İçeriğe atla

Ölüm İyiliği

Herşey doğru dürüst giderken ağzını hayıra aç, niye ölümden bahsediyorsun v.s. diyenler olacaktır. Ama literatürde isim bile almış, ölüm iyiliği konusu bence farklı boyutları olan ilginç bir konu. Ben de bugün youtube izlediğim bir konuşmaya kadar bu kavramdan haberdar değildim. Onk. Dr. Haluk Nurbaki’nin “İnsan Bilinmezi”adlı eserinden alıntı yapılmış bir yazıyı çok düşündürücü ve hatırlatıcı olduğu için buraya eklemeye karar verdim.

Pek çok hastanın ölümüne yakın anda birden iyileştiği görülür. Bu olay o kadar sık görülür ki, olaya özel bir isim verilmiş, “ölüm iyiliği” denilmiştir.

Hele ben bir kanser uzmanı olarak, bu ölüm iyiliğini çok net olarak görmüşümdür. Dayanılmaz ağrıların pençesinde kıvranan ve tıbbi açıdan aciz kaldığım birçok hastanın, son anlarını en ufak sizi duymadan kapattıklarını tesbit etmişimdir.

Akciğerleri metastazla dolmuş, nefes alma imkanı kalmamış nice hastalarımın oksijen altında bile nefes darlığından kıvranırken, son anlarını akıl almaz şekilde normal teneffüsle kapattıklarını çok görmüşümdür. Bu mucizevi ölüm iyilikleri, isim ve hasta yakınlarının kayıtları ile dosyamda mevcuttur.

Peki ölüm iyiliği nedir? Eğer insan maddeden ibaret olsa idi: Ölüm yaklaştıkça artan fizopatolojik olaylar, ızdırabı, nefes darlığını artırmalı, insan ölürken artan bir acının pençesinde son bulmalıydı. Halbuki olaylar tam tersini doğruluyor. Yani kötü giden çark son anda düzeliyor, sanki manadan özel, kısa bir mutlu hayat veriyor. Bu olay, ruhun insan makinasmdaki sonsuz gücünü gözler önüne seriyor.

Gerçekte ölüm, tıpkı doğum gibi bir intikaldir. Bu sırrı bize bildirmek için Allah ölüm iyiliğini yaşatır.

Ölüm iyiliği nasıl doğuyor? Önce söylediğimiz gibi, ruh insan kordinatlarmda tüm hücreleri, etkisi altında bir canlılık sırrı içinde sarmıştır. Hasta ve ölümü mukadder kişide bu tasarruf bitmeden aniden şiddetlenir (ölüm iyiliği) sonra ruh insan koordinatlarını terk eder.

Şimdi ölüm anındaki bir harika tesbiti hatırlatacağım.

Ölüm anında, ölüm iyiliği dışında, mesela nefes darlığı ve ağrı çekmeyeceklerde de bilinçde bir berraklaşma olur. Hafıza, tüm uzak kartlarını bir bir açar. Yeni bir dünyanın eşiğinde hayatın sanki bir panaroması sergilenir. Bilinç en seçkin sözlerini verir, son nefeslerde.

Eğer ölüm insanın sonu olsaydı, biten madde olayından ibaret olsaydı tam tersi olacaktı. Yok olmaya yaklaşan beyin, fonksiyonunu yitirecek; bilinç yavaş yavaş, perdelene perdelene ölüm gelecekti.

Bu, gerçekte ruhun varlığını ve ölümün son değil, bir değişme olduğunu ispatlar. Daha önemlisi, ölüme yakın anda insanın gerçeklere daha yakın olma hikmetidir. Ölüme yakın anda çoğunun yanılgılardan döndüğü, hatta yakınlarına geleceğe dair gerçeklerden söz ettiği çok görülmüştür.

Ölüm konusunda tıp biliminin çözemediği mesele, ölüm nedenini bozan biyolojik kurallarla ters düşmesidir. Yani bazen, mutlaka ölüm meydana getirmesi gereken biyolojik olaylar, bir türlü ölüm meydana getiremiyor. Kanser metastazlarında bu durum çok müşahade edilir. Bu da, ölümü meydana getiren asıl olayın, ruhun insan kordinatlarını terk etmesi demek olduğunu doğrular.

Ölüm İyiliği” üzerine 3 yorum

  1. harun der ki:

    çok ilginç ruhun bedenden çıkkmasına az kala olan bişi
    arastırılmalı bence

  2. Arzu der ki:

    Selamlar,
    Kimbilir dünyadaki son nefeslerin rahat alınması, yeni ve tasasız bir doğumun müjdesidir belki de.

  3. Heartsmagic der ki:

    Daha önceleri de duyduğum bu hadisenin literatürde bir isminin olduğunu bilmiyordum açıkçası. Ancak gerek büyüklerden gerekse eş dosttan dinlediğim kadarıyla bu hadisenin sayısı yadsınamayacak kadar fazla. Herkeste olur mu bilemiyorum ancak yukarıdaki yapılan tespit (olayı çok sık yaşayan birisinin aktarımıyla) son derece güzel ve yerinde olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

css.php