İçeriğe atla

Hadi Bakalım Asker

Hadi bakalım, yürüttürün tankları… Yeniden çalsın 28 şubat marşları, ülke 10 yıl gerilesin, yılbaşı maytapları yansın, saatleri geri alıyoruz… Newyork Times genelkurmayın muhtıra gibi (milliyet böyle tabir ediyor) açıklamasını dünyaya şöyle duyuruyor:
Devlet başkanı (president – cumhurbaşkanı) seçimlerinden rahatsız olan asker, yönetime el koymakla (darbe) tehdit ediyor.
Her 10 yılda bir kutladığımız ‘asker yönetime el koyar’ bayramının kutlamalarına hoş geldiniz. 5.sini düzenlediğimiz geleneksel darbe etkinliklerimizin bu seneki nedeni cumhurbaşkanlığı!… Rejim halkın mı yoksa rejim rejimi isteyenlerin diktesi mi, bilinmez ama tam senesindeyiz. Darbe ihtiyacımız depreşti yine… 2 yıl önce darbe arayışı içinde olanların aradığını ama bunu sonuçlandıramadıklarını dile getiren noktalı dergiler kapatıldı. Meğerse bu seneki kutlamaları 2 yıl öne alıp eğlencelerin tadını kaçırmaya çalışanlar varmış. Cık cık cık, ayıp ettiniz darbe yapacaklar sırasına geçip sıranızı bekleyin.
Milliyet gazetesinin haber sayfalarına yorum bırakmak niyetiyle yazıp sansüre uğrayan bir vatandaş ne güzel söylemiş:
Asker, 20 yıldır kan ağlatan terörü bitirdiği için can sıkıntısından artık siyasete karışarak ülke yönetiyor. Siyasette olan herşey askeri ilgilendiriyor çünkü siyasette olan herşey rejimi tehdit ediyor.

Ne rejimmiş be yaw!.. Bizim mahalledeki bütün yengeler bıraktı rejimi, asker hala rejim yapmaya devam ediyor. Herşeyin laiklikle ilişkilendirildiği, yere tükürseniz ‘laikliğe hakaret’ suçundan hapise atılacağınız bir ülkenin evlatlarının dedelerinin, 90 yıl önce canlarını dişlerine takıp tek bir yürek olarak kurtuluş savaşı verdiklerine inanabiliyor musunuz? Laikçiler, dinciler, solcular, sağcılar, ülkücüler, türkücüler, arabeskciler, popçular: 70 parçaya ayrılmış tam 70 milyon insan. Tam yutmalık lokma, ağızdaki lipazla 70 parçaya ayrılmış ülkeyi sindirmek için midedeki hidro klorik aside gerek var mı? Dış güçlerin bombalayıp savaş gücüyle parçalara ayırmaya değil, aramızı daha da bozup kavgayı şenlendirmeye meyilleri var.

Unutmadan, İstanbulun bir yerlerinde yeni bir cumhuriyet mitingi varmış. Türkselde çalışan adını hayatımda duymadığım vatansever bir hanımefendi benim emailime en spaminden miting davetiyesini gönderme nezaketinde bulunmuş. Açın gümrükleri, Amerikadan ilk uçakla ‘cumhuriyetin kelime manasını bile bilmeyenlerin oluşturacağı bu topluluğa’ katılmaya geliyorum. Bakınız türk dil kurumu ne demiş cumhuriyet için:
Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi.

Cumhuriyet mitingi adı altında yapılan boy gösterisinin bu kelimeyle uzaktan yakından alakası var mı? Yok. Yakınlık arayan var mı? O da yok, kim takar burası ‘made in Turkey’ burdan çıkış yok. Bu mitingi düzenleyenler ne talep edermiş? Cumhuriyet. Türkiye’de cumhuriyetin işleyişinin önünde en büyük tehlike kim? Zor bir soru, çalıştırın saksıyı.

Mersinden Ankara’daki Cumhuriyet mitingine giden bir arkadaşımdan, Cumhuriyet mitinginin organizatörleriyle organik bağı olan CHP’nin gençlik kollarıyla ilgili anlattıklarını dinledim. ‘Şu karıya bak hiç pas vermiyo’, ‘ankaraya gezi varmış diye otobüse binip yanlış otobüse bindiğini ankaraya gelince anlayan üniversite öğrencileri’ daha neler neler maydonuzlu partiler. Tabi miting meydanında, Türkiye Cumhuriyeti başbakanına; ampül tayyip denmedi. Gazeteler yazmadı ya, bunların hiçbirisi orada olmadı, vatansever 100.000 ler hiçbir siyasi harekete bağlı olmadan, vatanseverliklerini sergilediler ve döndüler evlerine. Külahıma anlatın siz onu.

Bu yazdıklarım, okuyanların ön yargı birikmiş beyin damarlarında açılma etkisi yapacak mı? %1 ihtimal ama insan başka kıtada olsa bile, ülkesinde oynanan saçmalıklardan rahatsız oluyor, üzülüyor böyle dışa vurmak istiyor. Ufku genişleyemeyen ama lafa geldiği zaman kıtalar arasında köprüyüz diyip kendilerince ilkokuldaki gibi denizle gökyüzünü birleştiren ufuk çizgisi ressamları ile bu ülke daha yerinde çok sayar.

Çok konuştuk açın yolları şimdi sıra tankların… Benim verdiğim vergilerle alınanlar var ya onlar işte… Ama şoförünü tercih etme hakkım yok çünkü burası bir Cumhuriyet…

Not: Türkiye’nin bu karanlık ve puslu vadisinde yaşananları anlattığım bu yazıdaki bütün kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür. (Kurtlar Vadisi Pusu)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

css.php