İçeriğe atla

CHP ve Cumhurbaşkanlığı seçimi..

Geçen gün otobüsle bir yere gidiyordum.Trafik oldukça sıkışıktı.Acemi şoförler vardı trafikte.Durulmayacak yerde pat diye duruyorlardı.Dönülmeyecek yerlerden dönüp önümüze çıkıyorlardı.Şoförümüzde mecburen ani fren yapıp duruyordu.İçinde biz de çalkalanıp durduk buna bağlı olarak.Bu bir süre böyle devam ederken yolculardan birinden bir ses yükseldi Yeter be kardeşim.Biraz düzgün sür şunu.Mahvolduk burada.Bir sağa bir sola çarpıp durduk..Şoförden yanıt geldi Napalım kardeşim çarpalım mı önümüzdekilere? Onlar aniden duruyorlar biz de durmak zorunda kalıyoruz.Çok biliyorsan gel sen sür de görelim o zaman şeklinde.Şoföre hak vermemek elde değil.Trafiğin hali ortada.Acemiler de belli zaten.Ne yapsın yani adam çarpsın mı? Çalkalanıyoruz ama kimsenin suçu değil bu.Sonuçta ineceğimiz yere sağ salim indik ve kimseye de bir şey olmadı.Herkes ineceği yer de indi.Hatta o itiraz eden vatandaş bile..

Bu manzarayı gözünüzde canlandırın.Şoför Erdoğan, trafik sorunu olarak ekonomi, aniden önümüze çıkanlar dış piyasalardaki sorunlar, yolcular halk, itiraz eden de muhalefet partisi lideri Baykal.

Erdoğan’a %34 ile şoförlük koltuğuna tek başına, muavini olmadan oturttuk.Baykal sadece yolcu olarak kaldı bizim gibi.Erdoğan yolda giderken onun kontrolü dışında yabancı plakalı araçların sıkıştırmasına yada üzerine doğru hamleleri arasında kaldı.Mecburen çarpmamak için aniden kırdı direksiyonu.İçindede biz, bir sağa savrulduk bir sola savrulduk.Normale döndük sonra.Aniden bir yabancı plakalı araba daha çıktı.Bazen de Türk plakalı araçlar çıktı.Çarpmamak için sürekli ani manevra yaptık.Savrularak gittik öyle yada böyle.Baykal’a güvenip ve şoförlük vermemiştik.Baykal da sürekli Bu ne biçim bir sürüş böyle bir sağa bir sola.Yeter ama.Bak herkes şikayetçi senin şoförlüğünden diyerek sürekli laf attı.Şoför de artık dayanamadı Tamam kardeşim..Hadi oylama yapalım..Eğer yolcular seni şoför yaparlarsa, buyur gel sen otur. dedi.Oylama yaptık %47’miz şoför Erdoğan olsun dedik.Şoför seçerken ki oydan daha da çok oy verdik.Şoför yine Erdoğan, yolcu yine biziz.Baykal’ın oturduğu koltuk değişmedi.Yine aynı yerinde yine aynı şeyleri söylemeye devam ediyor.Erdoğan otobüsü sürerken Baykal muhalefeti yetmedi bir de yanına Bahçeli’yi verdik.Kısa bir duraklamadan sonra yolumuza devam ediyoruz şimdi…Kendimce o gün yaşadığımı günümüze uyarladım… Bu uyarlamadan sonra asıl yazıma başlayayım…

Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci içindeyiz.Gül’ün cumhurbaşkanlığına kesin gözüyle bakılıyor.Kısaca önceki seçim sürecini bir ele alalım.

Geçen seçim sürecinden önce halk yollara dökülmüştü, Erdoğan ‘a hayır diyerek.Erdoğan Gül’ü aday gösterdi.Aynı halk tekrar döküldü meydanlara.Pankartlar aynıydı sadece Erdoğan yerine Gül yazılıydı.Bu adaylığa CHP en çok tepkiyi veren taraf oldu.Seçim için meclise girmedi.Anayasa hukukçusu olan ve dersimizde bu konuyu işleyen hocamın bile eleştirdiği 367 barajını koydular.AKP hükümetinden önce hiçbir hükümete uygulanmamış bir uygulama başlatıldı.Hocamın yorumu Anayasa Mahkemesi asla siyaset yapamaması gereken mercii iken bugünlerde CHP’den daha iyi siyaset yapıyor. şeklinde oldu.Özal cumhurbaşkanı seçilirken mecliste 250 civarında milletvekili vardı ve yaklaşık 170 oyla seçildi.Bu seçimde ise mecliste 365 milletvekili varken seçim yapılamadı.Ne kadar adil oldu bu tartışılır… Hem de günlerce..

Genel seçim süreci başladı daha sonra.Baykal meydanlara dökülen halkın desteği ile kendinden emin.O halkla yapılan röportajları izlemiştim o ara.Habercinin sorusu hepsine aynıydı. Burada olma sebebiniz nedir? .Bazıları Cumhuriyeti korumak için dedi, bazıları ise Arkadaşım çağırdı, eğlenceli olur diye geldi , Yürüyüş yapıyorum.Stres atıyorum kalabalık içersinde şeklinde cevap verdi.Baykal işte bu yürüyüşe çıkan kalabalığa güvendi.MHP terörü kendine silah seçti.Şehitlerin üzerinden propaganda yaptı.Sonuçlar ortada.AKP %46, CHP %20, MHP %14 oy aldı.Sanırım yollara dökülen onca milletten başka kimse CHP’ye vermemiş.Halk AKP’nin neler yaptığını gördü, yaşadı.Cumhurbaşkanlığı sürecini izledi.Adayının kim olduğunu da biliyor.Buna rağmen neredeyse her iki kişiden birisi AKP dedi.Sıra geldi tekrar cumhurbaşkanlığı seçimlerine.AKP tekrar Gül’ü aday gösterdi..

Bugün izlediğim haber programında mecliste temsil edilen 4 partinin temsilcileri konuşuyordu.MHP temsilcisi daha önce açıkladıkları düşüncelerinin arkasında durdu ve benim takdirimi kazandı.Tekrar seçime gidilmesini, AKP’nin büyük oy çoğunluyla seçilmesi halinde gösterecekleri adaya kimsenin ses çıkaramayacağını söylemişlerdi ve arkasında durdular.CHP yine her zamanki gibi meclise girmeyeceğiz mesajı verdi.Eleştirim CHP’yedir.

Ben halkım.TBMM’de beni temsil ediyorsun.Ben sana beni temsil et diye oy veriyorum.Ama sen meclise girip beni temsil etmiyorsun.Halktan oy aldıysan bu sorumluluğu üstlenmişsin demektir.Bir devlet memurunun önemli bir toplantısı olduğu bir gün keyfine göre işe gitmediğini bir düşünsenize.Kim bilir neler olur.Ama CHP bulunması gerekirken orada bulunmuyorsa onlara iyi niyetli bakamam ben açıkçası.Girersin meclise hayır mı diyeceksin buyur de.Hayır oyu kullan.

Bir uzlaşmadan bahsedip durdular.AKP adaylık için uzlaşabilirdi tabiî ki.Ama halk %47’lik bir oranla tek başına iktidar yapmışsa bu partiyi, cumhurbaşkanı adayını açıklarken de kimseden görüş almasına gerek yok demektir.Başkasına danışır yada danışmaz.CHP olarak %20’lik oy almışsın ve bir azınlıksın mecliste.Söz hakkın %20’lik bir seviyededir.Gül’ü aday gösterdi AKP.Bu onun anayasal bir hakkıdır. Bu hak CHP’ye de verilmiş bir haktır.Sadece AKP’nin değildir bu hak.AKP nasıl bir aday gösterebiliyor ise CHP olarak sen de bir aday göster.Sen de destek arayışlarına gir.Herkesin adayı seçime girsin ve oylama yapılsın.Kimin adayı daha çok oy alırsa o cumhurbaşkanı olsun.Demokrasi dediğimiz bu değil midir? Yoksa ben mi yanlış biliyorum.Dayatma deniliyor sürekli.Dayatma zorlamadır, diktatörlüktür.Bizim rejimimiz cumhuriyet.Demokratik bir şekilde oylama yaptık ve oy kullandık.AKP’ye bu kadar oy verildiyse eğer, demek ki bu kadar onu destekleyen insan var.

Demokrasiden bahsedenler demokrasiye karşı çıkmasınlar.Her şey demokratik işliyor bence bu süreçte.Anayasa çerçevesinden dışarı çıkılmıyor.Zaten buna yasalar da müsaade etmez.Peki her şey yasalar çerçevesindeyken, AKP %47’lik oy oranı alıp tek başına 3. turda cumhurbaşkanını seçebiliyor iken, bu hakkını neden kullanmasın?

CHP olarak %20’lik söz hakkınla itirazını yap ama karşılığında %47’lik bir cevap duyduğunda sanırım itirazın reddedilir bu demokratik çerçevede.

İtirazınız mı var? O zaman sizin demokrasiye itirazınız var demektir…

Adem TAŞDAN

 

CHP ve Cumhurbaşkanlığı seçimi..” üzerine 2 yorum

  1. Adem Taşdan der ki:

    CHP cumhuriyeti ve laikliği kendine mal etmiş durumda.Sanki kendisinden başka cumhuriyeti koruyan, kollayan yok. Bir tek kendi iktidarı zamanında cumhuriyet rejimi olacak sanırım. CHP’nin laiklik anlayışı gerçekten dinsizlik boyutuna ulaştı neredeyse. Bismillah diyerek bir işe başlamak bile bunların yorumunda irticaya tekabül eder.

    Birşey farkettim ki Deniz Baykal %47’nin şokunu hala atmış değil sanırım üstünden. Artık pek konuşmak için televizyonda göremiyorum kendisini. Yerine sözcüsünü atamış olcak ki nereyi açsam karşıma o çıkıyor. Adamda konuşcak yüz kalmadı ki.O kadar ben de atıp tutsam değil televizyona, sokağa bile çıkamam 😀

    Sayın Baykal üzülmeyin.. Siz yine de başarılı oldunuz seçimlerde.%1’lik bir oy artışınız var ne de olsa. Bakın destekçileriniz artmış. Sandalye sayınız azalmış gerçi ama olsun olsun… 😀

    Haydi Abdullah Gül’dür bizi 😉

  2. Nezih der ki:

    Benimde yazmak istediğim bir konuya parmak basmışsın Adem kardeşim (teşekkür ediyorum).

    Seçimlerden önce de sonra da siyasette bir dayatma vardı zaten. Bu dayatma da Deniz Baykal’ın CHP’nin başından ayrılmak istememesinin dayatmasıdır. Bu ülkede bir diktatör varsa, o da Deniz Baykal’ın ta kendisidir. Kendisi en çok oy alan muhalefet partisi lideridir ve muhalefet kelimesinin sözlükteki karşılığı Baykal olarak değiştirilmelidir bana göre. Beşiktaş’lıların en büyük taraftar grubu vardır, ÇARŞI adında. Çarşı grubunun sloganı “ÇARŞI herşeye karşı!”dır ve bu slogan bence artık Baykal ile özdeşleşmiştir. BAYKAL Herşeye Karşı…

    Baykal’ın grubunu cumhurbaşkanlığı seçimlerinde meclise sokmak istememesinin bence en büyük sebebi, milletvekillerinden emin olmamasıdır. Kendiside bilmektedir ki, CHP grubu cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılırsa, hepsi red oyu kullanacağını kararlaştırmış olsada mutlaka Abdullah Gül’e oy veren CHP’liler olacaktır. Çünkü birçok CHP’li Baykal kadar acımasız ve düşüncesiz değildir. Cumhurbaşkanını seçtirmeyerek ülkede bir kaos yaratmayı ancak Baykal ve birkaç yandaşı isteyebilir. Çünkü onların tek düşünceleri koltuk sevdasıdır. Ülkenin durumunu, halkın isteğini sadece “Laiklik” ile ölçerler. CHP bayrağında 6 ok vardır fakat Baykal sadece bir ok ile savaşır. Okların simgelediği Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkelerini hep unuturlar. Laikliğide doğru dürüst anlamamıştır zaten kendisi. “Devletin halkına, din ve vicdan özgürlüğü sunduğunu ve buna devletin müdahale etmeyeceğini” nedense kimse dindar olmamalı şeklinde yorumlar. Baş piskopos tören kıyafeti ve boynunda haçıyla girer çıkar her yere ama türbanlı giremez! (Bunu en güzel tasvir eden karikatür)

    Deniz Baykal, CHP’nin seçimlerde aldığı %20’lik oy ile tüm Türkiye’yi yönetebileceğini düşünüyor heralde. AKP %47 oy alıyor ama hala azınlık. Çünkü AKP’liler CHP’liler gibi elit bir tabaka değil. Baykal’a göre bilgisiz cahil halktan ibaret AKP’nin oyları. Baykal bir gün meydanlara çıkıp %47’nin seçtiği bir parti kalan %53 için karar veremez diye bir demeçte bulunursan ben şahsen şaşırmayacağım.

    Allah’tan Deniz Baykal’a akıl fikir, CHP’ye düzgün bir başkan, Abdullah Gül’e başarılar, bizlerede güzel günler diliyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

css.php