Belçika’da ulusal birkaç gazetenin genel dağıtımını yapan Copiepresse firması, Google’a, online site içeriklerinin ve haberlerin kopyalama hakkını ihlal etmesinden dolayı dava açtı. Bu davada, Google’ın online içeriği indekslemesinin yanında, Google News sitesinde bu gazetelerin haberlerine izinsiz yer verdiğini belirtti. Davayı değerlendiren mahkeme, Copiepresse haklı buldu ve Google’ın bu içeriği indeksinden çıkartmasını şart koştu ama bir şart daha ekledi. Böyle bir mahkeme karar alındığını, Google ve Google News ana sayfasında 5 gün süreyle duyurmasını şart koştu. Google, ilgili sitelerin bütün indekslerini iptal etti ama 5 gün süreyle ana sayfalarından bu kararı duyurmayı gururlarına yediremedikleri için geçtiğimiz hafta mahkemeye tekrar başvurdu. Mahkeme kararı gözden geçirme kararı aldı ama sonuç değişmedi. Google, bu kararı uygulamazsa günlük 500.000 Euro cezaya çarptırılmakla karşı karşıya. Bu durumla ilgili rahatsızlıklarını Google Blog’unda, Google Haber’in Belçika davası şeklinde, şirket yorumlarını eklemeden, davanın öteki tarafına karşı günah çıkarır tarzda ziyaretçilerine duyurdu. Google’ın cevabında, robots.txt dosyasının uluslararası kabul edilmiş bir standart olduğu, bu dosya kullanılarak sitelerin, Google botları tarafından indekslenmesini önleyebileceklerini belirtti. Bunu belirtirken, Google’ın bu sitelere çok yüksek miktarda ziyaretçi getirerek bir manada katkıda bulunduğunu da belirtti. Belçika davası ile ilgili açıklamalarından sonra, Google’ın kopya hakkına ne kadar saygılı olduğunu göstermek adına yeni bir yazı yayınlayarak, internet içeriğine karşı yaklaşımlarına açıklık getirmeye çalışıyorlar.

Google’ın bu durum ilk defa başına gelmiyor. Buna benzer bir dava da 2005’in martından beri Agence France-Presse (AFP) ile devam ediyor. AFP, Yahoo! ile yaptığı içerik anlaşmasından dolayı site içeriğinin izinsiz olarak Google tarafından indekslenmesine ve hafızalanmasına (cache) izin vermek istemiyor.

Google’ın kaybettiği bu dava sanırım site içeriğinin Google tarafından izinsiz indekslenmesini istemeyenler için temel oluşturacak bir dava oldu, en azından Avrupa’da bu davayı içtihad kabul edip şikayet edenlerin sayısı artabilir diye düşünüyorum.

Bir anektot: Microsoft’un patronu Bill Gates’in yüzüne pasta geçirme olayı da 1998 yılında Belçika – Brükselde olmuştu. 🙂

Christians United For Israel

Pro-Israel demonstration in San Francisco, July 13, 2006,US demonstrators have been out in the streets backing Israel Normalde blog’da politik konularda yazı yazmıyorum, bundan önce de birkaç konu haricinde böyle birşey yapmadım. Ama bugün okuduğum bir yazı, bardağın son damlası oldu ve tarihe birşeyler not düşmek istedim.

Bahsini ettiğim yazı, BBC’den Nick Miles’ın bugün yayınlanan Pro-Israel pressure strong in US yazısı. İsrail – Lübnan gerginliği, gerginlik olmaktan çıkıp savaşa dönüştüğünden hatta savaş olmaktan çıkıp İsrail’in Lübnan’ı yeniden inşa edilemeyecek hale getirip, üstüne bi de sivil katliamı yapmasına kadar Amerika birşey demedi. Hatta Bush yaptığı konuşmalarla İsrail’in kendini terörist ataklardan korumasının legal hakkı olduğunu belirtti. Bu arada Avrupa ayağa kalktı ama Amerika’nın İsrail’e verdiği desteği yine de eksilmedi. Son durumda, Amerika – Fransa işbirliği ile hazırlanmış, anlaşma ile de, İsrail’e desteğini sürdürüyor. İsrail, orta doğuda, etrafı arab ve müslüman ülkelerle çevrili olmasına rağmen, Amerika’nın şımarık kardeşi rolünü devam ettiriyor. Ben, İsrail’in orta doğudaki pozisyonunu, mahalle arasında güçlü ve zalim abisi olan şımarık bir çocuğun, diğer çocuklara efelik taslamasına, arada bir de gözüne kestirdiği çocukları abisine tutturup yumruklamasına benzetiyorum.

Peki neden? Amerika devleti, Amerika topraklarında insanı temel alan, bir insanın canını herşeyden değerli olduğunu kabul eden bir çizgi çizerken, konu orta doğuya ve İsrail’i desteklemeye gelince bu kadar zalim olabiliyor? Bunun bir tane cevabı var demek doğru olmaz ama en önemli nedenlerinden bir tanesi, Amerika’da bulunan çok güçlü Yahudi ve İsrail lobisi. Televizyonlarıyla, senato içerisinde bulunan yöneticileri ile, halk arasında rahip, öğretim görevlisi gibi söz sahibi olan insanları olmasıyla ve en önemlisi paraları ile. Sahip oldukları televizyon kanallarına en bariz örnek, Fox News kanalı. Bundan evvel “Canlı TV” başlıklı yazıda linkini verdiğim TVuPlayer ile artık Fox News haberlerini canlı yayında izleyebilirsiniz ve yaptıkları yanlı yayının, CNN ile nasıl birçok konuda ayrıldığını gözlerinizle görebilirsiniz. Şu anda neredeyse 24 saat İsrail ile ilgili yayın yapıyorlar. Bu yayınlar esnasında İsrail’in haklılığını savunmanın yanında, her akşam stüdyoya 2 şer kişi,
1-İsrail’in eşit olmayan abartı güç kullandığını savunan, ılımlı kesimden bir konuşmacı
2- Ya siyasi olarak İsrail’i sonuna kadar destekleyen yada İsrail’in ABD’nin ortadoğudaki yegane müttefiki olduğunu düşünen bir konuşmacı.

Hannity & ColmesÖrneğin Hannity & Colmes programında, stüdyoda 2 tane sunucu var (Alan Colmes, Sean Hannity). Bunlardan bana göre en şirreti Hannity, ama ikisinin birbirinden kalır tarafı yok. Konuşmacılara soruları yönelttikten sonra, öncelikle ilk konuşmacıya (barış yanlısı) söz hakkı veriliyor, o daha sözlerine başlayıp bir cümle söylemişken sözü yarıda kesiliyor, ifade etmek istediği ifade ortaya konulmadan ortadan kaldırılıyor. Onun ağzının payını, sözünü kesen Hannity büyük ihtimalle verdikten sonra, söz Colmes tarafından 2. konuşmacıya veriliyor. Bu konuşmacı İsrail yanlısı konuşmasını tam bir dakika olarak ifade ediyor, sözlerine herhangi bir tecavüz yapılmıyor. Bu durum her gece aynı şekilde devam ediyor. İzleme imkanınız olursa bu duruma dikkat etmenizi öneririm.

Bill O'ReillyAynı durum, Bill O’Reilly‘nin yaptığı haber programında da çok bariz ortaya çıkıyor. Bu programda O’Reilly tek tabanca, bütün katılımcılara laf yetiştirip, Fox News’in ifade etmek istediği değerlerle tam olarak düşüncelerini ifade ediyor.

Bunun yanında Amerika’da en güçlü İsrail lobisini yapan, The American Israel Public Affairs Committee (AIPAC) grubu var. BBC’de yayınlanan yazıda da ifade edildiği gibi, 50 yıllık bu kuruluşun tek amacı İsrail’in Amerika tarafından desteklenmesinin devamlılığını sağlamak. Şu anda Amerika çapında bu kuruluşun 100.000’den fazla üyesi bulunuyor. Düzenli olarak buluşmalarında, Amerika meclisinin yeni aldığı kanunların değerlendirmesini, bunun kendilerinin ve İsrail’in menfaatlerine uyup uymadığını tartışıp, sonuca göre kararlar alıyorlar. BBC’nin haberinde Stephen Walt’ın (Harvard Üniversitesi) röportajında bu lobiler ile ilgili söylediği sözler çok manidar: “Sizin savunduğunuz konuya göre size yardım da edebilirler, size zarar da verebilirler.” Diğer bir manada, sözlerinizin hoşlarına gitmesine göre sizi sevebilirler de dövebilirler de.

Velhasıl, konunun başlığına gelmek istiyorum. TV kanalı, senatörler, lobi bir kenara, Amerika’lıların can noktası olan Hristiyanlık ve kilise konusu ayrı bir konu. Kilise içlerine ve teoloji diye ifade edilen İlahiyat okullarına kadar giren, yahudi yanlısı hristiyanlar (evanjelistler – evangelists) İsrail’i destekleyenlerin en başında geliyorlar. Ellerinde bulundurdukları TV kanalları ile, bütün gün dini motifli konuları işlerken, konuların içinde İncile göre İsrail’i neden desteklemeliyiz? İsraili nasıl destekleyebiliriz? v.s. v.s. şeklinde giden soruları önce izleyicilere sorup, sonra da kendileri tek tek anlatıyorlar. Konuşmaları verenlerin başında şu anda TV’de en çok görünün, rahip John Hagee geliyor. John Hagee New Testament diye çıkartılan ve yahudiler tarafından hazırlandığı inanılan yeni versiyon İncile ekledikleri bölümler ile İsrail’i desteklemeyi Hristiyanlar için farz olarak gösteriyorlar. Bunlardan John Hagee’nin en çok başvurduğu, “İncil’de Hristiyanların dua etmesi emredilen tek millet İsrail oğullarıdır. Çünkü İncil inancımızın pusulasıdır ve biz ondan yazılan herşeyi yapmakla yükümlüyüz. Yahudi karşıtı bütün herkes cehennemde sonsuza kadar cezalandırılacaktır.” Bu söylemlerini her gün kendilerine ait tv kanalında tekrar etmesinin yanında, Jerusalem Countdown adında kitabı ile okuyuculara ulaştırmayı hedefliyorlar. Sitesinde (www.jhm.org) girerseniz, İsraili desteklemek için hazırladıkları içeriğin yanında kullandıkları resimlerle bu konuyu çok bariz anlayabilirsiniz.
evanjelist

Kamuoyunda bu kadar destek alan İsrail’in yaptığı herşey neredeyse doğru kabul edilirken, aksini iddia edenler şiddetli şekilde cezalandırılıyor. Bu cezalandırma halk önünde küçük düşürülmeden, Mel Gibson gibi kariyerini kaybetmeye kadar birçok örneklerle devam ediyor. Tabi bu desteğin güzel bir yanı daha var. $$$$ İsrail son 30 yıldır Washington’dan yardım alan ülkeler listesinin en başında. Her yıl ekonomik ve askeri yardım adı altında 3 milyar dolar yardım karşılıksız olarak gönderiliyor. Bunun içinde Amerika’da yaşayan yahudilerin ve yahudiler tarafından beyni yıkanmış hristiyanların bireysel ve topluluk olarak yaptıkları yardımlar bulunmuyor.

Arama Motoru Sözcüleri

Blog yazma popüler oldukça büyük IT firmaları çalışanlarına blog yazabilecekleri arayüzler açarak, bir nevi çalışanları ile dış dünya arasında köprü kurmaya başladılar. Bildiğim kadarıyla bunun öncüsü microsoft oldu. msdn blogu ile kadrosunda bulunan mühendis ve kod geliştiricilere, gelişmeler, yenilikler ve karşılaştıkları güçlükleri anlattıkları bir arayüz sağlamış oldu. Sonrasında Google, Yahoo ve diğerleri bunu takip etti.

Google’ın resmi blogu googleblog olarak blogspot olarak dünyaya açıldı. Bunların arasında benim dikkatimi çeken; baştan arama motoru “mühendisi” olarak ortaya çıkan bazı bloggerlar, şimdilerde bir nevi firmaların sözcülüğünü yapıyorlar. Bunlardan Matt Cutt google’ın, Jeremy Zawodny yahoo’nun, Niall Kennedy msn’in, Gary Price ask.com’un şu anda sözcülüğünü yapıyorlar. Yazdıkları yazılar ile bir nevi bağlı oldukları arama motoru ile ilgili yapılacak güncellemeleri, site sahipleri için bir değişiklik olup olmayacağını veya yeni bir ürün hazırlığında olup olmadıklarını dünyaya duyuruyorlar. Bunlardan benim aklıma ilk gelen, Matt Cutt’ın google’ın artık bloglara bırakılan yorumlarda bulunan linklere çoğunlukla spam olduğu için değer vermeyeceklerini belirten yazısıydı. Şimdilerde teknikten daha çok, ipucu yazıları yayınlıyor takip ettiğim kadarıyla.

Bu blogların kişisel olmasını beklemek biraz garip olurdu zaten. Arama motoru çalışanı olan birisinin de müşterileri ve hitap ettiği kesim bütün dünya olmasının yanında ana hedef kitlesi site sahipleri ve webmasterlar. Konuşulan konu da illaki çalıştıkları firmanın üzerinde çalıştığı konular oluyor. Bu blogların bizim için bir faydası, rahatsız eden bir durum olduğu zaman durumu ilk ağızdan ilgililere aktarabiliyor olmak.

Canlı TV – Kanald

Canlı TV başlıklı diğer yazımda bahsettiğim, TVU Networks’ün geliştirdiği TVUPlayerda gelişmeler devam ediyor. O yazıdan beri neredeyse 45 gün geçerken, bu program aracılığıyla yayınlanan kanal sayısı 2 ye katlandı. Şu anda yayınlanan kanal sayısı 40. Farklı ülkelerden, farklı dillerde canlı tv izlemek istiyorsanız bu program hem görüntü hem de ses kalitesiyle çok güzel bir imkan. Bunların içinde Amerika’dan yayın yapan kanallar çoğunluğu oluşturuyor. Örneğin şu anda dünyanın gündemini oluşturan, israil – lübnan gerginliği ile ilgili sürekli yayın yapan, bölgede olan olayları canlı canlı aktaran haber kanallarından 5 tanesi bulunuyor. Bunların içinde, CNN’in dünyanın farklı lokasyonlarında bulunan merkezlerinden 5 tanesi bulunuyor. (CNN1, CNN2, CNN3, CNN4, CNN) Sahiplerinin yahudi olmasından dolayı; lübnan’a ateş püskürüp, israil’in katliam yapmasını destekleyen Fox News te bu listede. Bunun yanında Animation ve Disney kanalları kesintisiz çizgi film yayını yapıyorlar. Nasa TV’de web sitelerinden yaptıkları yayını buraya aktarmışlar.

Jump TV, Inc.Sanırım buna en çok yurtdışında olup türk dizilerini takip edenler sevinicek. KanalD de bu program aracılığıyla yayın yapan, canlı tv ler kervanına katıldı. Bu program aracılığıyla yayın yapmanın maliyeti nasıl olur bilemiyorum ama Türkiye’den daha fazla tv kanalının haberdar olup, buradan canlı yayın yapmaları, hem kendi kanallarının hem de Türkiye’nin tanıtılması için güzel olur. Kanal D yayınlarını internetten paralı izlemek mümkün. Sağ tarafta verdiğim logoya tıklayarak JumpTV adlı sistemin websayfasına gidip oradan aylık 10 dolar ile üye olabiliyorsunuz. Bunun için internet bağlantınızın sınırsız olması ve en az 512 Kbit olması gerekiyor, öbür türlü kesile kesile izlemekten hiç zevk alamazsınız.

Sacis Expo 2006 Bilişim Güvenliği Fuarı

“Geçtiğimiz ay” diyerek başlamayı düşündüğüm bu konunun üstünden bir ay geçtikten sonra ancak yazabiliyorum. Türkiye’de yaygınlaşmakta olan bilişim güvenliği ile ilgili faydalı ve güncel konuların ele alındığı SACIS Expo 2006 Bilişim Güvenliği ve Denetimi Konferansı gerçekleştirildi. Katılan bir arkadaşım sayesinde sunumlara göz atma imkanı buldum. Sunum yapan kişi ve firma temsilcilerinin, alanlarında profesyonel olmaları ve hazırladıkları sunumların, bu alandaki eksiklere çok iyi temas etmesinden dolayı bence faydalı bir fuar olmuş. Sunumları çok faydalı bulduğum için fuara bu sene katılamayanlar veya bu konulara ilgi duyup kaynak bulamayanlar için buraya eklemeye karar verdim.

En Hakiki Türk Arama Motoru

Google’dan “arama motoru” yazıp (bkz: arama motoru) şöyle bir seyrine bakarsanız, türk arama motorlarının sırayla dizildiğini görüyorsunuz. Çok hoş bir sahne gerçekten, bizim de internet üzerinde 7/24 aktif crawler’ı dolaşan, arka tarafta yüzlerce indexing veri tabanı olan, yüzlerce web sunucusunun aynı anda küme(cluster) şeklinde hizmet verdiği arama motoru(larımız) varmış diye gurur duyuyorsunuz. Hadi birşeyler arıyım diye girip bakıyorsunuz ki, arama motoru diye piyasaya atılan bu sitelerin neredeyse hiçbiri arama motoru değil, sadece basit dizin hizmeti veren ve halihazırda uygun olmayan sitelerce zaten istila edilmiş link farmları. Dizin hizmeti, site sahiplerinin bu sitelere girip, siteleri ile ilgili bilgileri vermelerinden(site başlığı, site tanımı, anahtar kelimeler v.b.) oluşan, en basit deyimiyle bir veri tabanı hizmeti. Yetenek ve kapasite olarak, herhangi bir forum veya blog sitesinde bulunan arama modülünden farksız. Arka tarafta, kullandıkları veritabanlarının onlara sağladıkları index yeteneğini kullanarak, sizin verdiğiniz anahtar kelimeleri yine veritabanın sunduğu fonksiyonlar ile arayıp, ilgili olabilecek sonuçları size sonuç olarak sunuyorlar. İşin garipliği dizin hizmeti vermelerinde değil, siteleri için verdikleri isimlerden kaynaklanıyor: arama, arama motoru, gerçek türk arama motoru, aradur, Türkiye’nin en seçkin arama motoru, arabul şeklinde aşağıya doğru sıralanıp gidiyorlar. Bana isimler, otogarlardaki seyahat firmalarının koç kavgasını hatırlatıyor, kamil koç, hakiki koç, en hakiki koç, uçan koç, kaçan koç…

Biz de arama motoru diye ortaya atlayan siteler bir müddet sonra kendini portala çevirmeye karar veriyor. Çünkü Türkiye’de halen en yakından takip edilen ve en çok ziyaretçi alan siteler haber siteleri. Haber sitelerinin reklamdan kazandığı gelir ile “arama motoru” söylemi ile sanal aleme açılan sitelerin kazancı uzaktan yakından uyuşmuyor. Mali yetersizlik, uzun araştırma ve çaba gerektiren bu projelerin sonu oluyor, madem bu kadar efor sarfettik bari söylemimizi değiştirip sitemizi portala çevirelim diyerek bu siteler söylem değiştiriyor.

Dizin hizmeti veren bu sitelerin yanında, internette crawler’ı olan ve diğer siteleri indexleyen bir tane türkçe arama motoru sitesi var. aramanet.com Sitelerini ara ara ziyaret ediyorum ve anladığım kadarıyla algoritmalarında güncellemeler ve optimizasyon yapıyorlar. Bazen yakın sonuçlar alırken, bazen de çok alakasız sonuçlar çıkabiliyor ama yine de bence böyle bir projenin olması bile bizler için çok başarılı bir başlangıç. Indexlerinde tuttukları 2.500.000 web sayfası ise başarılı olmak için gerekenleri yerine getirmeye çalıştıklarının bir göstergesi. Umarım bu başarı daha ileriye gider ve en azından başlangıç olarak türkçe siteleri google tekelinden kurtarıp, daha yaklaşık sonuç veren önce türkçe sonra bütün dillerde hizmet veren arama motoru haline gelirler.

Canlı TV

Dünya kupası başladıktan sonra, maçları izlemek için herkes kendince bir yol bulmaya başladı. Benim gibi maçlar esnasında çalışmak zorunda olanlar için de bir çözüm var. Geçen yıldan beri internetten canlı yayın tv izleme imkanı sunan, TVU Networks ‘in TVUPlayerı. Bu sistemin bir ara forumlarda hatta email gruplarında bile çok bahsedilen, Canlı TV (BVT TV)’den ne farkı var derseniz; Canlı TV ekibi, web sitelerinde ve yazdıkları uygulamalarında, TV kanallarının hali hazırda yayın yaptığı web adreslerini; Media Player ile izleyicilere sunuyorlar. Kısacası, bir nevi play liste şeklinde, canlı yayın hizmetini internetten sunan TV kanallarının (STV, NTVMSBNC, ATV v.s. v.s.) adreslerinin listesini size ulaştırıyorlar. Yayına ulaşmanızı kolaylaştırmaktan başka birşey yapmıyorlar.

TVUPlayer’ın Canlı TV ve BVTTv programlarından farkı

TVUPlayer’da farklı olan ise, aynı kanalı izleyen izleyiciler arasında P2P video paylaşım ağı kuruluyor, böylelikle bir kanalı izlemeye başladığınız zaman sizinle birlikte bu kanalı izleyen kişi sayısı kadar kaynağa kavuşmuş oluyorsunuz. Örneğin bu yazıyı yazarken bi yandan Cartoon Network kanalı arka planda çalışıyor, şu anda bağlı olduğum Peer sayısı 15, benim bilgisayarımdan yapılan upload miktarı 15 Kb /s olarak gösteriliyor. İnternetten canlı yayın yapmanın önündeki en büyük engel olan bandwidth (band genişliği) problemini bu şekilde çözmüş gözüküyorlar. Kalite nasıl derseniz, kanalı izleyenlerin bulunduğu yerlere göre veri iletim miktarı değişiyor. Örneğin Uzakdoğudan yayın yapan bazı kanallar var bu kanalların izleyicileri bir farklılık olmadığı müddetçe yayının yapıldığı yerde bulunuyorlar, dolayısıyıla veri iletimi yavaş oluyor. Bu programda önemli olan kanalı izleyen kişilerin bulunduğu yerler ve internet hatları. Bunun yanında sevindirici bir haber, dünya kupası maçları başladığı zaman, izleyici sayısı çok artıyor dolayısıyla yayın kalitesi TV kalitesine yaklaşıyor diyebilirim.

Web sayfalarında, demo görüntüsü v.s. vermedikleri için, download edip kendi gözünüzle görmenizi tavsiye ederim.
Şu anda TVUNetworks’ten yayınlanan kanalların listesi:

  • CBN (Financial)
  • Fashion (Shanghai)
  • ESPN (Asia)
  • CCTV-5 (Sports)
  • Tianjin5 (sports)
  • Cartoon Network
  • Univision
  • ESPN (Sports)
  • CCTV2 (Sports)
  • ESPN2
  • Hunan TV
  • Kuweit TV3 (Sports)
  • Xin Zhi
  • CCTV-1
  • CNN
  • Phoenix Info
  • Star TV
  • Phoneix CN
  • HBO
  • Hollywood (movie)

İyi seyirler

Habertürk ne yapmak istiyor?

haberturkDün Habertürk’ten web sitelerinde bulunan ve genellikle çoğu kimsenin farkında bile olmadığı toplistlerini konu alan bir email aldım. Emailde bahsedilen mevzu kısaca, toplistlerine üye olan sitelerin en kısa sürede habertürkün verdiği javascript kodunu sitelerine yerleştirmeleri idi. Eğer bir websiteniz varsa, ziyaretçi çekebilmenin bir yolunun da toplistler olduğunu zaten biliyorsunuzdur, dolayısıyla habertürk’ün yaptığında ne gariplik var diyebilirsiniz. Bir gariplik var çünkü habertürk; toplistine üye sitelerin, sitelerine javascript kodu yerleştirmesini istiyor. Halen eee bunda ne var diyorsanız, habertürk’ün diğer sitelere javascript kodu yerleştirtmekle neler elde edebileceğini anlatayım:

  • Siteye arama motoru aracılığıyla girenlerin hangi anahtar kelimeleri kullanarak siteyi bulduklarının bilgisi
  • Günlük, haftalık ve aylık ziyaretçi sayısı
  • Ziyaretçilerin bulundukları yer bilgisi (Türkiye, Almanya, Amerika v.s.)(Türkiye içindeki büyük şehirler)
  • Ziyaretçinin browser bilgisi (Internet Explorer, Mozilla, Netscape, Opera)
  • Sitenin en çok ziyaretçi aldığı saatler
  • O siteye link veren diğer siteler
  • Arama motoru veya başka bir siteden tavsiye ile ulaşan kişilerin hangi sayfadan giriş yaptıkları

gibi saymadığım birkaç tane daha bilgiyi içeren istatistiki bilgileri rahatlıkla elde etmiş oluyorlar. Bu bilgileri elde edebilmenin yanında, diğer sitelerde dinamik içerik yayınlama imkanına kavuşmuş oluyorlar. Bu dinamik içeriğin içinde, habertürk’ün ana sayfasına ve gündemdeki haberlere direk linkler bulunuyor. Dolayısıyla,

  1. Kendi siteme hem habertürk ün linkini yerleştiriyorum ve habertürk’ün arama motoru sıralamasında daha üst sıralara çıkmasını sağlıyorum,
  2. Kendi içeriğimin yanında, onların sitemi kullanıp, daha fazla ziyaretçiye ulaşmalarına katkıda bulunuyorum
  3. Bunlar yetmediği gibi, web sitem ve ziyaretçilerimle ilgili bana özel olması gereken bütün istatistiki bilgiyi habertürk ile paylaşıyorum

Eğer websitesi sahibi olarak bunlar sizi rahatsız etmediyse ben şahsen rahatsız oldum. Habertürk’ün sağladığı altıüstü bir tane toplist ve bu toplistte sitemin adımın geçmesi için hiçbir karşılık beklemeden habertürk’e sitemin bir nevi anahtarını teslim ediyorum.

Habertürkün Alexa Toolbar Yalanı

Habertürk, arama motoru konusuna ve sitelerini ziyaret eden ziyaretçi sayısına çok önem veriyor. Bu çok doğal, eğer online içerik yayınlıyorsanız ve bu içerikten çok iyi reklam geliri elde ediyorsanız, bunu korumak istemez misiniz? İstersiniz tabi. Habertürk’te reklam gelirini ve karlılığı elinden geldiğince yüksek tutmanın peşinde. Zamanım müsait olduğu nispette, başka bir yazıda online haber servislerinin (Habertürk) ve gazetelerin (Hürriyet, Milliyet,Sabah), web sitelerinde yayınladıkları reklamlardan ne kadar para kazandıklarından bahsetmeyi düşünüyorum. O yazıyı gelmeden evvel, habertürk’ün sitesinde bulunan ve bu alanda çalışan birçok profesyonel tarafından bilinen bir yalandan bahsetmek istiyorum. “GOOGLE’dan daha hızlı arama yapın” yalanı. Bundan önce bildirgec.org ‘da habertürk’ün ziyaretçilerine alexa toolbar kurdurmaya çalışmasının nedenlerinden bahsedilmişti. Sağda solda habertürk’ün alexa’da reyting için bu yalanı söylediği geçse de, ne hikmetse ana sayfalarında bulunan, “GOOGLE’dan daha hızlı arama yapın” yalanını kaldırmamakta direniyorlar. Bir kere Alexa’nın kendi web sayfasına giderseniz, adamlar kendileri arka tarafta google arama motoru bilgisini kullandıklarını söylüyorlar. Böyle bir durumda, google’dan daha hızlı nasıl arama yapabilirsiniz?

Alexa toolbar’ın daha hızlı arama yapıp yapamayacağının yanında, güvenli olup olmadığı ile ilgili benim kişisel şüphelerim var. Alexa toolbar’ı sisteminize kurup bir sniffer ile dinlerseniz, internet explorer ile ziyaret ettiğiniz bütün websitelerin adreslerini (URLlerini) istisnasız alexa sunucularına gönderiyor. Bunun içinde ziyaret ettiğiniz banka siteleri, webmaster iseniz sunucularınızı yönettiğiniz admin bölgeleri gibi birçok hassas url’lerde alexaya ulaştırılıyor. Alexa bu bilgileri değerlendirilir değerlendirilmez bilmiyorum ama neden başka birileri ile bu tür bilgileri paylaşayım? Sağladıkları istatistiki bilgiye saygı duyuyorum ama yine de sistemime kurmama taraftarıyım.

Peki alexa toolbar’ın kurulmasını habertürk ve diğer alexacı siteler neden bu kadar istiyor?
Reklam ve ün! Alexanın sağladığı istatistikler, reklam veren kuruluşlar tarafından kıstas olarak kabul ediliyor. Eğer siteniz alexa’da üst sırada ise, reklam alabilme ihtimaliniz daha yükseliyor. Alexa toolbar kurulması ile ilgili haberx’te bundan önce de zaten Siteler Arası Alexa Savaşları(http://www.haberx.com/n/134043/siteler-arasi-alexa-savaslari-pek.htm) başlıklı bir yazı yayınlanmıştı. Peki haber sitesi olarak sahneye çıkan bu tür web sitelerinin ve dolayısıyla arkalarında bulunan firmaların ziyaretçilerine, alexa top 100, top 250 listelerinde daha üst sıraya gelebilmek için yalan söylemeleri doğru mu? Sitenizi ziyaret eden kişileri kandırarak, sistemlerine alexa toolbar yüklemelerini tavsiye etmek bana doğru gelmiyor. Bence bu duruma habertürk’ü ziyaret eden ve sistemlerine, “google’dan daha hızlı arama yapabilecekleri” yalanına inanıp kandırılan kimseler, bilgisayarlarından alexa toolbar’ı kaldırarak karşılık vermelidirler. Ayrıca benim kadar tepkili iseler, habertürk webmasterları ile irtibat kurup, bu yalanın kaldırılmasını talep etmeliler.

Sitesine Habertürk kodunu ekleyen webmasterlar
Aşağıdaki emailde de okuyacağınız gibi, habertürk sitesine habertürk kodunu ekleyenlerin daha çok hit aldığı yalanını da söylüyor. Bunu söylerken, sitelerine habertürk kodunu ekleyen herbir sitenin arama motoru yarışında kendilerine bir adım daha öne geçirdiğini, ayrıca yukarıda belirttiğim hususların hiçbirini söylemiyorlar. Arama motoru dünyasında en büyük hedef, daha fazla site tarafından link almaktır. ve Habertürk bunu çok iyi yapıyor (bkz: google’da haber kelimesi için Google Türkiye = 1, Google USA = 3. sırada çıkıyor)

Emailin devamında, sitesine habertürk kodu ekleyen webmaster’lara tatil hediye edeceklerini ifade ediyorlar. Amerika’da ve Avrupa’da habertürk gibi büyük firmalar, arama motoru yarışında öne çıkabilmek için, link satın alıyorlar (bkz: Google buy links). Başka sitelere para ödeyip, sitelerine link vermelerini sağlıyorlar. Bunun için harcadıkları para ile, habertürk’ün 1 tane websitesi sahibine verdiği para sanırım kıyaslanamaz. Bu yönüyle, bir webmaster ve websitesi sahibi olarak, verdikleri kodları sitelere yerleştirmekten rahatsız edici buluyorum. Ayrıca habertürk’ün gerçek bir haber sitesi gibi davranıp; her fırsatta online reklam pastasına gözünü dikip, iştahla kaşığını daldırmayı beklediğini göstermelerini rahatsız edici buluyorum.

Habertürk’ün yolladığı email altta okuyabilirsiniz:
Sevgili Top100 Üyesi,HABERTÜRK’ün başlattığı ve sizlerin ilgisiyle gün geçtikçe büyüyen Top100, tüm hızıyla devam ediyor.

Top100 listesinde yer alan sitelerimiz HABERTÜRK’den aldığı hitlerle çok daha fazla ziyaretçi sayısına ulaştılar. Top10’a girmeyi başaran sitelerimiz HABERTÜRK anasayfasından binlerce ziyaretçi kazandılar. Sizden aldığımız memnuniyet ve güç ile Top100’de size bambaşka imkanlar sunmaya başladığımızın müjdesini vermek istiyoruz.

HABERTÜRK Top100 üyelerinden ilk 100’e girmeyi başaran siteler arasında yapılacak çekiliş sonucu, bir üyemize Bodrum İsis Otel’de 1 haftalık tam pansiyon tatil hediye ediyoruz. Tatil çift kişilik olup, kazanan talihli istediği tarihler arasında kullanabilecektir.

Manipulasyon ve flood’u önleyen yeni yazılımımız ile artık bir takım siteler haksız rekabet ile sizin önünüze geçemeyecek. Bunu yapmayan çalışanların üyeliği silinecek.

Artık sitenizdeki Top100 banner’ından tıklanan haberler de size hit olarak yazılacak. Böylece sitesinde Top100 banner’ını gizli frameler içerisinde kullanarak saklayan üyeler siz değerli üyelerimizin önüne geçemeyecek.

Sitenizin yapısını bozmayan, herhangi bir Toplist havası katmayan, üstelik ziyaretçilerinize son dakika haberlerini sunmanızı sağlayan Top100 banner’larını çok daha çeşitli hale getiriyoruz. Böylece herkes kendi sitesine ve renklerine en yakın tasarımı kullanabilecek. Bu konudaki tavsiyelerinize herzaman açık olduğumuzu bilmenizi isterim.

Değerli üyemiz,
Sitenizdeki Top100 kodunda bir hata varsa veya bilgilerinizi güncellemek isterseniz http://www2.haberturk.com/topyuz sayfasında bulunan ‘Site Güncelle’ linkini kullanabilirsiniz.

Kullanıcı bilgileriniz:
Sitenize eklemeniz gereken kod :

Not: 28 Haziran Çarşamba gününe kadar sitelerine Top100 sayım kodunu eklemeyen üyelerimiz ve hit sayımında manipulasyon yaparak haksız rekabete yol açan üyelerimiz sistemden çıkarılacaktır. İlginize teşekkür eder, iyi çalışmalar dileriz.

HABERTÜRK TEKNİK

IEEE ve Diğer Akademik Kaynaklar

Türkiye’de iken IEEE, ACM Digital Library, INSPEC gibi paralı akademik kaynaklara erişmekte zorluk çekiyorduk. Bu durumu göz önünde bulundurarak, Türkiye’de herhangi bir üniversitede araştırma yapan ve bu tür kaynaklara erişimi olmayan arkadaşlara yardımcı olmak amacıyla birşeyler yapmaya karar verdim. Online e-journal, electronic books gibi kaynaklara erişebileğiniz 10’larca belki 100’lerce kaynağa erişim hakkı sanırım hem araştırmacılar için hem de ülkemiz için çok faydalı olur.

Eğer bu kaynaklardan faydalanmak istiyorsanız, bu yazıya, sizinle irtibat kurabileceğim “üniversite (edu.tr)” de kullandığınız email adresi, varsa üniversite domaini altında bulunan websiteniz ile birlikte yorum bırakın. Email adresimi yayınlamak istemediğim için (spammerlar) bu şekilde irtibat kurmamız en sağlıklısı olur, yorumunuz sitede yayınlanmayacak ve en kısa zamanda size nasıl giriş yapabileceğiniz ile ilgili bilgi vereceğim.

Yardımlarınıza Gerçekten Çok İhtiyaç Var

Üyesi olduğum bir email grubundan aşağıya eklediğim Belgin hanımın gönderdiği emaili aldım. Gökhan Gürcüoğlunun başına gelen bu elim kaza gerçekten çok üzücü. Bu siteyi ziyaret edip lütfen1$ da olsa yardım etmeden ayrılmayın. Konu kısmında “Fw: Fw: Fw: fw:” olan emaillerin başına gelen “birileri yardım eder” durumu olmaması için yardımlarınızı esirgemeyin.

Posted by: “Belgin Cuhaci” Tue Jun 6, 2006 2:23 pm (PST)

Saygıdeğer Türk-Amerikan Toplumumuz

Daha once de sizlere ilan ettigim gibi PA eyaletinde gecirdigi cok kotu bir trafik kazasi sonucunda 3 aydir komada bulunan ve azicik da olsa iyiye gitme belirtileri gostermis olan 29 yasindaki Gokhan Gurcuoglu arkadasimizin yardiminiza cok ihtiyaci var ve malesef ki yeterince yardim gorebilmis degil, ben 4 Haziran Pazar gunu Philadelphia’da bizzat gidip kendisini ziyaret ettim annesi ve teyzesi ile tanistim iki saatlik bir gayretimle Paterson gonullerinden topladigim 320 dolari nakit olarak ve kendi bagisladigimi internet uzerinden olan mikatari ailesine ilettim, rakami muhim degil , bildigim kadari ile merkezi Philadelphia’da buluna n Tafsus dernegimiz de 900 dolar kadar bir bagis Gokhan icin toplamis bugune kadar,
neyse gelelim probleme bu arkadasimizi ailesi cok yakinda ucakla Turkiye’ye goturmek ve bakimina orada devam ettirmek zorunda , sedye ile gitmesi gerekiyor ve sedye ile gidicek yolcudan THY yollarimiz bes adet bilet almasini istiyor, yapilmasi gereken yardimlar assagida siralanmakta eger siz yardim sever insanlarimiz biraz daha duyarli olursaniz Gokhan’in gercekten bagislanicak her bir dolara bile ihtiyaci var. Lutfen duyarli olalim bugun Gokhan’a yardim ediyorsak yarin hangimizin neye ihtiyaci olucagini asla bilemeyiz

Öemli olarak yapilmasi gereken yardimlar
1- Dualariniz Gokhan ile olsun
2- Yapabileceginiz yardim 1 penny bile olsa lutfen Gokhan ve ailesine masraflari icin yardim ediniz.
3- Degerli THY yollari yetkililerimiz ve Turk Seyahat Acentalarimiz Gokhan icin alinmasi gereken bes adet biletten bedava bilet bagislamak duyarliliginda bulunucak olaniniz yok mu? Lutfen oldugunu duyalim isteriz
biz dusunceli ve insancil bir milletiz hala oyle oldugumuzu bilmek isteriz.
4- Ankara da yetkili makamlarda calisan butun tanidiklarimi aradim ve Gokhan icin yardim istedim , umarim dileklerimia karsilik gelir, hem tasinma isinde hem de Turkiye’de hastane masraflari konusunda Green Kart cikartma isinde yardimci olmalarini istedim, insallah onlarda duyarli olurlar.

Ve sakin unutmayiniz Allah yazdi ise bozsun ama bugun Gokhan Gurcuoglu’nun basina gelen yarin oburgun hepimizin basina gelebilir ve o yuzden bu emaili sadece okuyup atmayiniz, duyarli olunuz ve bu hayatinin baharinda ailesinin tek erkek oglu olan aslan gibi bir Turk vatandasimizin hayatta kalma cabalarin destek olunuz..Biz Amerika’da kocaman bir Turk toplumuyuz birbirimizin ihtiyaci oldugunda bizler birbirimize destek olmaliyiz Gokhan icin toplanan para bu kadar az olmamali

Daha fazla bilgi icin www.justforhelp.com sitesini okuyabilir ve bagislarinizi internet uzerinden yapabilirsiniz , veya dernegimiz adina ceklerinizi yazip bize gonderebilirsiniz karsiliginda sizlerle makbuzlariniz postalanicaktir.

Ceklerinizi MKATAA adina yazip
229 Crooks Ave Suite 148, Clifton , NJ 07011
adresine de postalayabilirsiniz.

Ve Gokhan bu kazayi kizkardesi ile beraber gecirdi , kazayi cesitli morluklar ve kaburgasindaki bir kac kirikla atlatan Gokhan’in kizkardesi su an Turkiye’de bulunmakta olup kendisinin durumu da iyidir , siteye bakan
arkadaslarimiz merak ediceklerdir o yuzden simdiden cevapliyalim , ayrica bagislariniz icin TAFSUS dernegimizle de temasa gecip ceklerinizi TAFSUS adina da yazabilirsiniz, TAFSUS hakkinda daha fazla bilgi icin
www.tafsus.org adresine bakabilirsiniz. Lutfen bu aslan gibi gencimizin yasam savasina katkida bulununuz, duyarsiz kalmiyalim!
Saygilarimla
Belgin A. Cuhaci
Mustafa Kemal Ataturk Turkish American Association
Founder and General Secretary

Hackingde Dünya Rekoru – iSKORPiTX

Evet yanlış duymadınız, hackingde dünya rekorunu bir türk kırdı. Geçtiğimiz hafta hackerların, hangi siteleri ve nasıl hack ettiklerini dünyaya duyurdukları zone-h sitesinde bir haber yayınlandı. Şu anda haberin online versiyonu nette çıkmıyor ama google cache’inden haberi okuyabilirsiniz. Habere göre hosting bazlı hackingte bir rekor kırılmış oldu. iSKORPiTX takma adını kullanan türk hacker bir seferde 21,549 + 17,000 = 38,549 tane web sitesinin hackledi. Siteleri hackledikten sonra, arka görüntüde türk bayrağı ve Atatürk resmi olan bir resim ile aşağıdaki yazıyı sitelere ekledi.

“HACKED BY iSKORPiTX
(TURKISH HACKER)
FUCKED ARMANIAN-FUCKED FRANCE-FUCKED GREECE-FUCKED PKK TERROR
iscorpitx, marque du monde, présente ses salutations à tout le monde. ”

Yaptığım aramada Iskorpitx’in hacklediği sitelerde kullandığı resimler şu şekilde:

iscorpitx, marque du monde

DÜNYA MARKASI TAKLİTLERDEN KAÇININIZ

iscorpitx, marque du monde

iscorpitx, marque du monde

Haberin ingilizcesi:
Yesterday the Turkish cracker going by the handle “Iskorpitx”, succesfully hacked 21,549 websites in one shot (plus 17,000 as our last update) and defaced (on a secondary page) all of them with a message showing the Turkish flag (with AtaTurk face on it) and reporting:

“HACKED BY iSKORPiTX

(TURKISH HACKER)

FUCKED ARMANIAN-FUCKED FRANCE-FUCKED GREECE-FUCKED PKK TERROR

iscorpitx, marque du monde, présente ses salutations à tout le monde. ”

Iskorpitx controversial defacing activity started back in year 2003 being the first Turkish defacer ever. His defacing frenzy led him soon to reach the “incredible” number of more than 117,000 hacked websites some of them being even government websites of his own country. In this last incident, it is not clear at which level the intrusion was performed (root or webserver) as the fact that all the 21,549 websites got defaced on a secondary page (site.com/ssfm/isko.htm) it is not indicative given the particular Iskorpitx’s modus operandi that sees all of his hacks performed creating a subpage, regardless the authorization level achieved on the attacked servers.

In the recent months Iskorptix has been taken as a model to be imitated by a lot of young Turkish crackers, making Turkey the new defacers kingdom, totaling nowadays more than 50% of the notified defacements overall, surpassing the former defacers kingdom: Brazil.

Script Kiddies or Script Grannies? Iskorpitx is believed to be 45 years old, sometimes being helped for minor defacement activities by another Turkish “senior cracker” (42) going by the handle of Metlak .

Despite the fact that the majority of Turkish defacers are performing Islam-related hacks, this doesn’t seem to be the leading motivation for Iskorpitx.

Statistics about Iskorpitx’s incidents can be found at:
http://www.zone-h.org/en/en/defacements/filter/filter_defacer=iskorpitx/
while the full list of the 21,549 defacements can be found at:
http://www.zone-h.org/defaced/list.txt

AWLP

Kullandığım browserın eski sessionlara ait tuttuğu listede aylardır Alptekin’s Wireless Linux Project adlı bir web sayfası var. Sourceforge’da kablosuz ağlar (wireless) için yapılmış projelere bakarken denk gelmiştim ve bir türk arkadaş tarafından yapıldığı için burada yer vermek istemiştim ama bir türlü imkan olmadı.

Proje, Prism2/2.5/3 kartlarla donatılmış bilgisayarları Access Point haline getirmeyi hedefliyor. Genel olarak bir wireless kartın Access Point olarak kullanılması iyi amaçlar için kullanılmıyor ama proje az kullanıcılı bir kablosuz ağ kurmaya da imkan sunuyor.

Bu proje, elimde bulunan Senao NL-2511CD PLUS EXT2 200mw PCMCIA WiFi 802.11b wireless kart için birebir ama ama almayı istediğim antenleri almak bir türlü kısmet olmadı, onun için kartı şimdilik çantamda gezdirip duruyorum. Altta resimde de görüldüğü gibi bu kartın iki tane anten girişi var Access Point olarak kullanmak için birebir. Ama kötü yanı antensiz çalışmıyor. İki anten ve Alptekin’in projesi ile bu kart güzel işler görür sanırım.

Senao Anten

IT Devrimi ve Biz -2

Peki Türkiye ne yapmalıdır? Türkiye’nin yapması gerekli ve olmazsa olmaz derecesinde olan konu EÄžİTİM . Eğitim çok geniş bir kavram olduğu için, IT Devriminde BİZ olabilmemiz için düşündüğüm eğitim yapısını anlatmak istiyorum.

Lise aşamasında, teknik lise şeklinde sadece bu amaca (programcılık) yönelik lise oluşturulması. Bunun statüsünün meslek lisesi gibi tartışıla tartışıla manasını ve önemini yitirmiş bir okul olması yerine, Programcılık Enstitütüsü veya Programcılık Lisesi şeklinde konması. (Geneli ifade etmese bile C ve Sistem Programcıları Derneği güzel bir örnek) Bu liseler Milli Eğitim’in bir parçası da olabilir, Devlet desteğinde açılan özel okullarda olabilir. Ama

  • 4 yıllık olması ve lise seviyesinde olması,
  • Türkiye’nin her yerinde kurulması da (Türkiye’nin her yerinde kurulması şartını, yazının sonuna kadar okuyabilirseniz mantıklı bir sonuçla bağlayacağım.)
  • ucuz veya ücretsiz veya özel okul şeklinde olması
  • eğitimin gerçek mana da KALİTEli olması

Bu liseler kurulurken, yurt dışı ve yurt içine YAZILIM projeleri geliştiren ara firmaların kurulması gerekiyor. Bir nevi yeni bir ENDÜSTRİ ve PAZAR oluşturulması. Ama bu firmaların %50’sinden fazlasının sahibinin Türkiye vatandaşına ait olması şart olmalı. Böylelikle yurt dışı kaynaklı olup, Türkiye’de kurulan şirketlerin yaptığı gibi insan gücünden ve Türkiye pazarının potansiyelinden faydalanıp, paraların yurtdışına götürülmesi durumu engellenmesi gerekiyor. Bu firmaların kurulumu aşamasında Devletin desteği olması, TEKNOKENT projeleri kapsamında bulunması çok daha faydalı olacaktır. Bu firmaların ne yapacağına konusuna detaylı girmeden, konuyu ilgilendiren bundan önce blogumda yazdığım, Freelancerlik ve Para kazanmak isteyen programcilara yazılarına burada referans vermeyi uygun görüyorum.

Bu firmaların neler yapacağına geliyorum. Hindistan’da bulunan ve benim önerdiğim firma profiline çok yakın olan firmaları örnek vermeden evvel, Freelancerlik yazısında bahsettiğim konuyu kısaca özetlemek ve onun üstünde anlatmaya devam etmek istiyorum. Freelancerlık, taşıdığı kavram itibariyle; maaş, vergi, sosyal güvenlik v.b. detaylara girmeden, bir kişinin proje bazlı bulunması ve verilen işi yerine getirdiği zaman önceden anlaşılan paranın yapan kişinin hesabına aktarılması olarak ifade ediliyor. Yani sizin musluk tamirinden anlayan bir ustayı evinize çağırıp tamir ettirmenizden ve ona bunun parasını ödemenizden farksız.

Hindistan’da, sadece bu sahaya hizmet için kurulmuş firmalar var. Bu firmalarda, firmanın proje alabilme durumuna göre 6-8 arasında programcı çalışıyor. Bu firmayı temsil eden, satıştan sorumlu(freelancer işlerini almak) 1-2 kişi istihdam ediliyor. Toplamda 10 kişi diyebileceğiniz bir takım kuruluyor. Bu firmalar, Freelancerlik yazısında bahsettiğim online sitelerde hesap açıyorlar ve günde postalanan bütün işlerin neredeyse hepsine teklif veriyorlar. Ellerinde farklı alanlardan, farklı deneyimlere sahip programcılar bulunduğu için, aldıkları projeler çok farklı alanları kapsıyabiliyor. “Online iş” lere güvenip bir firma kurulur mu diye düşünüyor olabilirsiniz. Bu sitelerde bazı günler günlük dolaşan tutarları onbin dolarla ifade ediliyor. Tabi bu sitelerinde bu işten bir karı var fakat burada en çok payı alan firmalar. Sitelerin işleyeşinde, sicil mantığı yatıyor. İşi yaptıran kişi, işi yapan kişi hakkında değerlendirme de bulunuyor. Bu kişinin yeni işler alması, bundan önce aldığı işlerden aldığı değerlendirmelerle birebir alakalı oluyor. Hintliler örneğini vermişken, sanırım bu sitelerden aslan payını kimin aldığını anlamak çok zor olmasa gerek. Hintliler!

İşte hendek işte deve, ülkemize IT’yi kullanarak ekonomik katkıda bulunulabilecek yollardan sadece bir tanesi budur sanırım. IT bizim için bir madendir, genç ve eğitimli bir nüfusla bu madenden çok zenginlikler çıkartabilir, ekonomik yönden kendi avantajımıza kullanmayı başarabiliriz.

Türkiye – Almanya Arasında Hızlı Bağlantı

Milleni.com’un kiralık hat (leased line) hizmetiyle artık şirketler Türkiye ile Almanya arasında çok hızlı bir şekilde iletişim kurabiliyorlar. Bu hizmet sayesinde iki ülke arasındaki veri ve ses iletişimi çok daha kaliteli ve ekonomik bir hale geliyor

Telekom sektörünü isimlerinden Milleni.com’un yeni hizmetiyle Almanya artık Türkiye’ye çok daha yakın. Milleni.com’un kiralık hat (leased line) bağlantı hizmeti sayesinde iki ülke arasındaki ses ve veri iletişimi hem çok daha ucuz ve kolay, hem de son derece güvenli.

Türkiye ve Almanya’daki lokasyonlar arasında oluşturulan kiralık hat bağlantısı ile şirketler kendilerine ait (dedicated) hızlı ve güvenli bir hatta kavuşuyorlar.

Avrupa’nın önde gelen telekom (tele komünikasyon) şirketleri arasında yer alan Milleni.com, Almanya ve Türkiye’deki merkezleri arasında hızlı ve güvenli bir altyapıya sahip bulunuyor. Bu sayede Milleni.com müşterileri iki ülke arasında en ekonomik ve en sağlıklı şekilde veri ve ses gönderip alabiliyorlar. Milleni.com’un kiralık hat hizmetinden yararlananlar ağ üzerindeki uygulamalarını çok daha verimli kullanabiliyor.

http://www.milleni.com.tr

Google Sitemaps

Google Sitemaps‘te blogumla ilgili neler oluyor diye bir bakıyım dedim ama gördüğüm manzayara üzülüyüm mü seviniyim mi bilemedim. Arama sonuçlarından en çok tıklananlara yukarıdan aşağıya doğru baktığımda, tıklanan sonuçların 4 tanesi hariç, geriye kalanların hiçbirinin yazdıklarımla alakası yok. 7 tanesi “Orgeneral Büyükanıt vs Ferhat Sarıkaya” yazısında bulunan word dosyalarında geçen kelimeler. Kalanlarda torrenttürk ve bitcometi duyurmak için yayınladığım yazılarla (Bitcomet ve TorrentTurk) ilgili.

  1. ferhat sarıkaya
  2. cemal temizöz
  3. ferhat sarikaya
  4. recep ivedik
  5. avrupa yakası bölümleri
  6. avrupa yakası
  7. yonja
  8. ferhat sarıkaya kimdir
  9. torrentturk
  10. yazıyı kim bulmuş
  11. irem hayalet sevgilim hikayesi
  12. htaccess
  13. aircrack
  14. “ferhat sarıkaya”
  15. rıdvan diler
  16. avrupa yakasi bolumler
  17. bitcomet
  18. wpa
  19. avrupa yakası bölümler

IT Devrimi ve Biz -1

Türkiye’de oynanan oyunları, karıştırılan kazanları uzaktan da olsa üzülerek takip ediyorum. Buradaki arkadaşlarla da görüşmelerimizde aynı düşünceleri paylaşıyoruz ve son olayların, provokolerin sadece ülkemizdeki birlik ve beraberliği hedef aldığı kanısını taşıyoruz.

Bunun sıkıntısını düşünürken, Türkiye’de şartları ve durumları daha iyi hale getirmek için neler yapılabilirin cevabını değerlendirmek istedim. Dünya’nın tarihi daha ne kadar sürer bilinmez fakat bizden sonra gelen nesiller ve eğer yüzyıllar geçmesi durumu söz konusu olursa, 20. yüzyıl savaşlar ve buluşlar yüzyılı olarak değerlendirilicektir diye düşünüyorum. Savaşlar… Neredeyse bütün dünyanın birbirine girdiği ve adına “Dünya Savaşı” verilen, 1. Dünya Savaşı (World War I) ve 2. Dünya Savaşı(World War II). İngilizceleri ile birlikte yazdım çünkü bütün dillerde bu savaşlar, Dünya savaşları olarak yer aldı.

20. yüzyıl savaşlarının nedeni aslında bir nokta da, endüstriyel devrimdi. Devrimlerini tamamlamış ülkeler, artık mahmuzları ellerine almak istiyorlardı ve aldılar da… Savaşlar bizim topraklarımızda öksüz bir ülke kurulmasına neden oldu. Öksüzlüğü, Osmanlı’dan Türkiye’ye büyük bir hazine kalmamasından kaynaklanıyordu. Son resime baktığımızda, endüstri devrimini kaçırmış, yönetim biçimini, eğitim biçimini, rejim biçimini ve yaşam stilini değiştirmiş yeni bir ülke ile ülkeler yarışında yerimizi aldık.

21. yüzyıla kadar, ülkemizde taşlar yerine oturtulmadı(!) ve son olan olaylarla; ülkemiz ve bu vatanın evlatları; rejim kavgaları adı altında yeni kavgalara, yeni sürtüşmelere ve zaman kayıplarına sürükleniyor. Biz bunlarla uğraştırılıp, zamanımız çarçur edilirken, ülkemizin dışında yeni bir devrim yaşanıyor. IT Devrimi Endüstri devrimini tamamlamış toplumlar, daha iyi olabilmenin arayışları içinde iken farkında olmadan, belki de kendilerinden de büyük, yeni bir dev ortaya çıkardılar. IT (information technology = Bilişim Teknolojisi). Bu devrimin şartları da, kendisi gibi farklı. Endüstri devriminde mühendislik ve insan gücü birleşimi bir sonuç ortaya konurken, artık konuşulan konu “Beyin Gücü“. Gelişen insanoğlu, makineler sayesinde yakaladıkları verimliliği, bilişim teknolojisi sayesinde bir üst noktaya taşımaya çalışıyorlar. Bu devrimin kendisi de, kuralları da, gerektirdikleri de yeni ve bu yeni oyun herkes için yeni. Bir nevi, bizim gibi Endüstri devrimini yakalayamamış ülkelere ikinci bir şans vadedildi…

Biz maalesef bu oyunda şu ana kadar aktif rol almadık, alamadık. Eğitim sistemimizin çarpıklığı ve bunun doğruduğu sonuçlar ile ortaya çıkan durum tek kelimeyle ifade edilebilir, girişimsizlik (girimcilik eksikliği). Girişimcilik, şu anda dünya arenasında görülen bütün devlerin çıkış noktası. IT devi olarak görülen microsoft’un kurucusu Bill Gates popüler ve ülkemizde bilinen bir kişi olduğu için örnek verilebecek kişilerden birisi. Yukarıda ifade ettiğim gibi; ülkemiz, endüstri devrimini gerçekleştirememiş olabilir fakat IT devrimi halen sürüyor ve ihtiyaçlar devam ettikçe bu süreç devam edecek. Bizim, ülke olarak bu devrimde alacağımız rol bana göre Yazılım dır. Yazılım alanı, kurulum aşamasında koca koca iş makinaları, araçlar v.s. gibi şeyler alınacak, büyük yatırımlar gerektirecek birşey değil, sadece insan gücü ve bilgisayara dayalı bir endüstri. Ülkemizin top yekün bu rolü yerine getirmesi ilk bakışta çok zor gözüküyor olabilir. Ama Hindistan örneği, Amerikaya gelen herkes için çarpıcı, iç geçirtici bazen de kıskandırıcı bir örnek.

Hindistan, İran-Amerika gerginliği sonrasında, ABD’nin menfaatleri değerlendirildiği için yeni yeni dost ülke gibi değerlendiriliyor ama bundan evvel vatandaşlarının ABD’ye girişi, ABD’de çalışması yönünden yasaklı ülkeler arasında gösteriliyordu. ABD’ye hayatları pahasına gönderdikleri gençleri sayesinde, Amerika’dan büyük paraları ülkelerine aktarıyorlar. Birçok kez arkadaşlarıma anlattığım gibi, Hindistanlılar buraya akın akın geliyor. Bütün okulların mühendislik bölümlerinde okuyan master ve doktora öğrencilerinin %80’i veya fazlası Hindistanlı. Aileleri çok fakir olmasına rağmen, çocuklarının ABD’ye gelmesi için devletten 15.000$ civarında kredi alıyorlar. Bu para Hindistanda, Türkiye’de ifade ettiğinden daha fazla yekün ifade ediyor, ama bunu göze alıyorlar. Çocukları buraya geldiği zaman, fakirliğin verdiği azimle çok sıkı çalışıyorlar ve diğer hintlilerle bütün sınav ve ödevlerde iş birliği yapıyorlar ve en iyi skorları elde ediyorlar. 2 dönemlik paraları, ülkelerinden getirdikleri para ile karşılandıktan sonra ABD’de staj bakmaya başlıyorlar. Master ve doktora seviyesinde oldukları için, aldıkları maaşlar, firmaların çalışanlarına verdikleri normal miktarlar seviyesinde oluyor. Burada kazandıkları para ile okullarının kalan parasını bitiriyorlar ve okul bitiminde daha iyi bir işe geçiyorlar. Anlatmak istediğim mevzu bu değil fakat anlatmaya devam edeceğim, Hindistanın şu anki durumunu ifade etmek için bu ayrıntılardan bahsetmem gerekiyordu.

Amerika’da 7/24 destek hizmeti veren firmaların %99’u Hindistan ile çalışıyor. Gündüz saatlerinde amerikalı iş yerine geliyor ve görevini yerine getiriyor. Gün bitiminde, Hindistan- Amerika arasında çekilen ve çoğunluğu Hindistan tarafından desteklenen hızlı veri aktarım kabloları sayesinden, bu tür firmaların bütün destek çağrıları VoIP üzerinden Hindistana yönlendiriliyor. Amerika’dan siz bankanızı yada ürün aldığınız firmanızın destek telefonunu aradığınız zaman karşınızda Hintli aksanı ile konuşan, Hindistanda yaşayan vatandaş çıkıyor.
Burada

  • Hindistandan ABD’ye gelen kişilerin öğrencilikleri esnasında Amerikayı çok iyi çözmeleri, markette çalışan sayısal çoğunluklarının olması ve kilit noktalara Hintlilierin yerleşmesi
  • Hindistandaki nüfusun ingilizce bilmesi

büyük önem taşıyor. Amerikan firmasında yükselip kilit noktalarda yer tutan hintliler, iş gereksinimi olduğu zaman, Hindistanı hiç unutmuyor. Ayrıca Hindistandan devamlı yeni mallar ve eleman getirmek için çabalıyorla.

7/24 destek plazalarının haricinde, burada firma kuran hintliler sayesinde, ABD-Hindistan arasında yazılım projeleri geliştirilmesi gerçeği size de sanırım hiç yabancı değildir. Burada kurdukları firmada, gündüz yerleştirdikleri hintliler bütün gün çalışıp yazılım geliştirmeyi sağladıktan sonra, üzerinde çalışan datalar Hindistana aktarılıyor ve orada yeni başlayan hayat ile ayrı bir takım kalan işi yapmaya devam ediyor.

Bütün olarak, çok uzun olduğu için yarın diğer bir posta altında, “Türkiye olarak biz ne yapabiliriz” ‘i yazacağım.

Kablosuz Ağ Ölçüm

Kablosuz ağlar ve kablosuz ağ mühendisliği (wireless engineer) şu anda ülkemizde çok yakın olarak takip edilen kavramlar olmasa da, ABD’de ve Avrupa’da çok yaygın olarak kullanılıyor. Bu alanda çalışan mühendisler kısaca ifade etmek gerekirse; büyük kapsamlı firmalar için uygulanabilir ve güvenilir çözümler sunmak ile sorumlular. Büyük kapsamlı firmalardan kasıt, bir üniversiteden, askeriyeye, 4-5 kat iş merkezlerinden, alışveriş merkezlerine kadar bir bütünü ele alan bir mozaikten bahsediyoruz. Bu tür büyük çaplı çözümler üretebilmek için çok yönlü ölçümler yapacak ve sonuçlarında hassaslık oranı yüksek olan araçlar kullanmak kaçınılmaz.

Takip ettiğim e-mail gruplarında bu konu ile ilgili soru soruldu ve cevabında aşağıda resmini koyduğum Yellow Jacket adlı wireless (kablosuz ağ) ölçüm ürünü önerildi, ben de özelliklerine ve tavsiyeleri okuyunca burada bahsetmek istedim. Ürünün ölçebildiği değerler tanıtım pdf’inde şu şekilde sıralanıyor:

  • MAC
  • SSID
  • PER
  • Total Channel Power
  • Multipath
  • Narrowband RSSI
  • WEP Detection
  • Survey Sweep
  • Signol-to-Noise Ratio (SNR)
  • Antenna Alignment
  • Channel Frequency Response

mac,ssid, per, total channel power, multipath, narrowband rssi, wep detection, survey sweep, signal to noise ratio, snr, antenna alignment, channel frequency response

css.php