İçeriğe atla

Mehmet Büyüközer tarafından yazılmış tüm yazılar - 7. sayfa

Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci

Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci ye ait olduğu iddia edilen yeni bir vidyo youtube’a aktarılmış. 28 Şubat’ın 10 yıl sonra Şubat sonu Mart başında tersine dönmüş gibi olduğunu düşündüren bu vidyoların sonu nereye gidiyor merakla bekliyorum. Başbakana ve Diyarbakır Valisine küfürler edilen bu vidyoyu dinleyince insanın şaşırmaması mümkün değil.

YÖK Eski Başkanı Erdoğan Teziç’in açıklamaları

Bundan önce defaatle YÖK’ün mahiyeti ve amaçlarının neler olduğuna dair yazılar yazmıştım. Gün ola devran döne dedirtircesine, kendisinin gizli konuşmaları youtube’a düşmüş. Ben de buradan sizlerle paylaşmak istedim. Tabi bu gerçekleri duymak istemeyenler, üniversitelerde askeri makam araçları gördükleri halde hiç yadırgamayanlar bu vidyoları yine kulak ardı edecektir.

Yeni YÖK başkanını yerden yere vuranlar, Teziç’in nerelerden geçtiğini, nelere hizmet ettiğini ve ne için orada bulunduğunu iyi dinlesinler.

Bilhassa Ankara’da halen 1960’ların zihniyetlerinin nasıl yaşadığını, işi gücü tank, tüfek olanların kim olduğunu iyi görsünler! Bunlar çıkıp Demokrasi diye konuşurlar, CUMHURİYET MİTİNGİ düzenlerler, anıtkabiri ziyaret edip muasır medeniyetler seviyesinden aşağıya serbest atış yaparlar.

Erdoğan Teziç’in açıklamalarından kesitler:

  • Validen önce sizsiniz (Rektörler)
  • Güvenlik sorunu olduğu için garnizon komutanlığına gidemiyorum
  • E-muhtıra bir açılımdır, açıp okuyor onu, tankla tüfekle yürümeye gerek var mı?
  • Hadi bakalım sıkıyorsa Çankaya’ya bindirsin birini arabaya da yemin ettirip göndermeye kalksın. Yolda kaza olur, elektrik kesilir, neler olur… Olmaz OLMAYACAÄžINI gösteriyor. Yani yapamazsın.
  • Büyükanıt öyle bir adam değil. Onu tabanı ne yapar biliyor musun, bir binbaşı biner tankın üstüne Allah korusun. Büyük badire olur. (Büyükanıt’ın Genelkurmay olarak gelmemesi için konuşuyor)
  • Türkiye’de bütün krizler çoğunluğun olduğu zamanda olmuştur. Koalisyonlarda kriz olmamıştır, ekonomik kriz her zaman olmuştur. Örnek veriyim, 19139 Babali krizi. Çoğunluk olduğu zaman darbe olmuştur. (Diğer hükümetlerden örnek veriyor, 1960 Demokrat parti)
  • Devleti kurarsınız, devlet siz değilsiniz. Bize de üniversiteler kalmıştır.
  • YÖK devlet kurumudur, bizi aşarak iş yapamazsınız.
  • Hükümetin YÖK’e karşı tutumunu biliyorsunuz. Bu üniversitelere böyle yapılmaz. Ödenek vermediniz ettiniz, seçim zamanında geldiniz ödenek vereceksiniz. Size siyasi rant vermem , NAH ALIRSINIZ (YÖK Başkanı diyor bu lafı).
  • Bir şey kesemez bizi. %40, %70 çıksın isterse. Çıkabildi mi sanki yukarıya? Oylamadan birgün önce Genelkurmay bişey yazdı, ohhhh. O akşam oh demeyen var mı? Nasıl gergindim biliyo musun? Mahkemeyi bilmiyoruz.
  • Hep geç yatarım 1:30. Saat 10:30, kapatıyım dedim, bir çıktı. Dikkat dikkat Genelkurmay. Oooo telefonlar gelmeye başladı.
  • Erkan Mumcu’nun ne yapacağını bilemezsin, dansöz gibi.
  • Abdullah Gül’ün kızının töreninde olan olay. Ben de tedirgin oldum. Hükümete bu kadar yalakalık yapmazsın. Vakıf üniversitesisin. Bir devlet üniversitesinde olsa biz o rektörün canını okuruz. Tabi ondan sonra baba Doğramacı üzülüyor ediyor falan.
  • Dün görüşmek istedi ben bağlamayın dedim. Şimdi bu olmazki hem başka üniversitelerde şey yapamazsın. Nerden bulacaklar?
  • Ocak ayından itibaren Baykal gördü. Nasıl şekilleceğini. Oluyor bizim de el altından. Hukukçuları gelir görüşürüz. Ben 367 de konuyu anlattım kavrada. Yabana atmayın dedim bu kurtarıcı bir madde. 102.ci maddeye sarılmazsınız tepe taklak olursunuz. Halk partisi de gider.

Askerimizi 1 Gün içinde Çekmemeliydik

Gündem Genel Kurmay tarafından yapılan açıklamaya kilitlendi. Türk askeri Kuzey Irak’tan nam-ı diğer Kürdistan’dan çekildi. Bush gibi uluslararası siyasi dengeleri Amerika’nın menfaatine en uygun şekilde dengelemeye çalışan bir dengesiz bile Irak’ın Kuzey kesimine dün Kürdistan diye seslendi. Bu basit bir dil sürçmesi değil, bu net bir politik şekillenmenin işareti. Bununla neyi ifade etmek istedi sorusuna kapsamlı bir cevap bulmak şu an için mümkün değil. Kendi politikalarımızı kendimiz belirleyemez halde olduğumuz için bekleyelim görelimâ€? yaklaşımıyla çevirilecek filmleri izlemeye devam edeceğiz.

Yalnız benim çok ağırıma giden; askeri kanat olarak da, siyasi kanat olarak da bu hareket çok kararlıâ€?, bu sefer bitirmeden ayrılmayacağızâ€?, yurtdışında ateşelerimiz aracılığıyla büyük bir siyasi atağa geçtik herkes onayladıâ€? diye açıklamalar yaptıktan sonra Amerika’nın bir kaş hareketiyle askerimiz çekmek durumunda olmamız. Dün kabadayılar gibi asarız keseriz dedikten sonra bugün kuyruğumuzu kısıp askerimizi geri çekmemiz gerçekten bize yakışmadı. Görüntü icabı dahi olsa orada 1 hafta belki 1 ay kalınmalı, dosta düşmana biz buradayız dost düşman bunu böyle bilsinâ€? dememiz gerekiyordu.

İşin belki onlarca boyutu var ama bunlardan bir tanesini gözden kaçırmamız gerekiyor. İstihbari ve teknolojik EKSİKLİÄžİMİZ.

Nedir bu istihbarat?

İnsansız Uçuş Araçları ingilizcesi Unmanned Aerial Vehicles. Ne yapar bunlar? Uçar. Nasıl uçar? Yüklediğiniz programa verdiğiniz koordinatlara göre uçar görevini yapar geri gelir. Üstüne insan sıcaklığına duyarlı termal kamera takarsınız, dolaştığı arazideki insanları tespit eder. Üstüne gece görme kabiliyeti olan kameralar takarsınız, size Infrared çözünürlüğü olan görüntüler sağlayarak düşmanın yerini o an bulunduğu koordinat zaman ve daha alınabilecek ne gibi bilgi varsa onlarla birleştirerek tespit etmenizi sağlar. Türkiye bunlardan yapabiliyor mu? YAPAMIYOR. Neden? Üniversitelerdeki rektörler, dekanlar BAŞÖRTÜSÜYLE uğraşıyor. Neden? Bu adamlar araştırma yapıp uluslararası makaleler yayınlamak, TÜBİTAK’tan destek alıp doktora ve master öğrencileriyle ortak projeler geliştirmek yerine, siyasetle uğraşıyorlar. Benim gibi bunların saçmalamalarından bunalmış vatan evlatları Amerikada yaşıyor, yaptıkları araştırmalar Amerika’nın menfaatine kullanılıyor, çünkü projelere milyon dolarlık desteği Amerikan hükümeti (National Science Foundation NSF) sağlıyor.

Nedir bu teknoloji?

Hürriyet ve milliyet gazeteleriyle bariz fikir ayrılıklarım olduğu aşikar. Ama kendilerinin milli konularda hazırladıkları yazıları takdir etmiyor değilim. Bunlardan bir tanesi Fatih Çekirge tarafından 21 Ocak 2008′de yayınlandı. Bu yazıda Türkiye’nin sahip olduğunu düşündüğümüz F16′larla ilgili çok rahatsız edici bilgiler öğrendik. Altta onun yazısından kesiti ekliyorum ama bilgi kısaca şu. F16′lar bizim gibi görünse de üstündeki program ABD’nin. Eee? Eeesi kimin düşman kimin dost olduğuna ABD’nin yerleştirdiği bu yazılımlar karar veriyor. Ege’de Yunanistanla birbirimizi girmemiz an meselesiyken bile giremiyoruz çünkü F16′lar birbirini dost olarak tanıyor dolayısıyla ateşlemelerine izin verilmiyor. Onun için de İstanbul E-5 te milletin birbirinin önüne kırdığı gibi Ege semalarında it dalaşı yaşanıyor. Bununla ilgili detayları aşağıda okuyabilirsiniz ben de sözlerimi birkaç şeyle sonlandırıyorum. ABD ABD’den başka hiç kimseye dost değil. Amerikan TV’lerini; CNN, Fox News diğerlerini izlerseniz en çok duyacağınız deyim şudur ‘American interest‘ yani Amerika’nın menfaati. Tartıştıkları konu, Pakistanda kadın öldürüldüğü zaman Amerikan’ın menfaati bu durumdan nasıl etkilenir? Türkiye Kuzey Irak’a operasyon düzenlediği zaman tartıştıkları tek konu Amerika’nın menfaati bundan nasıl etkilenir. Onun için, bilhassa üniversitelerdeki dangalakların bir an evvel kendilerine gelmeleri, Amerika’da yaşayan yüzlerce doktora öğrencisinin, binlerce master öğrencisinin Türkiye’ye dönüp barış içinde inançlarıyla yaşayabileceği sulh ortamını hazırlamaları ve Türkiye’nin gelişmesi için canımızı dişimize takıp birlikte çalışabileceğimiz koşulları oluşturmaları gerekiyor.

Düşmanı tanımasına ABD izin vermiyor YILLARDIR süren bir çalışma… Bir arayış. Bir beklenti… Soru şu:

– ABD’den alınacak 30 adet F-16 savaş uçağına milli yazılımâ€? takılacak mı? Yoksa ITT denilen ABD’nin hazır cihazı mı takılacak?Bu soru Türkiye’nin savunma sistemleri açısından hayati bir önem taşıyor. Türkiye 20 yıldır milli yazılımâ€? için çalışıyor. Acaba son olarak alınacak 30 adet F-16’ya milli yazılım yüklenebilecek mi? İşte cevap:

/_newsimages/4818243.jpg

Hayır.– Neden?

Çünkü ABD Türkiye’ye izin vermiyor.– Peki milli yazılım ne demek?

Milli yazılım F-16’ların elektronik harp sistemlerinde kimin dost kimin düşman olduğunu ayırt etmeye yarıyor. Eğer ABD’nin taktığı yazılımı kullanırsanız, o uçağın savaş sistemi kimin dost kimin düşman olduğunu o cihaza göre tanıyor. Ve ona göre savaş sistemi çalışıyor. Yani bir uçağı dost olarak algılarsa pilot ne yaparsa yapsın ateş etmiyor.KARIŞIKLIK OLURMUŞ Önceki gün milli yazılımâ€?la ilgili olarak soruyorum:

30 adet F-16’ya milli yazılım yüklenip yüklenmeyeceği konusu ne oldu? Karar Başbakan Tayip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’a kalmıştı. Ne oldu?En yetkili ağızdan cevap:

ABD milli yazılım yüklenmesine karşı çıktı.– Gerekçesi ne?

– Hazırladıkları sistemde karışıklar meydana gelebilirmiş.– Eğer ısrar edersek ne olur?

– Daha önce helikopter ihalesinde ısrar ettik. ABD bu yüzden ihaleye katılmadı. Bu durumda F-16’ları satmayabilir. Aslında bu yazılım var. Ama ABD takılmasına izin vermiyor.

Evet manzara bu…

BİR KORKU OYUNU Yani biz bir yanda Kuzey Irak’ta başarılı vuruşlar yapıyoruz. Diğer yanda vuracağımız hedeflerin belirlenmesinde ya da örneğin havada kimin dost kimin düşman olduğunun tespitinde milli bir süzgeçâ€? gerçekleştiremiyoruz. Örneğin Ege’de yüzlerce kez Yunan jetleriyle Türk jetleri it dalaşı yaptılar. Milli yazılım olmadığı için Yunan ve Türk jetleri birbirlerini düşman olarak algılayamıyor. ABD’nin taktığı cihazda Yunan jeti NATO gücü olarak dost gözüküyor. Bu yüzden it dalaşıâ€? oluyor… Birbirine ateş edemeyen iki ülkenin jetleri yıllardır böyle dalaşıpâ€? duruyorlar. Peki bu bir oyun mu? Evet oyun… Milyarlarca dolarlık bir korku oyunuâ€?…

Bakan Hüseyin Çelik’in konuşması içime su serpti

Laiklik diye kendini yerden yere atan kişilerin intikam alırcasına dişlerini sıkarak yaptığı konuşma ve açıklamaları okumaktan buhran geldi. Sanki kendilerine zulüm edilmiş de onun hesabını soruyarlarmış gibi bir hırsla ‘Cumhuriyetin daimi bekçileriyiz’ diyen bu kişilerin nasıl bu kadar dolduruşa gelebildiğini anlamak mümkün değil. Benim inancıma göre toplumun %5’ini bile oluşturmayan bu kesimin sırf canları öyle istiyor diye toplum üzerine kurmaya çalıştığı haksız ve tutarsız mahkumiyetin bitmesi için bu konuda mücadele veren Hükümete medeni ölçüler çerçevesinde ve çatışmaya girmeden destek olunmalı. Türkiye’nin bu gericiler tarafından geriye götürülmesine artık son verilmeli ve ülkenin gündeminin başörtüsü, kılık kıyafet gibi saçma sapan bir konudan, çağdaşlık ve medeniyet gibi konuşulması gereken konulara acilen değiştirilmesi sağlanmalı. %5 rakamını nerden buldun diyenler için bakınız Ankarada Anıtkabir’e düzenledikleri yürüyüşe katılanların miktarı, bakınız Cumhuriyet Mitingleri adı altında yaptıkları mitinglere katılan kişilerin sayısı. BAKINIZ BU HÜKÜMETE OY VEREN HALKIN ORANINA. Daha ne söylenebilir?

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in paylaşmak istediğim açıklamaları şu şekilde:

ÜAK’ın bildirisiyle ilgili açıklamada bulunan Bakan Çelik, ÜAK’ın işleyişi ve kuruluşunun Yükseköğretim Kanunu’nun 11 Maddesi ile düzenlendiğini hatırlattı.

Söz konusu maddenin B bendinde ÜAK’ın görevlerinin sıralandığını belirten Çelik, “ÜAK’ın görevleri teker teker sayılmıştır. Bunlar arasında yasak koyma veya yasak kaldırma yoktur. ÜAK özellikle akademik işleyişle ilgilenmesi gereken bir kuruldur ve bu görevler kanunla verilmiştir” dedi.

ÜAK’ın siyaset yapamayacağını, öğretim üyelerinin bireysel olarak siyaset yapabileceklerini ifade eden Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ancak rektör unvanı altında, ÜAK üyesi, başkanı adı altında Türk Milletinin iradesine karşı durmak gibi bir görevi kimse ÜAK’a vermemiştir. Anayasa’dan ve yasalardan alınmamış olan bir hakkı ve yetkiyi de hiç kimse kullanamaz. Pozisyonu ne olursa olsun hukuk devletinde herkes hakkını da haddini de bilmek zorundadır.”

BAŞÖRTÜSÜ YASAÄžI

Türkiye’de yaşayan halkın yüzde 80’inin üniversitelerde uygulanan kılık kıyafet yasağının karşısında olduğunu öne süren Bakan Çelik, yıllardan beri devam eden bu problemin bir an önce ortadan kaldırılması için halkın bu konuda görüş beyanında bulunduğunu ve TBMM’de de 411 milletvekilinin Anayasa değişikliğine oy verdiğini söyledi.

Değişikliğin yüzde 70’in üzerinde bir parlamento desteği ile yapıldığını kaydeden Çelik, şunları söyledi:

“Ve bu Anayasa değişikliği sayın Cumhurbaşkanımızca onanmış ve bu Anayasa değişikliği yürürlüğe girmiştir. Bugünkü kanunlarımızda, Anayasa’da ve yasalarımızda üniversitelerde başörtüyü veya türbanı yasaklayan bir yasa maddesi mevcut değildir. Anayasa Mahkemesi’nin yapmış olduğu bir yoruma dayalı olarak bugüne kadar fiili ve keyfi bir yasak sürdürülmüştür. Ve şu anda yürürlükte olan 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun ek 17 maddesinde de der ki; “yürürlükteki mevzuata aykırı olmamak şartı ile üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir” Şimdi soruyorum size, halkımıza soruyorum. Yasalarımızda kılık, kıyafeti yasaklayan belli kıyafetleri yasaklayan, başörtüsünü yasaklayan bir madde, bir yassa maddesi, bir anayasa maddesi var mıdır ? Hayır.. Olmadığına göre, altını çizmek istiyorum, bugüne kadar keyfi bir yasak sürdürülmüştür.
Anayasa değişikliğinin bu konudaki tereddütleri ortadan kaldırmayı amaçladığını belirten Çelik, daha sonra şunları kaydetti:

“Tereddütleri ortadan kaldırmak, meseleyi açıklığa kavuşturmak amacıyla bir Anayasa değişikliği yapılmıştır. Ve bu Anayasa değişikliği parlamento iradesi ve milletin iradesine dayanıyor. Kimse millete ait olan Üniversitelere, milletin çocuklarını sokmamazlık edemez. Bunlar milletin üniversiteleridir, milletin çocuklarını da o üniversitelere almamak ve sokmamak hiç kimsenin hakkı değildir. “Benim gibi düşünenleri ben alırım, benim gibi düşünmeyenleri ben üniversiteye almam” düşüncesi son derece sakıncalı bir düşüncedir.”

“ÜNİVERSİTELER KİMSENİN BABASININ MALI DEÄžİLDİR”

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağı ile kadınlara karşı ayrımcılık yapıldığını belirten Bakan Çelik, aynı görüşteki erkeklerin üniversiteye alındığını, ancak genç kızların eğitim hakkından mahrum bırakıldıklarını söyledi.

“Biz evlatlarımızı, bu ülkenin çocuklarını kıyafet ve cehalet arasında bir tercihe asla zorlayamayız. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz” diyen Bakan Çelik, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla ben ÜAK değerli başkanını ve ÜAK üyelerini bu anlamda makuliyete davet ediyorum. Kendi yetkileri olmayan bir meselede, adeta siyaset yapma adına, adeta TBMM’ye, milletin iradesine karşı muhalefet etme adına takındıkları tutumdan vazgeçmelerini, özellikle diliyorum. Ve Eğer siyaset yapacaklarsa cübbelerini çıkarırlar bir siyasi partinin çatısı altına girerler ve siyaset yaparlar. Ben bir akademisyendim. Bir siyasi partiye aday oldum ve oy alarak geldim milletvekili oldum. Bunu rahatlıkla yapabilirler. Ve unutmasınlar ki üniversite öğretim üyeleri, sayın ÜAK üyeleri maaşlarını bile o üniversiteye sokmadıkları insanların vergilerden alıyorlar. Bugün Ankara‘da toplanmak için kendilerine ödenen yol paraları da milletin cebinden çıkmaktadır. Milletin bize sağladığı imkanları kullanarak, milletin bize sağladığı nimetlerden yararlanarak, millete karşı bir duruş sergilemek kimsenin hakkı değil. Hukuk devletinde böyle bir şey söz konusu olamaz. Ve hukuk devletinde, “ben Anayasa hükmü değişse bile 411 çoğunlukla Anayasa değişikliği yapılsa bile, bu yürürlüğe girse bile, yasalarda yasaklayıcı bir şey olmasa bile, ben üniversiteme almam” söylemini dillendirmeye kimsenin hakkı olamaz. Üniversiteler, oradaki sayın rektörün, sayın rektör yardımcısının veya oradaki yöneticilerin malı değildir. Üniversiteler kimsenin babasının malı değildir. Üniversiteler millete aittir. Bu yaklaşım tek tip insan oluşturma anlayışının bir ürünüdür. Mao, Çinde insanlara tek tip üniforma giydirdi, ama standartizasyonu sağlayamadı. Demokrasi çoğulculuktur.”

ÜAK’ın olağanüstü toplanmasını ve yayınladıkları bildiriyi yanlış bir tutum olarak değerlendiren Bakan Çelik, “Bir özgürlük istemek için ortaya bir tavır konabilir ama başkalarının özgürlüğüne engel olmak için kimse bir hak iddiasında bulunamaz” dedi.

Bakan Çelik, gerilim ve gerginliğin üzerinden medet umulmamasını isteyerek, üniversitelerde huzurun, barışın, sevginin, bilimsel kalitenin yüksek akademik işleyişin sağlanabilmesinin öncelikle “rektörlerin, dekanların, öğretim üyelerinin gençlere çoğulculuğu benimsemiş ve hazmetmiş bir tutumla yaklaşmalarına” bağlı olduğunu savundu.

Milliyet internet sitesi

Türkçe sitelerin artmasıyla sanırım Milliyeti de ziyaretçi yakalama korkusu sardı.

Önceden sitelerinin başlığı: Milliyet İnternet – Anasayfa iken

Şimdi:

Milliyet İnternet haber, finans, spor, astroloji, sağlık, hava durumu, sinema, televizyon, video, tatil, galeri, emlak, araba, seri ilan sitesi – ANA SAYFA

şeklinde upuzun bir başlık ve meta bilgileriyle yola çıkmış gözüküyorlar.

Milliyet Online: Milliyet Gazetesi’nin günlük uluslarası ve yerel siyasi haberleri, son dakika haberleri, bilim teknik, sinema, müzik, kitap, sağlık sayfaları, online anketler.

Üst sıralarda çıkmaya çalıştıkları anahtar kelimeler bunlar olsa gerek:

Milliyet Gazetesi, milliyet, türkiye, türk, türkçe, basın, gündem, dünya, turkiye, turk, turkce, basin, gazete, haber, gundem, politika, dunya, spor, ilan, ekonomi, sinema, kitap, müzik, anket, sağlık, futbol, basketbol, yazar, news, newsfpaper, press , journal, daily, politics, international, sports, journalist, economy, advertisement

Helal Gıda Konferansı İstanbul 2008

gimdes
GİMDES HELAL GIDA 2008 Organizasyon Komitesi 24 Şubat 2008 Pazar günü,İstanbul FESHANE’de ULUSLARARASI HELAL GIDA konulu bir konferans tertipliyor.

GİMDES, ülkemizde ilk defa önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. 24 Şubat Pazar günü, Kongre ve Fuar Merkezi FESHANE’de tertiplediği konferansa yurt içinden ve yurt dışından yoğun bir ilgi gösterildiği bildirilmektedir. Konferansta Amerika ve Kanada’da Helal Sertifikasyon çalışmalarını gerçeleştiren ISNA ve IFANCA yöneticilerinden Mazhar Huseyni ve Ahmed Sakr, Endonezya’dan İslam Ulema Meclisi Başkanı Dr. M.Nadratuzzaman Hosen, Hollanda’dan İslam Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.A.Akgündüz, yurt içinden Prof.Dr Mustafa Nutku,Tim Başkanı Oğuz Satıcı, İlahiyatçı Dr.Mehmet Çelen. Dr.Mustafa Hasbahçe ve Gıda Yük.Müh. Ayhan Kentbuğa’nın birer tebliğ sunacakları öğrenilmiştir.Sabah 9.30 dan akşam 18’e kadar yoğun bir tempoda yürütülecek konferansa Devlet ve Hükümet Adamları, Bakanlık Bürokratları, Müslüman ülke misyonları, Partiler, Meslek Odaları, Meslek Kuruluşları,Akademisyenler ve Gıda Üreticilerinin davetli olarak katılacakları bildirilmektedir. Konferans Tertip Komitesinin 1000 cıvarında katılımın olacağını var sayarak hazırlıklarını sürdürmekte olduğu, toplantı boyunca verilecek ikramlarda Helal ve sağlıklı olma şartlarının titizlikle takip edilmesini kararlaştırdığı gelen haberler arasında bulunmaktadır.
GİMDES’in Konferansla ilgili açıklamaları şöyledir:

“GİMDES “HELAL GIDA 2008 Organizasyon Komitesi 24 Şubat 2008 Pazar günü,İstanbul FESHANE’de ULUSLARARASI HELAL GIDA konulu bir konferans tertipliyor.

Konferansın Hedefleri:(“GİMDES “HELAL GIDA 2008) Uluslarası Helal Gıda Konferansı aşağıdaki stratejik inisiyatifleri hedeflemiştir.
1. Müslüman toplumun Helal Gıda beklentilerini güvence altına alma
2. Helal Sertifikalı ürünlerin dünya pazarlarında yaygınlaşma trendi
3. İthalat pazarlarında Türkiye için azami faydayı sağlama
4. Türkiye’yi, Helal ürünlerin yüksek seviyede kompedan bir üreticisi ve imalatçısı seviyesine yükseltme.
5. Helal ürünlerimizin yüksek kalitesi ve orijinalliği üzerinde ithalatçı ülkelerin devlet ve tüketicileri üzerinde güven oluşturma
6. İthalatçı ülkelerden Türkiye’ye yatırım akımının finansmanını kolaylaştırma

KONULAR VE KONUŞMACILAR

Endonezya, ABD, Avrupa, ve ülkemizden konunun uzmanları ve karar yapıcıları Helal Gıda ve Sertifikasyonu hakkındaki anahtar soruları cevaplandıracaklar ve ana konuları anlatacaklardır.

KONULAR:
• Gıda katkı maddelerinin Helal olma şartları
• Transgenik gıdaların Helal olma istekleri ile karşılaştırılması
• Helal olma isteklerinin standartlaştırılma durumları ve fıkhi çözümlerde dikkat edilecek hususlar.
• Helal müşteri isteklerinin karşılanması
• GİMDES Merkezi gibi denetleme ve sertfikalama kuruluşlarının rolü ve sorumlulukları
• Helal gıda üretim ve ihracatında Türkiye’li girişimcilerin deneyimleri.
• Helal pazarlarda etiketleme ile bağlantılı problemlerin önemi.
• İlaç ve kozmetik ürünlerde Helal Sertifika yapılanmasınının problemleri
• HELAL SERTİFİKALAMA’da Mezhep görüşlerinin önemi

Okumaya devam et

Eşref Saati Dizi Müziği

Eşref Saatini duymamıştım ama Show tv’yi izlerken reklamını görünce ilgimi çekti. 2 günde 5-6 bölümünü indirip izledim. Konunun iki taraflı ilerlemesi biraz sıkıcı ama dizinin müzikleri çok güzel. Biraz izledikten sonra nete girip, eşraf saati dizi müziği diye aratıyım derken Murat kardeşimin Eşref Saati Dizisi Müziği yazısına denk geldim. Benim aradığım parça onun belirttiği kısım olmadığı için ben de girdim dizi dosyasının içine, beğendiğim kısmı çıkartıp buradan paylaşıyım dedim. Dizinin içinden aldığım için arka taraftan sesler geliyor ama bence bu hali de güzel.

Eşref Saati Dizi Müziği

http://rapidshare.com/files/93870265/Esref.Saat.Dizi.Muzigi.mp3

Murat’ın sitesinden:
Burak Aydos – Bize Erkek Adam Derler (eşref saati dizi müziğini) indirmek için:

Link

http://rapidshare.com/files/60414078/Burak_Aydos_-_Bize_erkek_adam_derler.rar.html

rar şifresi : www.sarikoca.net

Kıraç – Senden Başka

Gece gece nereden geldiyse aklıma bu parça düştü. Youtube’dan izlerken buraya da ekliyim istedim. Sözleri çok güzel.

Kıraç – Senden Başka

Gurbet elde bir başıma
Kimim var ki senden baska
Öldüm desem bir damla su
Veren mi var senden baska

Kekik kokan dağlarım yok
Bülbül öten bağlarım yok
Tutunacak dallarım yok
Neyim kaldı senden başka

Bana candan bir kez aşkım
Diyen mi var senden baska

Semaverde çayım sensin
Her çiçekte balım sensin
Ne gelirse senden gelsin
Canım mı var senden baska

Godaddy’den ucuz domain

23-02-2010 Güncelleme: Yazının altında verilen kupon kodları güncel değildir ve güncellenmemektedir. Eğer godaddy de kupon kullanmayı öğrenmek istiyorsanız bu yazıdaki adımları okuyabilirsiniz.

Ucuz domain almak çok güzel fakat hizmetin kaliteli olması bir önceki yazımdan okuyacağınız gibi çok önemli. Godaddy’yi yaklaşık 4 senedir kullanıyorum şu ana kadar hiçbir memnuniyetsizlik yaşamadım. Eğer yakın zamanda domain almayı düşünüyorsanız ve fiyatları araştırıyorsunuz Godaddy’in fiyatlarını ve aşağıdaki indirim kuponlarına göz gezdirmenizi tavsiye ederim.

Bilhassa sadece bir .COM domain almayı düşünüyorsanız, OYH3 kodunu kullanmanızı tavsiye ederim. Bu kodu kullandığınız zaman fiyat 6.95$’a düşüyor.

Kuponları şöyle kullaınyorsunuz.

1- Checkout ekranında son aşamaya geldiğiniz de, seçtiğiniz domainlerin alt kısmında altta verdiğim şekilde bir görünüm var:

Godaddy ucuz domain -1

2- Bu kısıma alttaki kuponlardan birini yerleştirip Apply Code’a tıklayın. Yenilenen ekranda kullandığınız kupon kodunun indirimi ve ne kadar tasarruf ettiğinizi gösteriyor.

godaddy ile ucuz domain - 2

Godaddy ucuz domain kuponları:Her türlü alışverişte %10 indirim kupon kodu: cjcfat10 Kupon bitiş tarihi: 2008-02-29

Her türlü alışverişte %10 indirim kupon kodu: cjcfat10 Kupon bitiş tarihi: 02-29-2008

100$ lık domain veya hosting alımı için 20$ indirim kupon kodu: cjcfathun Kupon bitiş tarihi 02-29-2008

30$’lık domain veya hosting alımı için 5$ indirim kupon kodu: cjcfat30 Kupon bitiş tarihi: 02-29-2008

75$’lık domain veya hosting alımı için 15% indirim kupon kodu: cjcfat75 Kupon bitiş tarihi 02-29-2008

.ORG domain yenilemelerinde 20% indirim kupon kodu: gdp0203 Kupon bitiş tarihi: 2/25/2008

.INFO domain yenilemelerinde 30% indirim kupon kodu: gdp0130e Kupon bitiş tarihi 2/11/08

10% indirim kupon kodu: gdp0134k Kupon bitiş tarihi: 2/10/2008

50$+ alışverişler için 10$ indirim kupon kodu: cjchea50 Kupon bitiş tarihi 1/31/08

30$+ alışverişler için 5$ indirim kupon kodu: cjchea30 Kupon bitiş tarihi 1/31/08

30$+ alışverişler için 5$ indirim kupon kodu: cjccab30 Kupon bitiş tarihi 1/30/08

$1 lık her domain veya hosting alımı için $1 indirim (bazı durumlar hariç; siteye bakın) kupon kodu: cjccabone Kupon bitiş tarihi 1/31/08

10% indirim kupon kodu: ZINE1 Kupon bitiş tarihi 01/23/2008

GoDaddy promosyon kodu: OYH3 – $6.95 for .COMs

10% indirim kupon kodu: BOOKDADDY

GoDaddy.com Receive 15% indirim on orders of 75$ or more at Go Daddy.kupon kodu: cjcdeal Kupon bitiş tarihi: Devam ediyor

GoDaddy.com Receive $1 indirim bütün alışverişler için kupon kodu: cjcdollar Kupon bitiş tarihi: Devam ediyor

GoDaddy.com Receive 20% indirim Shared Hosting Planları için kupon kodu: cjchost Kupon bitiş tarihi: Devam ediyor

GoDaddy.com Receive 10% indirim kupon kodu: cjccoupon Kupon bitiş tarihi: Devam ediyor

20$ indirim 75$ or more with kupon kodu: CATALOG1. No know Kupon bitiş tarihiiration date kupon kodu:

GoDaddy promosyon kodu: OYH1 – 10% indirim herşey için

GoDaddy promosyon kodu: OYH2 – 30$’lık alışverişe 5$ dolar indirim herşey için

GoDaddy promosyon kodu: Todd – 10% indirim herşey için

GoDaddy promosyon kodu: pod58 -10% indirim herşey için

GoDaddy promosyon kodu: .COM – domainlerde indirim 6.95$ .com domainleri

GoDaddy promosyon kodu: goox3004at 6.95$ .Com domainler

GoDaddy promosyon kodu: GEEK -30$’lık alışverişe 5$ dolar indirim herşey için

GoDaddy promosyon kodu: USA6 – 30$’lık alışverişe 5$ dolar indirim herşey için

GoDaddy promosyon kodu: Central – 50$ ve fazlası alışverişlerde 10$ indirim

GoDaddy promosyon kodu: GDRadio16 – Save 10$ indirim any order of 50$ or more

GoDaddy promosyon kodu: Geek5 – 20$ dan fazla bütün alışverişlerde %10 indirmi

GoDaddy promosyon kodu: Aloha – 75$ veya fazlası için 20$ indirim bütün alışverişler (hosting, domain alımı, godaddy hizmetleri, toplu alımlar için çok iyi)

Başörtüsü yasağı nerelerden geçti?

Türkiye’nin bütün problemleri bittiği için medyanın şu anda tek gündemi başörtüsü. Bir bayanın inancından ötürü başörtüsü takma isteğini, “erkeklerin kadınlar üstünde kurduğu despotizm olarak yorumlayan AYDINLAR, “yurdum kadınlarının halen özgür karar veremiyorlar” diyen bayan sanatçılar artık hürriyet ve milliyetin baş sayfasının vazgeçilmezi. Tabi sitenin alt kısmındaki Hürriyet ve Milliyet klasiği EROTİK-PORNO karışımı resimler hiç yer değiştirmiyor. Bunların yayın anlayışından bahsetmişken kısa bir anektot eklemek istiyorum. Bizim televizyonlarda uzun yıllar oynayan kovboy filmlerinin halen canlı canlı yaşandığı Meksikada da Türkiye’de uygulanan yayın ve programlama uygulanıyor. Nerden mi biliyorum? Teksasta meksika nüfusu çok olduğu için kablo tv’de 10 tane kadar kanal Meksikalı. Kanal 1 den yukarı doğru çıkıyorsunuz. 20 ile 30. kanallar arasında meksikalı kanalları var. 1’den 20’ye, 30’dan 100’e kadar gezdiğiniz çoğu Amerikan kanalında kadın obje olarak kullanılmıyor. Mantıklı konuşan, fikri sorulan, söz hakkı verilen bir birey olarak ekrana getiriliyor. Meksika kanallarına bir geliyorsunuz, kadınlar Mehmet Ali Erbil’in programındaki hostesler gibi konu mankeni olarak, zevk mankeni olarak ortalıkta dolaştırılıyor, dans ettiriliyor, eğlence malzemesi olarak kullanılıyor.

Türk televizyonu servisi alan dallasta türk marketi sahibi tanıdığım var. Bu arkadaşımın yanında çalışanların çoğunluğu meksikalı. Türk televizyonu ilk bağlattıkları zaman yanlarında çalışan meksikalıların türk kanallarını gördükleri zaman yaşadıkları sürprizi anlattı. Adamlar “aaa bunlar aynı bizim meksika kanalları” gibi diye şaşırmışlar, aralarında gülüşmüşler. Tabi onlar böyle gülerken biz de ağlanacak halimize gülüyoruz. 3. dünya ülkesi olmamız, başımızdaki bu medyanın yaşattığı hayat tarzına sadece gülüp geçebiliriz zaten.

Konu biraz dolaştı ama burada yer vermek istediğim vidyo, okul birincisi olduğu halde konuşma hakkı verilmeyen bir hemşirenin, “siz ne işe yararsınız”, “defol git” buradan diye öz vatanında hakarete uğrayan başörtüsü mağdurlarının günümüze kadar yaşadıkları. Bu vidyoları İNSAFSIZLIÄžI FİRAVUNU geçmiş bir avuç kendini laik diye nitelendiren elit kesim anlamayacaktır. Ama vicdanında halen kıpırdamalar olanların dikkatlerine sunuyorum.

MSN’de Engelleyinleri Bul

MSN kullanıcılarının “beni kim engellemiş olabilir” diye çok merak ettiği konuyu bilen uyanıklar www.engellemebul.info diye bir site ve bunun altında mscconfig.exe diye bir program yerleştirmişler. Bu programı kesinlikle indirip çalıştırmayın. Bu program büyük bir ihtimal trojan şeklinde çalışıyor ve yüklendiği sistemde tutulan şifreleri programı yazan kişilere iletiyor.

Bu programın yanında Google’da “engelleyenleri bul” diye arattığınız zaman engelleyenleri bulmanızı sağlayacağını iddia eden bir çok program ve websitesi çıkıyor. İnternet kullanıcılarının bilgisizliğinden faydalanmaya çalışan bu kişilerinin dediğinin aksine bu tür yazılımlar vasıtasıyla “msnde engelleyelleri bulma” diye birşey yok. MSN türkçe arayüzünde, Araçlar -> Seçenekler -> Gizlilik menüsünde blokladığınız ve listenizde bulunan kişilerin görüntülendiği kısımda, kişilerin üstüne sağ tıkladığınız zaman bir kısmının ‘Sil’ seçeneğiyle, bir kısmında da böyle birşey görünmemesini “bu kişiler sizi listenizden silmiş” gibi yorumlayanlar var ama yine böyle birşey olduğu MSN tarafından açıklanmış değil. Bunu öneren kullanıcılarında hiç sağlamasını yapıp, başka bir hesaptan gerçekten bloklayıp yada engelleyip test ettiğini duymadım.

Bunun yanında blockstatus.com sitesini önerenler var. Ben bu ve benzeri hiçbir siteye güvenmeyenlerdenim. Sitenin alt kısmına, “Bu site Microsoft, AOL, Yahoo! veya ICQ ile bağlantılı” (alt tarafa kopyaladım) değildir diyor. Firma bile olup olmadığı belli olmayan bir websitesinin, “şifrelerinizi tutmayacağız” demesine güvenmiyorum. Türkçe site ve forumlarda bunu kullanıp memnun kaldığını belirtenler olmuş, dolayısıyla tercih sizlere ait.

This site is not affiliated in any way with Microsoft Corporation, America Online, Yahoo! or ICQ

Opera ile Reklamları Engellemek

Gazete sitelerinde reklamlardan benim gibi bıktıysanız, reklamlardan nasıl kurtulabileceğinizi birkaç yazı şeklinde burada sizinle paylaşacağım. Bundan önce bu konuyla ilgili yazdığım Milliyet – Hürriyet ve diğer Gazete Sitelerinde Çıkan Reklamlardan Kurtulun yazısını da okuyabilirsiniz.

Öncelikle Opera ile başlıyorum. Opera internet tarayıcısının bundan önce kullanmadıysanız, bir an evvel indirip kurmanızı tavsiye ederim. Hele hele Internet Explorer 7’yi kullanıyorsanız, hiç durmayın Opera’ya geçin derim. Başka bir yazıda Opera ile neler yapabilirsiniz onları da izah ederim.

Opera’nın türkçe sürümü olmadığı için burada ingilizce arayüz ile anlatıyorum ama aynı fonksiyonlar türkçe versiyonununda bulunmaktadır. Operada 9’da reklamları bloklamak gerçekten çok kolaylaştırılmış. Altta adım adım anlattığım kısmın büyütülmüş halini görmek için resimlere tıklayabilirsiniz.

  1. Herhangi bir websitesini gezerken görmek istemediğiniz veya reklam olarak nitelendirdiğiniz bişeyler çıktı karşınıza. Sayfanın herhangi bir yerinde sağ tıklayın ve alttaki resimde görüldüğü gibi Block Content tıklayın.

    Opera ile reklam bloklamak-1

  2. Block Content seçtikten sonra sayfanın üst kısmında alt kısımdaki gibi bir alan ekleniyor.

    Opera ile reklam bloklamak-1

  3. Artık sayfa içerisinde neyi görmek istemiyorsanız üstüne tıklayıp onun görüntülenmesini engelleyebilirsiniz.

    Opera ile reklam bloklamak-3

2-3 tık ile reklamlar bloklandı.

Eğer daha ileri gidip örneğin belli bir dizin altından yüklenecek bütün dosyaların bloklanmasını istiyorsanız o da çok basit. Bununla ne demek istediğimi de kısaca izah ediyim. Büyük çoğunlukla reklam dosyaları (resimler, animasyonlar) kendi bilgisayarlarımızda olduğu gibi bir dizinin altına yerleştirilir ve oradan sitelerin üstünde görüntülenmesi sağlanır. Örneğin;

http://www.hurriyet.com.tr/_banners/

Hürriyet gazetesi sitesinde gösterilen bütün reklamlar bu dizinin altında muhafaza edilir ve buradan ziyaretçilere gönderilir. Eğer siz bu dizinin altındaki dosyaları teker teker engellemekle uğraşmak istemiyorsanız, 2. adımda gösterilen ekranda Details‘e tıklayabilirsiniz.

Ondan sonra, Add‘e tıklayıp karşınıza çıkan boşluğa:

http://www.hurriyet.com.tr/_banners/*

* işareti bilgisayar dilinde wildmark olarak ifade edilen joker işaretleridir.

* ne olursa olsun demektir. Yani bu dizin altında gösterilecek dosya ne olursa olsun hepsini blokla demek istiyorsanız:

http://www.hurriyet.com.tr/_banners/*

demeniz yeterli.

Aynı durum, Milliyet gazetesinin reklam sitesi:

http://reklam.milliyet.com.tr/*

Bu sitelerde reklam yayınlayan:

http://ad.e-kolay.net/*
http://adsrv.adgroupm.com/*

adresler için de geçerlidir. Bu adresleri blokladığınız zaman sayfaların ne kadar hızlı açıldığını ve bant genişliğinizden ne kadar tasarruf ettiğinizi çok rahat görebilirsiniz.

Hürriyet Gazetesi ve Çarptırma HABER!

Bilenler biliyor zaten ama bilmeyenlerin gözüne sokarcasına birşeyleri buradan dile getirmek istedim. Hürriyet gazetesinin avrupa ayağında yayın yapan hurriyet.de websitesinin manşetindeki haber:

Hollanda’dan başörtüsüne yasak! Altta da koydukları manşet bulunuyor. Hollanda başörtüsünü yasaklasa tamam bunu anlarız. Ama haberin detaylarına bir bakın:

Hollanda Hükümeti, burka, nikap gibi yüzü kapatan giysili kişilerin, devlet daireleriyle eğitim kurumlarına kesin olarak alınmamasını kararlaştırdı.

Yani Hollanda hükümetinin başörtüsünü yasakladığı filan yok! Bizim halk arasında daha çok kullandığımız PEÇE’yi yasaklayan Hollanda hükümetinin haberini, Hürriyet gazetesi “Hollanda’dan başörtüsüne yasak” diye duyuruyor. Bu adamların gericiliğine mi kafasızlığına mı yoksa aptallığına mı yanalım ben bir türlü karar veremiyorum.

Amerika’da dil eğitimi

uta.jpgSonunda bir hayalim daha gerçekleşti ve ben Amerikadayım 🙂 Yazın buraya gelme planlarıyla bazen seviniyor bazende hiç bilmediğim bir ülkede nasıl bir hayat bekliyor beni diye düşünerek geriliyordum. Hemde bu benim ilk yurtdışı seyahatim olacaktı. Amerikadan Mehmet’i tanımak benim için çok büyük şanstı. Onunda desteği ve yardımlarıyla nihayet Ocak’ın ilk haftası geldim. Tekrardan Mehmet’e bana hiçbir zaman unutmayacağım desteği için sanal alemden teşekkürler 🙂 Oturduğum sitede ve okulda Türk arkadaşların olması buraya kolay alışmam ve yalnız kalmamam için büyük destekti. Amerikaya gelmek istememin nedeni yabancı dil öğrenmek ve inşallah üniversiteye devam etmek. Şuanda Teksas’ta bir üniversitenin (University Teksas of Arlington) dil okuluna gidiyorum. Eğer üniversite okumak yada master,doktora yapmaya gelmekse niyet üniversitenin dil okullarına gitmek uygun olur. Çünkü herşey çok detaylı anlatılıyor. Eğer sadece pratik konuşma yada sokak ingilizcesi ögrenmek istiyorsanız dil kursları daha uygun olur hemde fiyat olarakta daha ucuz. Okulun ilk haftası ögretmenlerle tanışma, kampüsü gezmek ve seviye tesbit sınavlarıyla sınıfların belirlenmesiyle geçiyor. Benim okulumda dersler şu şekilde üçe ayrılıyor: Grammar/Writing & Reading & Listening/Speaking. Her derse farklı öğretmen giriyor ve hepside bence halimizden iyi anlıyorlar. Derslerde bazen kaset dinliyoruz, projektör ile perdeye yansıtılan resimler yada videolar izliyoruz, oyunlar oynuyoruz yada bilgisayar labaratuarına gidip paket programlarla çalışıyor kelimelerin nasıl söylendiğini dinliyor sonrada biz kulaklık ile aynı kelimeleri okuyup dinliyor ve nerelerde hata yaptığımızı duyuyoruz. Özellikle oyunlar kelime ezberlemizde çok faydalı oluyor. Burada ev ödevlerine çok önem veriliyor. Bütün ögretmenler akşamlarımızı ödevle dolduruyorlar ve mutlaka ertesi gün kontrol ediyorlar, ödevlerdende not alıyoruz. Daha ikinci hafta reading ögretmeni elimize ingilizce kitap verdi ve bu dönem en az 80 tane kitap okumamızın mecburi olduğunu söyledi. Tabii kitaplar ince 30 sayfa civarında ama sonrada okuduğumuzdan emin olmak için ögretmenin yanında özetini yazıyoruz. Devamsızlık hakkınız çok az ve eğer aşarsanız okuldan atıyorlar. Uluslararası ögrencilerin tanışmaları için parti düzenlendi ve nerdeyse her hafta 2 kere spor yada eğlence etkinlikleri oluyor. Dil okulunda bu dönem Vietnamlılar çoğunlukta, onları Güney Koreliler ve Taiwanlılar takip ediyor. Sadece 5 tane Türk öğrenci var. Okula başvuru yaptığınızda size kabul belgenizi gönderirlerken Amerikada ihtiyacınız olacak paranın yaklaşık miktarını ve okulun evlerinin fiyatlarını, evin planını gönderiyorlar. Eğer Amerikada tanıdığınız, size önceden ev ayarlayacak birileri yoksa okulun evlerine başvurulmalı. Teksas’ta toplu taşıma olmaması nedeniyle ev okul mesafesini yürüme mesafesi olarak ayarlamak gerekiyor.
Burada bir bayan olarak hayretle baktığım şeylerden biri kıyafet konusu. Herkes ayrı telden çalıyor. Kimi 2 kat giyinmiş yanındaki şort terlikle geziyor. Okulda çalışan memurlar ve öğretmenler genelde terlik kullanıyorlar yani süsden önce rahatlıkları geliyor. Ben Türkiyede topuklu giyen öğretmenlerle okuduğum için kalın çorapla açık terlik giyen ögretmenlere hayret ettim. Türkiyede olsa hemen kıro deriz ama burada kıyafetler geri planda. Okula bir karış eteklede gelebilirsin, başını kapatıp pardesüylede. Müslüman ülkesi Türkiyede başörtü problemleri, kıyafetlerle millet kafayı yerken Amerikada başörtülü öğrencilere dönüp bakan yok. Hatta ders arasında çık bahçeye seccadeni yay namaz kıl. Geçen gün bahçede oturuken okulun binalarından birinin balkonunda bir müslümanın namaz kıldığını gördüm ve Amerikada bile bu kadar rahat dinimizi yaşayabiliyorken Türkiyede bunu yapan birinin ertesi gün haberlerde gazetelerde manşet olabileceğini düşündüm. Umarım Türkiyedeki eğitimcilerimizde başörtüsü konusuna takılmaktan kurtulup eğitim sistemine takılıp işlerini yaparlar.
Bir aylık süre içinde okulda yaşadığım deneyimlerim ve gözlemlerim şimdilik bu kadar. Amerikaya gelmeyi düşünen arkadaşlar varsa merak ettiğiniz, öğrenmek istediğiniz (vize,okul başvurusu v.s) konularda yazışabiliriz.

Meslek Yüksek Okulları

Robin Hood kıvamında yazılarıma devam ediyorum 🙂 Üniversitedeyken Meslek Yüksek Okuluna giden çok başarılı arkadaşlarım vardı. ÖSS’de benden daha iyi netler yaptıkları halde, Meslek Yüksek Okulunda tornacılık, elektrik teknisyenliği v.s. gibi gerçekten teorik zekalalarının çok altında mesleklere ayrılmak zorunda bırakılan bu arkadaşların ne kadar sorunlar çektiğini, gelecekleriyle ilgili endişelerini gözlerimle şahit oldum. En az amerikadaki hackerlar kadar bilgisayar kurdu olan, en son yazılımlar donanımlar herşeyi takip eden bu zehir gibi arkadaşlar, dönüp dolaşıp bir yerlerde bilgisayar öğretmeni olarak, MS-DOS, Excel, Word öğretecek noktalara getiriliyorlar. Meslek Yüksek Okuluna gitmek isteyen arkadaşlara kesinlikle bir sözüm yok, olamaz ama bu okullara ite kaka başka alternatifleri olmadığı için zorla gitmek durumunda kalan arkadaşların buradan sesi olmak ve onların bu konuda hazırladıkları vidyoyu sizlerle paylaşmak istedim.

Meslek Yüksek Okulu mezunların sorunları:

  1. Üniversite mezunu olmamıza rağmen, askerde neden ilk okul mezunu yada hiç okumamış adam muamelesi görüyoruz?
  2. Meslek Yüksek Okulu bittikten sonra lisans tamamlamada neden bu kadar engelle karşılaşıyoruz? (Dikey geçişler)
  3. İş yerlerinde neden mevki zorunu yaşıyoruz?
  4. Neden imza yetkimiz yok?

Talepler:

  1. Biz de üniversite mezunu olarak, askerde 4 yıllıklar gibi, üniversite mezununa yakışır, askerlik yapmak istiyoruz.
  2. Lisans tamamlamada sorun yaşamak istemiyoruz
    • Meslek Yüksek okulu bittikten sonra lisans tamamlama işlemini özel üniversitelerede asgari tutarlarda ödeyip lisans diploması almak istiyoruz.
    • Açık öğretim kurumlarında, teknik bölümleri için lisans tamamlama hakkı verilsin istiyoruz.
    • DGS sınavında, devlet üniversitesine girmek için, 2 milyon insanla yarışıyoruz ve yarışı kazanan maksimum 100 kişi, lisans tamamlamaya hak kazanıyor. Çünkü her üniversite maksimum 2 veya 3 kontenjan bırakmış DGS öğrencilerine.
    • Bizler lisansımızı tamamlayıp devlete ve millete daha yararlı olmak istiyoruz.
    • Önümüzdeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
    • Okumak istiyoruz, bundan daha güzel birşey var mı ülkemiz için?
  3. İş yerlerinde mevki sahibi olmak istiyoruz. İlk okul mezunu ile aynı kefeye konulmak istemiyoruz.
  4. Neden imza yetkimiz yok? Bizler neden işyeri açıp imzamızı kullanamıyoruz? Neden işyerlerinde yetkili tekniker imzamız olmuyor? İmza yetkisi istiyoruz.

Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin sıkıntıları

Ben bunlardan DEÄžİLİM!

Artık türk basınını, türk tv’lerini takip etmeyi bıraktım. Ahlaksızlık ve terbiyesizlik boyutlarında sınır tanımayan bu kişilerin, konuştukları bu konuları, bu konuların konuşulduğu bir ülkeyi ben sahiplenmek de, tanıtmak da istemiyorum. Neden mi? Alın bir örnek. Show TV ana haber bültenin terbiyesiz muhabiri, Haseki hastanesine gidiyor, gizli kamerayla orada hayat kurtarmak için çabalayan başörtülü doktor, hemşire, laboratuar teknisyenlerini gizli kameralarla çekip ‘İŞTE BU HASTANEDE TÜRBANLA ÇALIŞIYORLAR’ diye çekim yapıyorlar. Bir yanda o bayanlar oraya gelmiş hasta kişilere tedavi yetiştirmeye çalışıyorlar, bir yandan da bu muhabirin ‘Siz burada nasıl çalışabiliyorsunuz, türbanla çalışmanız yasak değil mi’ soruları ve kameraman kamerasını ağzına kadar sokmasıyla taciz ediliyorlar. 6 yıl doktorluk eğitimi almış, binlerce doktor açığı olan bir ülkede çalışıp insan hayatını kurtarmak isteyen kişileri sırf BAŞÖRTÜLÜ diye mesleğinden men etmenin ahlaksızlığı, cahilliği ve daha kelimelerle ifade edemediğim bu hallerine ne denebilir? Ben böyle insanlarla nasıl aynı ülkedenim, nasıl aynı toplumdanım diyebilirim? Tabiki demiyorum, BEN BUNLARDAN DEÄžİLİM!

Başörtüsü giymek istedikleri için liseye alınmayıp bari eğitimime devam edip dışarıdan bitirmeye çalışan kızların önünü kesmek için açık lise sınavına girdikleri zaman yine başlarına çöreklenip çıkart o başörtüsünü diyorlar. Başörtüsünün altından bomba mı var, silah mı var, nedir bu rezalet? İşte ben böyle gericilerin olduğu bir toplumdan çıktığımı kimseye söylemek istemiyorum. Çünkü BEN BUNLARDAN DEÄžİLİM!

Rektörler toplanmış, başörtüsü yasağı kaldırılamaz, yok efendim yeni düzenlemelerle rektörler başörtüsünü mü denetleyecekler diye açıklama yapıyorlar. Ulan başörtüsü başörtüsü diye kendiniz peydahladınız bu mevzuyu. Herkes özgür bir şekilde girip çıkarken, sizin sınırlamalar getirmelerinizle kapıdan giren çıkan herkesi denetler oldunuz. Üniversitelerin kapılarına polisleri yerleştirip sanki suçlu yakalamışlar gibi başörtülü öğrencileri dışarı attırdınız. Kendi vatanlarında, kendi dillerinin konuşulduğu okullarda lise, üniversite eğitimi almalarına mani oldunuz, bundan daha büyük bir ahlaksızlık daha büyük bir terbiyesizlik ne olabilir?

Amerikadaki eğitim sistemi görmüş, araştırma asistanı olarak çalışma yapmış birisi olarak iddia ediyorum, Rektör diye geçinen kişilerin akademik yaşamları boyunca yaptıkları çalışmaların uluslarası standartlarla hiçbir ilgisi ve alakası yok. Bu kişilerin aydın ve modern hayattan nasip aldıklarını düşünmek, dağ başında laptop bulmak gibi bişey olurdu. Boğaziçi üniversitesinin başında bulunan görevliler, Amerika ve Avrupada eğitim sistemlerini gördükleri için, YÖK tepelerine çöküp başörtüsü yasağını uygulayacaksınız dedikleri zaman “biz öğrencilerimizin özgürlüklerini gem vurup, nasıl yasaklar getirebiliriz” diye açıklama yaptılar. İşte Aydın insanlık düzeyi bunu gerektirir.

Show TV Ana haber bülteninde sanki düşman avlıyorlarmış gibi ‘Bakın öğrenciler nasıl kabul edildi’ diye lise yaşındaki öğrencileri takdim ediyorlar
Gericiler serisi 1:

Gerici Rektörler ne demişler
Gericiler serisi 2:

Vay efendim başörtüsü üniversitelerde müsade edilirse, aynı sebepler kullanılarak liselerin de önü açılır, bunun önünün er evvel kesilmesi lazım diye açıklama yapıyor
Gericiler serisi 3:

Rektörler toplanmış vay efendim üniversitelerde türbanın yasaklanması ülkeye şeriati getirir diye GERİCİ bir açıklama yapmışlar, buyurun vidyosu. Bunlar bu ülkenin KARANLIK YÜZÜ, GERİCİLER ORDUSUDUR
Gericiler serisi 4:

İçteki nefret

Malum, konu başörtüsü, döndürüp dolaştırılıp türban olarak dendiği gibi değil. Hürriyet, Milliyet su anda gazı sonuna kadar basmış durumda, balonu şişire şişire en son sınırlara kadar zorluyorlar. Ertugrul Özkök kösesinden gürlüyor, Hürriyet gazetesinin köşe yazarları hergün bunu yazıyorlar. Ben de bunların içlerindeki nefretlerini akıttıkları bu yazıları ve Milliyet gazetesine sanki düşman ülkenin insanları gibi yorum yazanların yazdıklarını yayınlıyorum. Yorumsuz, buyrun başlıkları da yorumları bi okuyun.

Oktay EKSI oeksi@hurriyet.com.tr

Bu yol çikar mi?

BASBAKAN Tayyip Erdogan’in aradigi “sihirli cümle”, gazete haberlerine bakarsaniz bulundu:

Üniversitelerde türbani serbest birakabilmek için Anayasa’nin 10’uncu maddesi ve 42’inci maddesi degistirilecekmis. Bir de 2547 sayili YÖK yasasinin ek 17’nci maddesi yeniden düzenlenecekmis.

Bekir COSKUN bcoskun@hurriyet.com.tr

Çene alti laikligi…

BU formül iyi:

“Çene alti…”

Tufan TÜRENÇ tturenc@hurriyet.com.tr

Bakalim Prof. Özbudun verdigi sözü tutacak mi

ÖNCEKI aksam son günlerin en flas isimlerinden biri olan Prof. Ergun Özbudun’un Marmara Grubu’nda yaptigi genis açiklamalari dinledim.

Ertugrul ÖZKÖK

Haber kolay manset zor

DÜN yazi isleri toplantisina basladigimizda mansetin ne olacagi belliydi.

Tabii türbanin üniversitede serbest birakilmasini isleyecektik.

Mehmet Y. YILMAZ mehmetyilmaz@hurriyet.com.tr

Bakan esleri üniversiteye giremeyecek

HÜRRIYET yazi islerine dün ulasan haberler türban konusunda MHP ile AKP’nin nihai bir anlasmaya vardiklarini gösteriyordu.

Yalçin DOGAN

O kaleler bu sefer düsmedi

“BU odalar alinacak”. Emir net ve öz ve büyük yerden, AKP Genel Merkezinden. Hangi odalar?

Istanbul Mimarlar Odasi, Istanbul Insaat Mühendisleri Odasi, Istanbul Çevre Mühendisleri Odasi.

Özdemir INCE

Türbaniye dini

TURAN Dursun’un Türkçe’ye çevirdigi, Ibni Haldun’un Mukaddime’sinin 23. Bölüm’ünün basligi söyledir: “Yenik olan, yenene uyma egilimindedir. Im, kilik, inanç-düsünce yönünden ve daha baska yönlerden gösterir uyma egilimlerini.” (Onur Yayinlari, 1977, s. 344-345) Ve bu egilimlerin nedenini açiklar: “Insan her zaman kendini yenende bir üstünlük bulunduguna, ona boyun egmesi gerektigine inanir.”

Ahmet HAKAN ahmethakan@hurriyet.com.tr

Çok meshur türban sorularina yanitlarim

SORU Üniversitede türbanla okuyacaklar… Peki ya üniversite bitince? “Hizmet alan/Hizmet veren” ayrimi sürecekse, bu kizlar üniversiteyi bitirince ne is yapacaklar?

Yilmaz ÖZDIL yozdil@hurriyet.com.tr

Sari öküz

SÖMESTR basladi.

Karne hediyesi olarak ne versem acaba diye düsünüyordum, karinca kararinca, su meshur hikáyeyi vermek geldi aklima.

Yalçin BAYER ybayer@hurriyet.com.tr

Boynumuzdaki tasmadan kurtulmak istiyoruz

BIR süreden beri, Maliye Bakanligi’nin hazirladigi kamu alacaklarinin tahsiline iliskin bir tasari taslagindan söz ediliyor. Taslak henüz Bakanlar Kurulu’ndaymis… Vergi borcu olan sirketlerin vergi borçlarini ödemede uzlasma yolunun açilacak olmasi mükellefler için sevindirici olarak kabul ediliyor. Nitekim, bunu yillardir ‘basi dertte’ olan bir isadaminin gönderdigi mektuptan anliyoruz:

Cüneyt ÜLSEVER culsever@hurriyet.com.tr

Türk Egitim Dernegi:Sivil sûra!

TÜRK Egitim Dernegi (TED) 80 yildir var. Atatürk, 1 Kasim 1925’te TBMM’nin açilisinda egitimde hedeflenen seviyeye ulasmak için özel girisimin çalismalarina ihtiyaç duyuldugunu ifade eden bir konusma yapiyor ve topluma çagrida bulunuyor. TED de bu temel vizyon dogrultusunda Atatürk’ün ve arkadaslarinin öncülügünde 31 Ocak 1928 tarihinde kuruluyor. Ilk baskani Ismet Inönü!

Sükrü KIZILOT skizilot@yaklasim.com

Es, çocuk ve sevgilinin otomobil sefasi

ÖZELLIKLE büyük kentlerde dikkatinizi çekiyordur.

Üniversite ögrencisi bir genç, altinda son model bir otomobil ya da cip, yaninda da arkadasi… Keyfine diyecek yok. Genç ya da orta yasli bir hanim, yine altinda son model otomobil veya cipi, o da son derece mutlu…

Bülent DÜZGIT bduzgit@hurriyet.com.tr

Bülent çiziyor

Mehmet Ali BIRAND mabirand@e-kolay.net

Türkiye yol ayriminda…

AKP-MHP ‘nin türban anlasmasi bu ülkeyi yillardan beri bölen bir soruna çözüm mü getirecek, yoksa Türkiye’nin laik çizgiden çikmasina mi yol açacak? Kötümser olanlar için, bu is artik bitmistir ve Türkiye rayindan çikmistir. Iyimserler için, önemli bir sorun çözülmüs ve sosyal mutabakat saglanmistir. Hangisinin dogru oldugunu su anda bilemeyiz. Önümüzdeki dönem ülkemizin yönünü tespit edecek. Bu da, ilerde iktidara geleceklerin tutumlarina ve toplumun isteklerine baglidir.

Rauf TAMER rauftamer@posta.com.tr

Yagsa veya yagmasa

Kar yagacak demisler, Istanbul tedbirini almis, Belediye Baskani sabaha kadar beklemis ama kar yagmamis… yahut yagmis da az yagmis.

Mehmet Barlas

Insanlar ve toplumlar metallerden daha fazla yorulur

Metaller bile yorulurken insanlar ve toplumlar yorulmaz mi?

Cengiz ÇANDAR cengizcandar@referansgazetesi.com

ABD’deki siyasi yarismayi izlerken…

Amerika’da kimin baskan seçilecegi, sadece Amerika için degil tüm dünya için her zaman önemli olmustur. Amerika’nin bir “süperdevlet” olmasi ve “Baskanlik sistemi” ile yönetilmesi, Baskan’in kimliginin dünyanin her kösesindeki neredeyse her bireyin kaderini etkileyecek öneminden ötürü önemli olagelmistir.

Ege CANSEN ecansen@hurriyet.com.tr

Hacivatlarin Davos sefasi

INSAN, iç içe insa edilmis iki benlikten kuruludur. Yunus’un “bir ben var, benden içeri” deyisi veya Freud’un ben kavramini “ego” ve “süper ego” diye iki kademeye bölmesi bundandir.

Yonca TOKBAS 4yaprakliyonca@gmail.com

Ben hastayim

Hem de fena.

Hastaligimin çaresi de yok.

[17:14sku] Sizi gidi sizi..
isinize gelen sözlerini nasilda ezbere biliyosunuz atatürkün. . ama isinize yaramayan sözlerini haykirsak bile kulaklariniz bir anda sagir oluyo. .
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %77 %0 %22

 

[17:14kemal öztürk eskici41050] Atatürk ne demis?
Atatürk “fikri hür, vicdani hür, irfani hür” demis, “Fikri tarikata bagli, vicdani tarikata bagli, irfani tarikata bagli” veya, “fikri yok, vicdani yok, irfani yok” dememis.
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %80 %2 %17
[17:11vatandasch] Atatürk
Bu kanun taslagini ortaya atan ve destekleyen sahislarin, ATATÜRK’ ün “HÜR” ifadesini ne kadar dogru anladiklari , Cumhurbaskanin esini elini resmi kabullerde sikmamalarindan çok açik sekilde anlasiliyor. Bu sahislar kesin olarak KUR’AN ‘i da ters olarak anliyor ve yorumluyorlar. . . . ancak kadinlarimiz, kizlarimiz neden bu oyuna geliyorlar !!!
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %86 %0 %13
[17:08kibrisvatan] Kafasini
BU SEKILDE BAGLAYAN VATANDASIN BEYNINE YETERI KADAR KAN GITMEZ. KAFADA ÇALISMAZ.
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %73 %0 %26

 

[17:08kibrisvatan] Atatürk
BUNLARI ÇARPACAK. SAKIN BIR DAHA MUSTAFA KEMAL ADINI AGZINIZA ALMAYIN!
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %76 %3 %20

[17:06cubrika] Olsa olsa
ONLAR OLSA OLSA FIKRI KARA, VIJDANI KARA, IRFANI KARA, KIYAFETI KARA DIR.
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %81 %0 %18

 

[17:06çiftay] Yazik
Siz kim, Atatürk’den bahsetmek kim? DTP de sizi destekliyor. MHP bundan sonra demokratik açinimlara destek vererek kürt sorununu da çözer. Sonra da kimse tutamaz. Zaten bir tutarlarsa!
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %79 %0 %20

[17:05asi_24] Atam
atam ayakta olsaydi siz böle yapabilrmiydiniz yilarca sizin gibi yobazlara karsi mücadele edip dünya da hiç bir liderin yapamacagi yenilikleri yapmis siz kim oluyosunuz da onun bu kurallarini kaldiriyosunuz
yazarin tüm yorumlari Evet / Çekimser / Hayır – %79 %0 %20

İnternette Türkçe karakter kullanmak

Bir toplumu hayalimde canlandırdığımda onları birbirine bağlayan en önemli şeyin aynı değerleri paylaşmak kadar aynı dili konuşmanın da olduğunu görüyorum. Bu durumu yurtdışına çıkmadan yaşamak biraz zor geliyor aslında, Türkiye’de herkes birbirini kategorize etmek de çok iyi olduğu için aynı dili konuşuyor olmamızın, kendimizi çok büyük bir ortak paydada buluşturan birşeyi paylaştığımızı farkedemiyoruz.

Tabi dilimiz çok güzel, esneklikleriyle espriler yapıyoruz, O üçüncü tekil şahsına atıflar yaparak bahsetmek istediğimiz kişileri gayet usturuklu bir şekilde saklayabiliyoruz. Bu durum ingilizcede (He,She,It) almancada (Er,Sie,Es) ve diğer dillerde olmadığı için neye sahip olduğumuzun da çok farkında değiliz bence.

Bir de farkında olmadığımız ve beni artık çileden çıkartan bir durumdan bahsetmek istiyorum. sonofnights.com sitesine sizler tarafından ortalama günlük 30’a yakın yorum bırakılıyor. Yorum bırakılması, paylaşım yapılması bir blog yazarının arayıp da bulamayacağı en güzel şeylerden bir tanesi fakat olayı biraz da geniş perspektiften değerlendirmek isteyen ben için durum içler acısı. 30 yorumdan taş çatlasın 1 yada 2 si doğru düzgün bir türkçe ile yazılıyor. Bugün Protez Saç konusunda patladığım gibi, yorumlarda:

-insan yazmak yerine ınsan
-bir yazmak yerine bi
-saç – sac, bölüm – bolum

benim anlayamadığım, önümdeki klavyenin üstünde türkçe karakterler işaretlenmiş değil. Bundan önce uzun yıllar türkçe Q klavye kullandığım için türkçe karakterleri görmeden bulabiliyorum, peki yorum bırakıp da önünde bütün bu harfler bulunan arkadaşların Türkçe yazamama durumu ne olacak?

Olayın bir diğer boyutu basit değerlendirilip gözden kaçırılabilir ama interneti ayağımıza getiren arama motorları, tamamen yapay zeka üzerine kurulu. Bu yapay zekalar machine learning denilen algoritmalar sayesinde; yeni kelimeleri, tümlecikleri ve karakterlerden oluşabilecek her türlü harf bütününü öğrenebilecek yeteneğe sahip. Şu anda google türkiye diye bilinen google.com.tr adresinden girip ayrı ayrı ‘sac ekimi’ ve ‘ diye arattığınız zaman çıkan sonuçlar birbirinden farklı. Bu örnek aklıma gelen örnek olduğu için bahsettim, bunun gibi binlerce örnek mümkün. Sırf birileri doğru harfleri kullanma özürlüsü olduğu için arama motorları türkçeyi ve dolayısıyla sizin bizim aklımıza gelecek ilk anahtar kelimeleri yanlış yorumlamaya başlıyorlar.

Herkesin aklından ortak kelimelerin bir araya gelip aramaya dönüşmesi, arama motorları ve internet siteleriyle uğraşmaya başladığımdan beri çok ilgimi çekiyor. ‘Msn şifremi unuttum’ diye bir gün içinde 300 kişinin yazması sizce de enteresan değil mi? Evet bu güzel ama harf basma özürlüsü arkadaşlar yüzünden, ‘msn şifremi unuttum’ yerine ‘msn sifremi unuttum’ yazıp elde edeceğiniz sonuçlar sizin için belki çok gerekli olabilir, o şekilde arattırmadığınız için derdinize deva olacak bir yazıyı gözden kaçıracaksınız.

Son söz, LÜTFEN ve LÜTFEN, artistlik, farklılık ve her ne sebepten olursa olsun türkçemizdeki harfleri olduğundan farklı şekilde yazmayalım. Bu şekilde yazdığınız kelimeler emin olun önümüzdeki birkaç yıl içinde arama motorlarının bile kafasını karıştaracak hale gelecektir.

Little Mosque on the Prairie New Season

Little Mosque on The Prairie started new season in October so I guess I was a bit late to publish downloads but it is better then nothing. I’ll release rapidshare downloads for Little Mosque on the Prairie for the new season too. Little Mosque on The Prairie is the first non-turkish episode I released on my blog. If you don’t like rapidshare links, you can also watch it from Youtube or from Muxlim Tv (http://beta.muxlim.tv/search?q=mosque) Little Mosque on The Prairie – Grave Concern October 3, 2007 – Episode 9 Baber and Yasir decide to set up a Muslim cemetery but this does not go over well with some in the local community.

Little Mosque on The Prairie – Public Access October 10, 2007 – Episode 10 Amaar and Rayyan become co-hosts of their own Islam-themed television program, only to find themselves competing over who has the best TV persona.

Little Mosque on The Prairie – Ban The Burka October 17, 2007 – Episode 11 There’s trouble in Mercy when a mystery woman shows up at the mosque wearing a face veil. Sarah finds it oppressive. Fred finds it creepy. Baber falls in love. But he doesn’t have a way with women so he enlists Yasir to turn him into a ladies’ man.

Little Mosque on The Prairie – Lucky Day October 24, 2007 – Episode 12 Sarah’s habit of buying lottery tickets runs her afoul of both Islam and her daughter. Meanwhile Amaar struggles to hip-ify Muslim youth day by re-branding it “Islamapalooza.”

Little Mosque on The Prairie – Mercy Beet November 7, 2007 – Episode 13 Hockey star Darcy Tucker endorses a beet drink made in the town of Mercy, and the whole town, including the Muslim community, invests in the company.

Little Mosque on The Prairie – Rival Imam November 14, 2007 – Episode 14 Amaar feels threatened when a former law colleague (Sam Kalilieh) comes to visit and reveals that he has also become an imam.

Little Mosque on The Prairie – Spy Something or Get Out November 20, 2007 – Episode 15 The people at the mosque become suspicious when an agent from the Canadian Security Intelligence Service comes to town. Guest-starring Samantha Bee (The Daily Show).

Little Mosque on The Prairie – Best Intentions November 28, 2007 – Episode – Episode 16 Baber starts to rethink his outlook on life when Amaar inadvertently gives him the “evil eye”.

Little Mosque on The Prairie – No Fly List December 5, 2007 – Episode 17 Baber can’t give a keynote speech at a conference in Chicago because he’s on the American no fly list. Amaar and Rayyan persuade him to fight the power by taking a day-long road trip to the American consulate. Back in Mercy, the mayor wants to put a private bathroom in her office — and Yasir will stop at nothing to get the job. Guest-starring Dave Foley (Kids in the Hall, NewsRadio).

Little Mosque on The Prairie – Eid’s a Wonderful Life December 12, 2007 – Episode 18 Christmas is around the corner and Sarah’s blue. She misses the fun and pageantry of her pre-conversion Christmasses. Rayyan vows to make this year’s Muslim festival, Eid alhada, a little more Christmassy to cheer up her mom. And: the Christmas rush leads to trouble at the mosque, where Amaar and Magee come into conflict over limited parking.

Little Mosque on The Prairie – The Five Year Plan December 12, 2007 – Episode 19 It’s New Year’s Eve and Yasir is depressed. Another year’s gone by and he hasn’t reached the goals he’s set for his business. Rayyan throws a dinner to cheer him up, and over dinner Rayyan, Baber, and Amaar share stories of what they were doing exactly five years ago.

Little Mosque on The Prairie – Jihad on Ice January 9, 2008 – Episode 20 When Fred Tupper mocks Amaar’s attempts to curl, Amaar sets up Mercy’s — and perhaps the world’s — first Muslim curling team. Rayyan’s got natural talent, but is she so good that the team will lose her? Meanwhile Sarah uses Islamic tradition to get Yasir to pay for a shopping spree.

Little Mosque on The Prairie – The Crush January 16, 2008 – Episode 21 There’s trouble at Amaar’s Koranic studies class when he intercepts a note from Layla indicating she’s got a crush on him. He does what any good teacher would do: he runs to Rayyan for help. Meanwhile, when Yasir and Sarah help Fatima study for her citizenship test, they come close to driving her out of the country.

Little Mosque on The Prairie – Welcome To Mercy January 23, 2008 – Episode 22 Mayor Popowicz goes on vacation, leaving Sarah as acting mayor. Her administration is thrown into crisis when the “Welcome to Mercy” sign at town limits is destroyed in a tractor accident. With Sarah running the town, Yasir finds himself relegated to “first lady” status. And Reverend Magee takes up hobby painting, putting Amaar in the awkward position of pretending to like his paintings.

Little Mosque on The Prairie – Wheat Week January 30, 2008 – Episode 23
The Mayor wants to scrap “Wheat Week,” Mercy’s beloved summer festival. It’s Sarah’s job to find a way to put a positive spin on the cancellation. And Yasir struggles to enjoy a football match on his new big-screen TV, while Rayyan and Fatima suffer from bad hair days — which can happen, even under a headscarf.

Little Mosque on The Prairie Emule Download Links:

Little Mosque On The Prairie.S02E01.Grave.Concern.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.2×02.Public.Access.SDTV.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E03.Ban.The.Burka.XviD.AKiRA.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E04.Lucky.Day.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E05.Mercy.Beet.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E06.Rival.Imam.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E07.Spy.Something.Or.Get.Out.HDTV.XviD-NODLABS.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E08.Best.Intentions.HDTV.XviD-NODLABS.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E09.No.Fly.List.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E10.Eid’s.A.Wonderful.Life.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E11.The.Five.Year.Plan.HDTV.XviD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E12.Jihad.On.Ice.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E13.Crush.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E14.Welcome.To.Mercy.HDTV.XviD-2HD.avi
Little Mosque On The Prairie.S02E15.Wheat.Week.HDTV.XviD-2HD.avi

Little Mosque on The Prairie Rapidshare Links:

Gardırop Atatürkçülerine

Bülent Ecevit’in 1980lerdeki arşivinden yayınlanan yazıyı çok manidar buldum. Deli saçması şeyleri sadece düşmanlık için kullanan arkadaşların okumasını tavsiye ederim.

Başörtüsüyle uğraşmayın
Ecevit’in 27 Aralık 1981 tarihli mektubu “Başörtüsü konusu” başlığını taşıyor:
“Arayış (dergisi) hâlâ elime geçmediği için son sayıda bu konuya değinildi mi, bilmiyorum. Değinilmediyse bence hiç değinilmesin.
Başörtüsü ile uğraşmanın gereksiz olduğuna inanıyorum. Gardırop Atatürkçülüğünün tipik bir örneği… Zaten ondan da dönüş yapacaklardır.
Olsa olsa Atatürkçülüğün başörtü yasaklanarak kanıtlanamayacağı belirtilebilir.
Atatürk’ün irticaa karşın da büyük güvence olan- partisi kapatılmış, vasiyeti çiğnenmiş, yeni bir ulusal kültür oluşuma katkı için kurduğu kurumlar ortadan kaldırılıyor. Atatürk’ün her türlü dogmacılıktan uzak bilimci yaklaşımı bırakılıyor; tüm bunların günahı, başörtü yasaklamakla örtülemez.

Kaldı ki bazılarının farkında olmadığı bir gerçek var: Atatürk kadınların kılığına kıyafetine hiç karışmamıştır. O konuda hiç yasa çıkarmamış, herhangi bir zorlamaya da gitmemiştir. Özendirme yoluyla ve zamana, gelişmeye bırakarak bu sorunun çözümünü daha uygun bulmuştur. Bu da sanırım Atatürk’ün kadınlara karışmayı Türk gelenekleri açısından uygun görmemiş olmasındandır.

Kadınlara her hakkı ve özgürlüğü tanımıştır, her olanağı sağlamıştır, ama ne giyeceklerine müdahale etmemiştir.
Kaldı ki, başörtüsü ile ilgili bir sorun varsa, bu sorunu başörtüsünde değil din sistemindeki bazı yanlışlarda, özellikle Kuran kurslarında aramak gerekir. Bu konularda devlet dine saygı ile çağdaş bilimsel yaklaşımı daha çok bağdaştırıcı bir yol izlese, böyle bir sorun ya kendiliğinden sona erer ya da sakıncasız boyutlara iner.”

Stage6 ve Online Vidyoda Ulaşılan Zirve

Youtube internet hayatımızı değiştirdi. İzlediğimiz dizilerden, futbol maçlarında hoşumuza giden gol sahnelerin tekrarı, aklımıza gelebilecek her türlü amatör vidyonun aktarıldığı ortak bir mekan oldu. Google, Youtube’un ileriye dönük bu yönünü ön gördüğü için satın almak ve bu devi daha da büyümeden bünyesine katmak istedi.

Youtube’un başlattığı yolda büyük bir adım daha katediliyor. Hepimizin yollarda, arkadaş sohbetlerinde duyduğumuz Divx’i internete taşıyan Stage6.com dan bahsediyorum. Youtube’dan dizi yada birşeyler izlemek güzel, ses kalitesi genelde tatmin edici iken görüntü kalitesi gözlerimize o kadar da şahane gözükmüyor. İşte bu motivasyonla yola çıkan stage6, görüntünün de çok güzelleştiği bir site hayata geçirdi. Youtube dizayn olarak Flash player’a dayanıyordu. Flash eklentisi artık neredeyse bütün bilgisayarlarda standart olduğu için ek bir gereksinim olarak görülmüyordu. Stage6.com da ise bu durum biraz farklı. Çünkü stage6.com dan vidyo izleyebilmek için Divx Codec’ini sisteminize yüklemeniz ve Internet explorer’a divx pluginini eklemeniz gerekiyor. Bundan sonrası ise gerçekten vidyoları divx kalitesinde internetten izleyebilmeniz demek oluyor.

Türkiye’de sanırım en popüler yabancı dizilerden bir tanesi Lost. Yeni sezonu dört gözle bekleyen arkadaşlarımın nasıl sabırsızlandıklarını bildiğim için Lost’un yayınlandığı ABC Televizyonunun websitesinden de bahsetmek istiyorum. ABC (abc.go.com) Amerikadaki izleyicilerine TV’de yayınladıkları bütün dizileri internetten izleme imkanı sunuyor. Buraya kadar herşey normal gibi gözüküyor ama websitelerinden yayınladıkları dizilerin HD (high definition – yüksek kalite) olması ve en az 3 MBitlik internet hattı gerektirmesi, internetten yayın için yeni birşey. Web sayfalarında kullandıkları plugini Move Networks’ten aldıklarını ve yazılımın adının Move Media Player olduğunu Sık Sorulanlar sayfalarında belirtiyorlar. Move Media Player plugininin sıkıştırma kabiliyeti ve verdiği görüntü kalitesi gerçekten inanılmaz. Ayrıca ekranınızda kapladığı alana göre download yapması internetten yayın yapan diğer pluginlere göre yeni bir teknoloji. Örneğin Youtube’dan vidyo izlerken, tam ekran yapsanız bile indirme süratinde bir değişiklik olmuyor. Eğer 15 Kbyte / saniye ile çekiyorsa aynı şekilde aheste aheste devam ediyor. Bu yazılımda ise ekran çözünürlüğünü tam ekran yaptığınız zaman saniyedeki download miktarı 400 Kbyte’lara kadar yükseliyor. Böylelikle izlenilen her boyutta aynı kaliteyi muhafaza ediyor.

İnternetten vidyo yayını konusunu biraz da farklı bir yönden değerlendirmek istiyorum. Bilhassa Amerikada televizyonlar son yıllarda çok büyük seyirci kaybına uğradı. Eskiden akşam evine gelen ortalama bir amerikalının tek eğlencesi TV iken, yeni nesillerin internetle büyümesiyle birlikte artık facebook, myspace ve diğer sitelerle birlikte insanlar daha fazla internette vakit harcar oldu. Tabi bu TV yayıncıları için kötü haber. Reklam veren firmalar bütçelerinin % lerine internet pastasını da eklemeye başladılar. TV şirketlerinin buna karşılık cevabı, ABC Networks’ün yaptığı gibi TV’de yayınladıkları diziyi son kalite ile internetten yayınlamak ve bu şekilde tekrar izleyicelerini TV başına çekmeye çalışmak oldu. Buna benzer çalışmaları diğer networklerde yapmaya devam ediyor. Dolayısıyla Stage6.com’un internetin tamamına açık olarak hizmete sunduğu yüksek kalitede vidyo yayınlama hizmeti, başka firmalarında bu işe yatırım yapmalarıyla önümüzdeki yıllarda değerlenecek. İnternetten izlediğimiz vidyoların kalites önce DIVX, MPEG ve sonra da MPEG4 kalitelerine doğru bir yol izleyecek.

Tabi teknolojinin bu noktalara ulaşmasından bahsediyor olmamız çok güzel. Ama birde yurdum gerçekleri olmasa… Youtube’un yasaklı olması, Türkiye’de bant genişliğinin ancak kısıtlı miktarlarda hizmete sunulabiliyor olması gibi şeyler bize devamlı “üçüncü dünya ülkesisiniz siz” diye bağırıyor ve gerçekten rahatsız ediyor. İnternetin bant genişliğinin artırılması pek tabiki Türk Telekomun elinde. Alt yapısında yapılabilecek küçük ama efektif yatırımları en azından plan aşamasına getirmek ne kadar zor olabilirki? Şu anda Amerika’da 7 Mbit internet sınırsız kablo internetin fiyatı aylık 30$. Sayıyla, yazıyla “OTUZ DOLAR” şu anki dolar kuruyla 36 YTL. Orası Amerika, burası Türkiye meselesi değil. Avrupa DSL’de çığır atladı, Türkiye’de halen “a”DSL ile uğraşıyoruz ki ADSL, DSL teknolojisinin ilk basamaklarından sadece bir tanesi. Bir de ADSL teknolojisini yönetmekle yükümle Türk Telekom çalışanları ve yetkilileri varki, daha ADSL modemle ilgili ne problemler olabilir, internet bağlantınız kesildiği zaman neler yapılabilir bundan habersizler. Neyse youtube ile başladık stage6 diyerek bitirelim de ağzımızı bozmayalım 🙂

Doğrular & Yanlışlar

Fazıl Say’ın ülkeyi terkederim sözleriyle ilgili yazdığım düşüncelerime iyi, kötü fikir belirten ve yorum yazan arkadaşlar oldu. Herkesin fikri kendini bağlar, benimkilerde beni tabi. Yalnız Fazıl Say’a bu kadar sert çıkarken birkaç noktayı burada belirtmeden geçemeyeceğim.

Tarafgirlik, hemşehrilik, aynı ideolojiden, aynı partiden olmak gibi mevzular… Adam kayırma, aynı milletin evlatlarından bir kısmını yüceltip bir kısmını küçük düşürmek… Fazıl Say’a kızmamın nedeni, ülkeyi kutuplara ayırır gibi açıklamalar yapmasından ötürüydü. Fazıl Say bunu medyaya popülist açıklamalar yaparak dile getirdi. AKP ve hükümet taraftarları arasında da sözle olmasa da fiilen aynı işi yapanlar bulunuyor. Nasıl mı? Örneğin devlete memur alımı oluyor, “liyakat”a bakılmaksızın “bu benim hemşehrim”, deneyime bakılmaksızın “ya seçim kampanyanlarında çok yardımı oldu” gibi şeylerle işe alım gerçekleştiriliyor. Bu çok büyük bir hatadır. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri başka insanlara yapmanız demektir.

Bundan önceki partilerin ve bilhassa sol görüşlü SHP ve CHP’nin bunu yaptığını, Ankara’da inanılmaz atamalara ve memur alımlarına imza attıklarını biliyoruz ve buna çok yakından şahit olanlarımız var. Bilhassa SHP hükümet olduğu zaman bünyesinde bulunan alevi bakanlar, bulundukları bakanlıklara sırf alevi olma şartına bağlı olarak bir sürü memur alımı yaptılar.

Marmara üniversitesi Hukuk bölümünde, dekanın ramazanda *sürpriz* ikindi çay toplantıları yaptığını, çalışanların psikolojik olarak oruç tutmamaya zorlandıklarını birinci şahıs olmasa da ikinci şahıs olarak şahitim. Okula başörtülü gelemenin acısını hissederken bi yandan da gün içinde yapılan çaylı toplantılardan dolayı oruç tutamayan kişilerin duyduğu vicdani rahatsızlığı dekan bey anlamayabilir ama bunu yaşatmaya hakkı yoktur.

28 Şubattan sonra milli eğitim müfettişi olarak görev yaparken ve görevini yerine getirirken, sırf namaz kılıyor diye hakkında kötü raporlar hazırlanan ve görevinden uzaklaştırılmaya çalışılan memurları da biliyorum ve buna da şahitim.

Ama kem söz sahibine, kötü işler yapanına aittir. Geçmişte bunlar yapıldı diye, güç eline geçince karşındaki kişileri ezmek AKP gibi her kesimden oy almış bir partiye yakışmıyor. İşçi veya memur alımı varsa, o işe uygun kişileri liyakatine, yeteneğine ve deneyimlerine göre değerlendirilmeli,kişiler iş şartlarına uygunluklarına göre değerlendirildikten sonra finalistlerin bir listesi çıkartılmalı. Bu liste çıkartıldıktan sonra aranılan şartlara hazi iki kişi varsa ve bu iki kişinin de yetenekleri ve yeterlilikleri aynıysa ancak o zaman “hangisiyle daha iyi anlaşabiliriz, daha iyi iş yapabiliriz” sorusu sorulmalı.

İnternetten tanıştığım ve birçok konuda aynı fikri paylaştığım bir öğretmen arkadaşım; binlerce öğretmen açığı olduğu halde, asli atama yapılmadığı için vekaleten öğretmen olmayan kişilere öğretmenlik yaptırıldığı halde, öğretmenlik başvuruları kabul edilmiyor. KPSS sınavından iyi not aldığı halde ve tekrar tekrar başvurduğu halde vekil öğretmenlik bile alamıyor. Dolayısıyla hafta sonu Amasya’dan çıkıp İstanbul’a bir fabrikada işçi olarak çalışmaya gidiyor. Kendisinin sol düşünceli olması yada başka bir düşünceye sahip olması öğretmenlik yapmasına mani değil ama maalesef atama yapmakla sorumlu kimseler bunu böyle değerlendirmiyorlar…

Hükümette ve AKP yönetimiden bulunan kişilere sanırım denebilecek tek şey:

Devlet makamı tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu yerlerdir, eğer bu hakkı haklıya teslim ederken kılı kırk yararcasına hassas olunmazsa öbür tarafta bunların hepsinin hesabı birer birer sorulur.
olabilir…

css.php