İçeriğe atla

Orgeneral Büyükanıt vs Ferhat Sarıkaya

Levent Kırca’nın ‘Olacak O kadar’ programındaki haber bölümündeki gibi ‘Gün geçmesinki ülkemizde yeni birşeyler olmasın sayın seyirciler’ şeklinde bir başlangıç sanırım hem esprili hem de güzel olur. Gazeteler bu ara bas bas Orgeneral Büyükanıt hakkında nasıl dava açılır, böyle birşeye nasıl cesaret edilir diye haberler, yorumlar ve köşe yazılarıyla dolu. Tabi ne döndüğünü bilen bilmeyen herkes bişeyler söylediği için olayın iç yüzünü öğrenmek ve Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın nelere dayanarak bu davayı açtığını merak ediyordum. Hürriyet gazetesi savcının dava ile ilgili hazırladığı iddianamenin tam metnini yayınladı. İddianamenin bence en önemli bölümleri tanıkların ifadelerinin olduğu bölümlerdi. Kolay okunabilmesi için ben de sanıkların ifadelerini ayrı dosyalara koyup burada da bahsediyim diye düşündüm. Özellikle Mehmet Ali Altındağ’ın bahsettikleri çok çarpıcı. Tabi şu an için sadece onun ifadeleri var elde , adaletin yerini bulabilmesi için diğer tarafların da dinlenmesi gerekiyor. Yalnız kişisel olarak bişey eklemek istiyorum, Diyarbakır’dan Mehmet diye Marmara Tıpta okuyan bir arkadaşım vardı. Mehmet Ali Altındağ’ın ifadesinde bahsettiği para alma, gecenin bir vakti adam götürme olaylarının ailesinin başına birçok kez geldiğini anlattı. Amcasının ailesi önünde üst düzey bir asker tarafından tokatlandığını, nezarete atıldığını ve işkence gördüğünü anlattı. İnşallah bu işlerin iç yüzü ortaya çıkar kim haklı kim haksız anlaşılır.

1- Mehmet Ali Altındağ
2- Mehmet Salih Yıldız
3- Metin Tekce
4- Hursit Tekin
5- Esas Canan

Mehmet Ali Altındağ’ın ifadesinden bir kesit:
SORU – Bu 90 işadamının, Diyarbakır’da, sizin dışınızda hiç kimse bu Ali Kaya’dan davacı, şikâyetçi yahut bu gruptan şikâyetçi oldu mu olmadı mı?
CEVAP – Çok önemli bir soru. Millet o kadar korkutulmuş ki Beyim, bunları bir Azrail gibi; yani, aman, bir daha gözaltına alınmayayım, bir daha benim… Benim çocuğum niye gidiyor ona 7 milyar para veriyor; korkudan. Korkutuyorlar. Yani, hiç kimse, kendi canını kurtarma pahasına… Yani, zar zor kendini kurtarıyor. Kim, kimin haddine düşmüş, kimi şikâyet edebilir? Kimde bu yürek var? Mesela, bak, ben diyorum ki açıkyüreklilikle, bak, Kara Kuvvetleri Komutanı -gelsin, benim karşımda, bütün efkârı umumiyeye açık oturum yapalım, açık televizyonda konuşalım- suç işlemiştir ve kilit noktadadır bunlar. MİT Başkanı, o günkü MİT bölge Başkanı suç işlemiştir ve bu girişimleri o tertiplemiştir ve Ali’yi kullanmıştır ve jandarmayı kullanmıştır, jandarma istihbaratını kötü şekilde kullanmıştır. Bunlar suç işlemişlerdir. Yani, vatana ihanettir bunlar. Bakın, bu bilgisayara bakın, her şey açık. Bilgisayar diyorum, internete bakarsanız, her şey açıktadır. Yani, biz kimseye şey etmiyoruz. Ha. bununla beraber, arz edeyim, o zaman, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Fikret Demirtaş ve 2000’de bu paşa orada yoktu; yani, ben geldim ona söyledim “Paşam” dedim… Harekât Başkanıydı. Ben resmen geldim, benim oğlum daha rahmete gitmeden. Rahmetli Emİn’le beraber gittik, randevu istedik, bizi aldı içeriye. “Paşam, kolorduda ve sizin imzanıza; yani, sizin adınıza -bir kolordu komutanı adına diyor, imza ediyor- böyle bir sahte belge tanzim edilmiştir. Siz de farkındaydınız, niye böyle oldu Sayın Paşam” dedim. Aynı böyle güldü, sırıttı; dedi ki: “Mehmet Ali Bey, ne yapayım, memleket dolu iblisleşmiş. “Memlekette iblis çok” dedi, “iblisleşen insanlar, ben ne yapayım” dedi. Aynı bu cümle. Ben sonradan yazı da yazdım, “Sayın Paşamın iblisleri kimdir acaba” dedim. Cevap yok. “Ne yapalım, herkes iblisleşmiş” dedi.
SORU – PKK yapmadı; ama, PKK’nın kullandığı milisler yaptı diyorsunuz.
CEVAP – Tabiî… PKK’yı kullanan; yani, parayla kullanan militanlarını… Bu yakıldı. Her nedense, 1994’te, 1994’ün temmuz ayında burada Millî Savunma Bakanlığında Hava Kuvvetlerinin bir ihalesi yapılıyordu ve o ihaleyi benim çocuğum alıyor burada; yani, yüzde 18 kırımla Emin Altındağ’da kalıyor; 1994’te. Bütün dosyalar, şartnameler, her şey haiz olmakla beraber. Ondan sonra, sözleşme yapılırken derhal dosyayı noterden geri çektiriyorlar. Nedir, neyin nesidir? “Bu firma sakıncalıdır” diyor. Hani, siz sordunuz ya, “bu firma sakıncalıdır, bununla iş yapmayın…” Yahu, kardeşim, onbir seneden beri ben çalışıyorum; sakıncalıyım ne; benim devlet yayınlarım var. Benim oğlum beni çağırdı, ben gittim. Geldim, Millî Savunma İnşaat Emlak Daire Başkanı Mustafa Erbay Paşa var, onun yanına çıktım. Paşam, hayırdır dedim. “Vallahi, Mehmet Ali Bey, çok gizli bir rapor bize gelmiş.” Nereden gelmiş Sayın Paşam? “Vallahi, kaynağı Diyarbakır’dan gelmiş.” Nasıl, Diyarbakır’dan kimden gelmiş? “Diyarbakır Valiliği ve Asayiş Bölge Komutanlığından gelmiştir, sakıncalısınız. Siz bırakın, bu iş zaten gitti, artık buna bir bardak serin su için; ama, Türkiye’deki yapılmakta olan diğer işleriniz de iptal ediliyor” dedi. O kadar ki hain olduk; bir çırpıda hain olduk yani. “Ama, bana göre, benden sorarsanız, ben bir sınıfta öğretmensem, o sınıfta kaç tane çocuk varsa, notlarını hep ben veriyorsam, firma olarak ve Mehmet Ali Altındağ olarak sizin notlarınız bende 10, 10, 10, 10…” O adam hâlâ hayattadır; ama, nedense… Ben, hemen, çıktım; sağ olun… “Getir bana bir düzeltme kâğıdı, ben işi düzelteyim” dedi. Ben çıktım, geldim, burada Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan’dı. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’dı, İçişleri Bakanı da Nahit Menteşe idi. Ben şeyi aradım, dedim “Sayın Valim, siz 24 saat burada gazetemizi okuyorsunuz ve Diyarbakır’a ulusal basın gelmeyince bizim gazetemiz devlet yayını çıkmıştı. Nasıl oldu da biz hain olduk?” “Olamaz, nasıl olur” dedi. Dedim “efendim, böyle…” “Aç generali. Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarını aç, ara, söyle kendisine.” Aradı, benim yanımdaydı. “Vallahi, paşam, olamaz. Ben Diyarbakır’dan Ankara’ya sabahleyin geliyorum” dedi. Ve sabahleyin atladı geldi. Bakın, hayattadır Ünal Erkan, sorabilirsiniz. Geldi “Paşam, eğer Diyarbakır’da, o bölgede bu firma sakıncalıysa, ben kellemi veriyorum. O bölgede devlete en yakın ve en sadık insan bu firmadır ve bu ailedir. Siz nasıl…” dedi. “Vallahi, biz de biliyoruz; fakat, İçişleri Bakanlığından böyle bir rapor gelmiş, ne yapayım, biz yapamayız” dedi. Ünal Erkan Emniyet Genel Müdürünü aradı “Mehmet Bey, mesele böyle böyle” dedi. “Olamaz…” O da inanmadı. Bakın, o da inanmadı. Onun yanına gittim. Talimat verdi, dosyadan çıkardılar. Orada, Eşref Hatipoğlu İl Jandarma Alay Komutanıdır ve demin bahsettiğimiz o ailenin çok sadık ve yakın dostudur -Kaya’nın- ve İl Valisi, Vali Yardımcısı Yılmaz Aydoğan -o da Vali Yardımcısı- o aynı o dostluk içerisinde. Bunlar, Bölge Komutanlığının sahte bir istihbarat bilgisiyle hakkımızda böyle bir bilgi hazırlıyorlar. O bilgi dosyadadır. Şimdi, diyorlar ki: “Altındağ ailesi, Mehmet Ali Altındağ ve 4 tane kardeşi -benim 4 tane çocuğum var, benim her 4 çocuğumu da kardeşim yapıyorlar, kardeş yapıyorlar Bunlar PKK’yla mücadele verdiler; fakat, PKK onlardan birisini öldürdü.” Aynı yazı, resmî yazı. “Birisini öldürdü, bunlar korktular, teslim oldular artık. Bunlardan bir hayır gelmez, sakıncalıdırlar, bölgede artık devlet ihaleleri bunlara verilmez.” Böyle… Bu bilgiyi aldım götürdüm…

Orgeneral Büyükanıt vs Ferhat Sarıkaya” üzerine 4 yorum

  1. hiziracil der ki:

    hiziracil.tr.Mağdur olduğu halde,yurttaşın vergilerinden oluşan paradan almamak için , AİHM.Gitmediğini açıklayan Bu anadoludan çıkan ,sıkıntılar içinde okuyan,cüssesi küçük,cesaret ve yüreği mangal gibi büyük İnsan önünde saygıyla eğiliyoruz.

  2. Geri izleme: Mehmet Buyukozer » Blog Archive » Google Sitemaps

  3. Mehmet Buyukozer der ki:

    Ali Kaya: Şemdinli’de Barzani’nin sözü geçer

    Sema Ecer / CNN TÜRK

    Şemdinli’deki patlamaların sanığı olarak tutuklu bulunan Astsubay Ali Kaya, Meclis Şemdinli Araştırma Komisyonu’na ”Şemdinli’de Barzani’nin sözü geçer” dedi.

    Ali Kaya, patlamaların sorumluluğunu, Kur’an üzerine yemin ederek reddetti.

    Kaya, bir istihbarat örgütünün, Şemdinli’ye gideceklerini öğrenmiş ve tuzak kurmuş olabileceğini belirterek, “MOSSAD’dan şüpheleniyorum” dedi.

    Meclis Şemdinli Araştırma Komisyonu’nun bölgeye giderek Van Adliyesi’nde dinlediği tutuklu Astsubay Ali Kaya, komisyon üyelerine dikkat çekici açıklamalar yaptı.

    Kendinin ve Özcan İldeniz’in patlamalardan sorumlu olmadıklarını belirten Kaya, Kur’an üzerine yemin ederek suçsuz olduklarını söyledi.

    Kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz’ın ‘Sabri’ kod adlı bir kişiyle yaptığı telefon görüşlemelerini sözlerine kanıt olarak gösteren Kaya, “Almanya’dan Yılmaz’a gelecek paket için oradaydık” dedi.

    Ali Kaya, arabalarında bulunan MKE yapımı bombanın da değiştirilerek yerine Alman bombası konulduğunu öne sürdü. Buna ilişkin bir CD’yi de komisyon üyelerine verdi.

    Şemdinli’deki herkesin KDP lideri Mesud Barzani’nin akrabaları olduğunu savunan Ali Kaya, “Şemdinli’de Barzani ne derse o olur. Hiç kimse kendini kandırmasın. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları Şemdinli’de yüzde yüz geçerli değil” dedi.

    Şemdinli’deki tek geçim kaynağının kaçakçılık olduğunu belirten Kaya, belirli ailelerin sürekli kaçakçılık yaptığını söyledi.

    Ali Kaya, “PKK ile iyi geçinemeyen, haraç vermeyen hiç kimse kaçakçılık yapamaz. Bunu Barzani de biliyor” dedi.

    Şemdinli’ye giderken yanında götürdüğü evrağı, “savcıya verecektim” biçiminde açıklayan Kaya, kendilerinin oraya gideceğinden haberdar olan bir istihbarat örgütünün tuzak kurmuş olabileceğini iddia etti.

    “Bu benim görüşüm tabii ısrarlı değilim, örneğin bir MOSSAD biliyorsa bu bilgilere sahip olduğumuzu, bizim bunu takip edebileceğimizi de bilebilir” diye konuştu.

    AKP ve CHP’li üyelerden oluşan Şemdinli Komisyonu Van, Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli’deki inceleme gezisini 1 nisanda tamamlamıştı.

    Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonu raporunun oy birliğiyle hazırlanması hedefleniyor. Komisyon, hazırlayacağı raporu 15 nisanda Meclis Başkanlığı’na sunacak.

    ŞEMDİNLİ OLAYLARININ GELİŞİMİ

    Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 9 kasım 2005 günü eski PKK’lı Seferi Yılmaz’a ait kitabevi bombalanmıştı. Bir kişinin öldüğü, beş kişinin de yaralandığı olaylarla ilgili PKK itirafçısı Veysel Ateş ile astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz bir otomobilde halk tarafından yakalanarak polise teslim edilmişti.

    Uzman çavuş Tanju Çavuş da keşif heyeti astsubayların kullandığı otomobilde inceleme yaparken ateş açmış, bu olayda da Ali Yılmaz adlı kişi ölürken, beş kişi de yaralanmıştı.

    HAKKARİ’DE NELER YAŞANDI?

    9 Kasım:
    Şemdinli’de eski PKK’lı Seferi Yılmaz’a ait kitapçı bombalandı, bir kişi öldü. Bombayı attığı öne sürülen bir kişinin sığındığı otomobil halk tarafından durduruldu ve içindeki üç kişi (PKK itirafçısı Veysel Ateş ile astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz) tartaklanarak polise teslim edildi. Zanlılar emniyetten olduklarını iddia etti.

    Bu üç kişinin serbest bırakıldığı iddiası üzerine Şemdinliler sokaklara döküldü ve polis noktası ateşe verildi. Otomobilde keşif yapan savcı ve CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın üzerine de ateş açıldı, bir kişi de burada öldü. Ateş açan kişinin uzman çavuş Tanju Çavuş, olayda ölen kişinin de Ali Yılmaz olduğu belirlendi.

    Keşif sırasında arabanın bagajında üç kalaşnikof, el bombaları, resmi evrak ve Hakkari ile ilçelerinin haritası ve bir isim listesi bulundu. Listede bombanın patladığı kitabevinin üzerinin kırmızı kalemle çizildiği belirlendi.

    Bu olayların ardından ilçe halkı sokaklara dökülerek, olayın aydınlatılması için protesto gösterileri yaptı.

    15 Kasım:
    Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde başlayan olayların ardından, protesto gösterileri Yüksekova’ya taşındı ve ilçede tansiyon yükseldi. Çıkan olaylarda 3 kişi öldü, 16 kişi de yaralandı.

    Hayatını kaybeden üç kişi üzerinde yapılan otopsilerde Abdulhalik Geylani, İslam Bartın ve Ergin Mengeç’in silahla vurularak öldüğü anlaşıldı.

    16 Kasım:
    Bölgedeki gösteriler kent merkezine taşındı. Yüksekova’da çıkan çatışmaları protesto etmek isteyen yüzlerce kişinin polisle çatıştığı olaylarda 5’i polis, 20 kişi yaralandı.

    Yüksekova’da da yaklaşık 500 kişi, Ubeyt Camii önünde toplandı. Eski Belediye Başkanı Ethem İke, kalabalığa sükunet çağrısı yaptı.

    17 Kasım:
    Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde çıkan çatışmada ölen üç kişi toprağa verildi. 40 bin kişinin katıldığı cenaze töreni sırasında iki F-16 uçağı da Yüksekova üzerinde alçak uçuş yaptı. Tören sırasında terör örgütü PKK ve Abdullah Öcalan lehine sloganlar atıldı.

    18 Kasım:
    Hakkari’nin Yüksekova ve Şemdinli ilçelerinde hayat normale dönmeye başladı. Esnaf kepenk açtı, okulların açılmasıyla da öğrenciler dersbaşı yaptı. Hükümet ve Emniyet cephelerinden halkı sağduyuya çağıran açıklamalar geldi.

    21 Kasım:
    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hakkari, Şemdinli ve Yüksekova’ya gitti. Erdoğan, Şemdinli’de bomba atılan kitabevinde incelemelerde bulundu ve zararın karşılanacağını açıkladı.

  4. Mehmet Buyukozer der ki:

    Şemdinli sanığı: İstesem vururdum

    Şemdinli Komisyonu’nun tutanaklarında, Umut Kitabevi’nin bombalanması olayında yargılanan Astsubay Ali Kaya ile itirafçı Veysel Ateş’in çarpıcı yorumlar yaptıkları ortaya çıktı. Tutanak çözümüne sanıkların sözleri şöyle yansıdı:

    ALİ KAYA: 5 Ağustos 2005’te nizamiyenin önüne bırakılan bombanın patlaması sonucu 5 askerimiz şehit oldu. Biz bunların cenazelerini bile doğru dürüst ailelerine gönderemedik. Bazılarının kefenlerine pamuk koyduk, sırf aileler bir şeyler görebilsin diye. O eylemden itibaren Şemdinli halkında rahatsızlık başladı.
    BARZANİ NE DERSE: Şemdinli bir kere Barzani’nin akrabaları, hepsi. Şemdinli’de Barzani ne derse olur. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları Şemdinli’de yüzde 100 geçerli değil.
    BOMBAYI PKK BIRAKTI: Biz gittiğimiz gün teröristler Şemdinli’deydi. Saldırıya uğrar uğramaz bu adamlar aracımızın başına geldi. Silahımızı aldılar. O bombalar (bagajdaki) bizim değil.
    TERTEMİZ ÇIKARIZ: Biz bu işten tertemiz çıkacağız. Bizim nezdimizde Silahlı Kuvvetler’in temizlenmesi. Silahlı Kuvvetler nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin temizlenmesi gerekiyor.
    VEYSEL ATEŞ: Kötü niyetim olsaydı Seferi Yılmaz şoförün camını kırarken ben tabancayla vururdum. Kaçakçılık yapıyor sınıra gidiyor, ben orada iki tane kurşun kafasına sıkıp gelirdim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

css.php