İçeriğe atla

Mortgage krizinin etkisi katlanarak artıyor…

Bundan yedi ay önce yani 2007’nin ağustos ayında Amerika’da bir kriz patlak vermişti. Müsaadenizle bir hatırlayalım ne olmuştu da kriz çıkmıştı. Bankalar tarafından bundan birkaç yıl önce mortgage kredileri verilmekteydi ve bu kredilerin büyük kısmı değişken faizli kredi yani subprime mortgage kredisiydi. Daha sonra bankalarda bu alacaklarını teminat göstererek bir fon oluşturup satmaktaydı. Bir yatırım aracının faizi yüksek ise riski de yüksek demektir. Türkiye’de Varlığa Dayalı Menkul Kıymetâ€? olarak bilinen bir yatırım aracına benzeyen Hedge Fonâ€?lar şeklinde bankalar ellerindeki bu alacak senetlerini satmaktaydılar. Yatırım şirketleri de getirisinin yüksek olması nedeniyle bu fonlardan satın aldı. Az önce belirttiğimiz yüksek risk meydana geldi. Ne oldu? Bankaların alacaklarını teminat göstererek sattıkları bu senetler geri ödenmedi kredi alan kişiler tarafından. Böyle bir durumda hedge fonlar tamamen güvensiz konuma geldi ve fiyatları düştü. Yatırım şirketlerindeki fonlar yatırdıkları anaparayı karşılayamaz duruma geldi. Bankalar alacaklarını temin edemedikleri için likitide sıkıntısına girdiler. Yatırım şirketlerinin ellerindeki fonların değeri de çok fazla düştüğü için onlar da büyük zararlara uğradılar. Tüm bu olumsuz gelişmeler borsaya yansıdı. Borsada büyük düşüşler meydana geldi. Amerika’daki bu durum tüm ülke borsalarını korkuttu ve büyük miktarda satışlar meydana geldi.

Bu durum evet çok kötüydü ama o zaman kimse bilmiyordu boyutunu. Çünkü herkes kendi kayıplarıyla uğraşmaktaydı ve kimse başkasının durumuna bakamıyordu. Ortalık duruldu ve krizin maliyeti açıklanmaya başladı yavaş yavaş. Bu dalgalanmanın dünyaya maliyeti 100 milyar $’ı geçti. Rakam oldukça ürkütücüydü. Fakat her şey bitmiş miydi? Maalesef hayır, bu durum sadece başlangıçtı. Çünkü piyasalardaki likitide sorunu çözülmüş değildi. FED henüz müdahalede bulunmamıştı ve bir durum analizi yapmaktaydı. İkinci bir şok dalga Amerika dışındaki ülkelerden geldi. Avrupa ve Asya borsaları büyük düşüş yaşadı. Piyasalar ikinci bir kez dibi gördü. Büyük baskıların da sayesinde FED piyasalara müdahale ederek reeskont faiz oranında 50 puanlık bir indirime gitti. Bu hasta bir insanın hastalığını geçiren asıl ilaç değil de sadece ağrılarını kesebilecek bir tür ağrı kesiciydi. Bu iki günlük dalgalanmanın İMKB ‘ye maliyeti 49.881 puandan 44.730 puana toplamda %10’luk bir düşüş oldu. FED ‘in müdahalesinden sonra %4,13 ‘lük bir artış meydana geldi. Dalgalanmanın şiddeti artık azalmıştı. Piyasalar toparlanmaya başladı o günden sonra.

Ve gelelim bugünümüze…

Yukarıda ağustostaki dalgalanmaya ve etkilerine değindim çünkü bugünkü dalgalanmayı anlamak için önceki dalgalanmayı çok iyi bilmemiz gerek. 14 Mart’ta İMKB endeksi 42.486 puanla, % 1,2 ‘lik bir artışla kapandı. Ağustostaki mortgage krizinden en büyük yarayı alan ve hatta CEO’sunu işinden eden Bear Stearns yatırım şirketiydi. Tam 3 milyar $ zarar uğramıştı. Sürekli bir yerlerden kredi bularak açıklarını kapatmaya çalışıyordu ve artık dayanamadı ve satıldı. Bear Stearns şirketi satılmak istemiyordu ve karşı çıkıyordu. Fakat FED’ in de baskısıyla JP Morgan’a sadece 240 milyon dolara satıldı. Şirketin bir hafta önceki değeri 3,6 milyar $’dı ve sadece merkez binasının yaklaşık değeri 1 milyar $ civarındaydı. Fakat 240 milyon dolara satılmak zorunda kaldı diyelim. Çünkü FED baskı yaptı. Hisselerini JP Morgan’a devretmemesi halinde kendisine finansal yardım yapılmayacağını bildirdi. Mecburen JP Morgan’a devredildi. FED hemen o gün 25 puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirse de piyasalarda bu haberin duyulması önceki mortgage krizinden çok daha büyük bir etki yarattı. Çünkü bir şirketin zararı söz konusu değil direk batması söz konusu. Tüm dünya borsaları en büyük düşüşlerini yaşadı. Tabi ki bundan Türkiye de payını aldı ve 42.486 puandan 39.258’e %7,6’lık bir düşüş yaşadı. Bu denli büyük bir şirketin batması diğer şirketleri de tetikleyecek mi sorusu sorulmaya başlandı piyasalarda. Gözler diğer zarar eden şirketlere çevrildi. İlk batması beklenen şirket Lehman Brothers şirketiydi ve hemen o günlerde durum raporu açıklayacaktı. Açıklanan rakam beklentilerin altındaydı ve piyasaları olumlu etkiledi.

Fakat en büyük değişim FED kararlarında oldu. Bilindiği gibi Merkez Bankaları sadece bankalara kredi verir. En son ekonominin kilometre taşlarından birisi olarak kabul edilen 1929 Ekonomik Buhran’ı gerçekleştiğinde FED yatırım şirketlerine kredi vermişti ve aynısı oldu. Bear Stearns şirketini satın alan JP Morgan’a finansal destek yapacağını açıkladı. FED’in faiz indirimi yapması kaçınılmazdı. Piyasaların büyük bölümü 100 puanlık bir indirim beklerken FED 75 puan indirmeyi tercih etti. Piyasalar hem Lehman Brothers’ın beklenenden az zarar etmesi hem de FED’in faiz indirimi karşısında yükselişte kapandı. İMKB bu gelişmelere 39.258 puandan 40.720 puana çıkarak %3,72’lik bir artışla tepki verdi.

Hepinizin bildiği gibi AKP’ye bir kapatma davası açıldı ve bu habere piyasalar pek tepki vermedi. Hemen ertesi iş günü Amerika’da yaşanan bu gelişmelerden sonra AKP’nin kapatma davasının önemi daha da arttı. Ülkemize yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılar ekonomimizdeki istikrara bakarak geliyorlar. Ekonomide istikrar demek, yarın ne olacağının bazı sapmalarla tahmin edilebileceği demektir. AKP’ye açılan bir kapatma davası sonrasında ne olur? Bu haber yabancı yatırımcıyı oldukça rahatsız etti. Eskiden olduğu kadar olmasa da ekonomimiz hala kırılgan. Yabancı yatırımcının korkusu AKP’nin kapatılmasıdır. Takip ettiyseniz yabancıların hiçbiri AKP’nin kapatma davasını desteklemedi. Tam tersine karşı çıktılar. Çünkü vatandaşları bu ülkeye yatırımlarda bulunmuş vaziyetteler. Bu kazandıkları paralar döviz olarak ülkelerine girmekte. Bu da onlar için büyük kazanç demektir. AKP’nin kapatılması demek Türkiye’yi kaos bekliyor demektir. İstikrarın bozulması, yarının ne olacağının bilinmemesi demektir. Böyle bir durumda da piyasalar alt üst olur ve herkes zarar eder. Bu da yabancı yatırımcının kazanç kapısının kapanması, ülkesine döviz girişinin olmaması demektir.

Peki AKP’nin kapatma davasının piyasalardaki etkisi ne ölçüdeydi? Eğer Amerika’daki bu gelişmeler olmasaydı bu dava çok ciddi değişimlere yol açmazdı. Fakat dış piyasalarda yaşanan bu gelişmelerden sonra yabancı yatırımcı davaya daha çok önem verdi. Global dalgalanmanın boyutunun Türkiye’de bu davanın da etkisiyle daha ciddi olacağını düşündü. Bu yüzden dış borsalar genelde % 3 ila 5 arasında düşüş kaydederken İMKB %7,6’lık bir düşüş yaşadı. Yani bazı kişilerin söylediği gibi AKP’nin kapatma davası piyasaları alt üst ettiâ€? gibi bir şey yok. Zaten dış piyasalarda olan olmuştu. AKP’nin kapatma davası sadece tuz biber oldu. Bu dava olmasaydı hemen hemen %6’lık bir düşüş kaydedecektik her halükarda.

AKP kapanırsa seçim var demektir. Seçim demek başlı başına bir ülke için büyük maliyet ve büyük zahmet. İstikrarın bozulması zaten en büyük sorun.
Allah sonumuzu hayır etsin…

Adem TAŞDAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

css.php